22 Mayıs 2020 00:51

İktidarın, muhalefeti ezme amaçlı adımları

HDP Ankara İl Örgütü üyelerinin kayyumları protesto etmek üzere yapacakları basın açıklamasını engellemek üzere parti binası önünde bekleyen polisler.

Fotoğraf: MA

Paylaş

Erdoğan-AKP iktidarı koronavirüse karşı mücadeleyi “Evde kal Türkiyem!” çağrısına indirgeyip, bu çağrıyı sömürüyü sınırsız biçimde artırmanın, cezalar, kısıtlamalar ve yasaklamalarla baskıyı çok yönlü olarak yoğunlaştırmanın vesilesi yaparak, siyaseti de “Evin dışına çıkarmamak”  için kullanıyor.

Virüsle mücadele koşullarını dikkate alan az sayıda kişinin katıldığı basın açıklamalarına izin verilmiyor, “evin (binanın) dışında” yapılmak istenen her türlü etkinliğe polis müdahale ediyor, zor kullanıyor, gözaltına alıyor.

Bunun örneklerinden birine önceki gün Ankara’da tanık olduk. Halkların Demokratik Partisi (HDP) Ankara İl Başkanlığı önünde Iğdır, Siirt, Kurtalan, Baykan ve Altınova belediyelerine kayyum atanmasına karşı yapılmak istenen açıklamaya polis, "Valilik izni olmadığı” gerekçesiyle müdahale etti, HDP Ankara İl Eş Başkanı Vezir Coşkun Parlak ile sekiz kişi darbedilerek gözaltına alındı.

Saldırının ardından HDP Ankara il binasında, basın açıklamasına izin verilmemesini ve polisin saldırgan tutumunu protesto eden bir toplantı yapıldı. Toplantıya HDP Kocaeli Milletvekili Ömer Faruk Gergerlioğlu, HDP Adana Milletvekili Kemal Peköz de katıldı.

GERGERLİOĞLU: HDP’YE SALDIRI FAŞİZAN BİR SALDIRI!

Hangi yanından tutsanız elde kalıyor. Seçimlerden üçüncü büyük parti olarak çıkan, yerel seçimde 3’ü büyük şehir olmak üzere 65 belediyeyi, hem de yüzde 60-70 gibi büyük bir çoğunlukla kazanan HDP’nin belediyelerine kayyum atanmasını mı (Kayyum atanmayan sadece 14 HDP’li belediye kaldı) desek; bu uygulamaları protesto edenlerin engellenmesini mi, yoksa partinin kapısı önünde yapılmak istenen basın açıklamasına polisin saldırıp sekiz kişiyi darbederek gözaltına almasını mı!..

Toplantıda söz alan Gergerlioğlu, ortaya çıkan tabloya; “Faşizan iktidar, baskıcı uygulamalarıyla Kürt meselesinde sorunu çözebileceğini sanıyor. Kayyum atıyorlar, bunu protesto edeni de darbederek bastırmaya çalışıyorlar. İl binasında basın açıklamalarına bile soruşturma açıyorlar. Faşizmin sınırı yok, ahlakı yok” diyerek tepki gösteriyor.

EREN YILDIRIM’IN TUTUKLANMASI NEYİN İŞARETİ?

Evet HDP, iktidarın ilk hedefi ve iktidar silahlı güçleri kullanmak da dahil her yolla onu engellemek istiyor. HDP’ye yönelik baskılar, altı milyondan fazla vatandaşın oy verdiği bir parti olması gözlerden saklanarak, “HDP PKK’nin uzantısıdır” iddiasının arkasına sığınılarak “meşru” gösterilmeye çalışılıyor.

Bütün antidemokratik, otokratik, faşist-faşizan rejimler muhaliflerini, kamuoyunda en tehlikeli görülen düşman kimse onunla “irtibatlı”, “iltisaklı”, “ittifak içinde” gösteren bir yol izlemiştir. Erdoğan-AKP iktidarı da, son yıllarda, CHP’yi de “PKK’nin uzantısı” ilan ederek kriminalize eden, legal siyaset alanının dışına itmeye çalıştığı HDP ile aynı çizgide hareket eden bir parti olarak gösteren bir kulvarda yürümektedir.

Nitekim Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın, Adana’nın Yüreğir ilçesinde CHP Gençlik Kolları Başkanı Eren Yıldırım’ın “Vefa Destek Grubu”yla girdiği ağız dalaşını, Van-Özalp’da PKK tarafından yapıldığı öne sürülen ve iki kişinin hayatını kaybettiği saldırı ile aynı kategoriye sokarak, CHP’nin hedefe konmasında yeni bir aşamaya işaret etmektedir.

CHP, Eren Yıldırım’a yapılan suçlamanın “iftira” olduğunu söylüyor ve görüntülerin yayımlanmasını istiyor. Ama tıpkı Gezi direnişindeki “Dolmabahçe yalanları” gibi, herkesin bildiği gerçek ne olursa olsun, iddialarını sürdürecek, gerçeği medya ve devlet gücünü kullanarak karartmaya çalışacaklar, çalışıyorlar da!

TEK ADAM TEK PARTİ DÜZENİNE KARŞI ORTAK MÜCADELE 

Gidişat açıkça götermektedir ki, Erdoğan-AKP yönetimi, CHP’yi adım adım HDP’yi koyduğu yere yaklaştırarak, onu da hedef haline getirmektedir. Bu yüzden de CHP’nin “Biz HDP ile ayrı partileriz. Ben cumhuriyetin kurucu partisiyim” gibi gerekçelerle HDP’ye yönelik baskılara, antidemokratik girişimlere göz yumması, kendisini de AKP için kolay hedef haline getirmektedir.

Nitekim kayyumlar konusundaki tutumunun sadece sözde kalmış olması, CHP’li büyükşehir belediyelerini de adım adım kayyum atanmaya doğru itildikleri bir noktaya getirmiştir.

Bu yüzden de CHP’nin, toplumsal alanda bir karşılığının olduğu tartışmalı olan çok maddeli “restorasyon manifestoları” yayımlamanın ötesine geçerek, gerçek bir muhalefet odağı olmanın yollarını araması gerekmektedir. Üstelik de “HDP ile mesafe koyma” dayatmasının kendisini nereye sürüklediğini de görerek!

Çünkü şu açıkça görülmüştür ki, Erdoğan-Bahçeli ittifakı;

CHP ve ilerici demokrat güçleri (partiler, sendikalar emek ve meslek örgütleri, aydınlar, demokrat çevreler), “PKK’nin uzantısı” ilan edip kriminalize etmeye çalıştığı HDP ile ittifak içinde gösterirken, İyi Parti-Deva Partisi, Gelecek Partisi gibi “muhafazakar-milliyetçi” muhalefeti de “FETÖ’cü”, “Pensilvanya’dan yönlendirilenler” olarak gösterip etkisizleştirerek ezmeyi amaçlayan bir taktiği benimsemiştir.

Dolayısıyla da bugün iktidarın muhalefeti ezmek için attığı somut adımlar, tek adam tek parti düzenine karşı olan güçlerin birleştirilip ortak mücadelesinin oluşturulmasını somut bir görev olarak öne çıkarmıştır.

YAZARIN DİĞER YAZILARI
Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa
Evrensel Ege Sayfaları
EVRENSEL EGE

Ege'den daha fazla haber, röportaj, mektup, analiz ve köşe yazısı...