09 Haziran 2020 00:09

Kovid’den istifade, rezerv!

Çimlerin üzerinde duran futbol topu.

Fotoğraf: Pixabay

Paylaş

TFF, koronavirüse rağmen ligleri devam ettirme kararını unutturabilmek adına ne yapacağını şaşırmış bir halde, denize düşüp yılana sarılırcasına Rezerv Lig fikrini tekrar ısıtarak gündeme getirdi. Hatta birkaç ‘gazetecilik duayeni’ de sağ olsunlar, onların bu hareketine destek sunarak projenin ne kadar orijinal bir iş olacağını belirttiler.

Ancak işin aslı, pek tabii ki tam olarak öyle değil.

TFF, genç oyuncuların yetişmesine katkı sunmak adına bu projeyi geliştirdiğini beyan ediyor. Oysa bundan yıllar önce 3. Lig ve Bölgesel Amatör Lig’e yaş kontenjanı koyarak yüzlerce futbolcuyu işsiz bırakırken de genç futbolcuları yetiştirme kozunu ortaya sürmüşlerdi! Aradan geçen yıllar, bize sadece çok daha ucuza 2. Lig’de oynayan futbolcular olarak dönüş yaptı. Ülke futbolunda bir jenerasyon patlaması, onca yasağa ve kontenjana rağmen, gerçekleşmedi.

A takımının olduğu lige yükselememe prensibine dayalı B takım işleyişi ile ilerleyen Rezerv Lig mantığı İspanya’da kulüplerin sakatlıktan yeni çıkmış A takım oyuncularını oynattığı, kendi alt yapısının oyuncularını B takımda oynatarak tecrübe kazandırdığı bir sisteme dayanıyor.

Bizde bu iş tutar mı?

Gelin yakın geçmişimizden birkaç detay paylaşalım. Tamamen yorumsuz.

Yıllar evvel, Beylerbeyi ile Galatasaray arasında pilot takım anlaşması imzalandı. Anlaşmaya göre Beylerbeyi artık Galatasaray’ın pilot takımı olacaktı. Ne oldu?

Hiçbir şey.

Sadece, Galatasaray’ın iç saha maçlarında dağıttığı kitapçıkta ve Galatasaray dergisinde Beylerbeyi hakkında kısa haberler yer aldı. Eminim ki Beylerbeyi taraftarları kendi aralarında para toplasalar, sükseli birkaç gazetede de aylık reklam yaptırabilirdi.

Sivasspor ile Anadolu Üsküdar arasında da ilan edilmemiş bir pilot takım durumu vardı. Sivasspor’un bir dönem bünyesine kattığı bazı gurbetçi futbolcular Anadolu Üsküdar’a kiralanırdı ve orada tecrübe kazanırdı. Böylesi bir işlemin mantığı, tecrübe kazanan futbolcuların tekrar as takımlarına dönüp kadro şansı bulabilmesi ve takım içi rekabetin (Bu çok kirli bir ifade, ama daha mantıklı bir anlatım yolu yok) artmasına dayanır.

Ancak Anadolu Üsküdar’a giden futbolcuların bir kısmı dönmüyordu.

Nasıl oluyorsa(!) oluyor, Sivasspor ile sözleşmeleri biter bitmez Anadolu Üsküdar ile anlaşıveriyorlardı. Hepsi mi Anadolu Üsküdar’da mutluydu, işleri yolunda gidiyordu? Yoksa Anadolu Üsküdar yöneticilerinde buldukları sıcaklık onları kulübe bağlılık bilincine mi ulaştırıyordu?

Bir de kaderin oyunu mudur bilinmez, bahsettiğim bu iki örnekte rezerv takım hüviyetine büründürülmeye çalışılan kulüplerin ikisi de profesyonel liglerden çok uzaklarda seyrediyor… Üstüne üstlük Anadolu Üsküdar, bir de 100 yılı devirmişken, başka bir semte devredildi; adı da Bağcılar Spor oldu!

Rezerv Lig mantığı oturtulmaya çalışılırsa yaşanacak olan da budur:

Gözden ırak, gönülden ırak.

Ama zaten istenen de bu değil mi? Kovid’den istifade, Rezerv Lig mantığının tekrar gündeme taşınması da buna delalet değil mi?

YAZARIN DİĞER YAZILARI
Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa
Evrensel Ege Sayfaları
EVRENSEL EGE

Ege'den daha fazla haber, röportaj, mektup, analiz ve köşe yazısı...