07 Mayıs 2020 00:41

Hangi normalleşme?

Tekstil fabrikası

Fotoğraf: DHA/Arşiv

Paylaş

Dünya çapında Kovid-19 salgını nedeniyle ağır bir sağlık krizi, beraberinde etkileri giderek artan bir ekonomik kriz yaşanıyor. Yaşanan krizlerin en ağır bedelini büyük ölçüde emekçi sınıflar öderken, salgın kapsamında alınan önlemlerin oluşturduğu ağır ekonomik maliyetler gerekçe gösterilerek, alınan önlemler kademeli olarak kaldırılmaya başlandı.

Kovid-19 salgını nedeniyle dünya gayrisafi hasılasının yüzde 10’u ile yüzde 15’i arasında gerilemesi, ülke ekonomilerinde ciddi daralmaların yaşanması bekleniyor. Salgının önüne geçilemezse, 1929 Büyük Buhranı’nı geride bırakacak büyüklükte bir krizin yaşanacağı yönünde tahminler yapılıyor. Salgından yoğun olarak etkilenen ülkelerden gelen ekonomik daralma ve işsizlik verileri, her açıdan zorlu ve uzun sürmesi beklenen sıkıntılı bir döneme girildiğinin işaretlerini vermeye başladı.

Salgın başladığında 25 milyon yeni işsiz beklediklerini açıklayan Uluslararası Çalışma Örgütü (ILO) yetkilileri, süreç ilerledikçe en az 300 milyon kişinin işini kaybetmesini beklediklerini, ayrıca dünya çapında 1.6 milyar kayıt dışı çalışanın salgın nedeniyle büyük risk altında olduğunu açıkladı. Gelişmiş ülkeler yaşanan iş gücü kaybının yarattığı sorunları devlet bütçelerinden yaptıkları geçici gelir destekleri ile hafifletmeye çalışsa da ülke ekonomileri ve sağlık sistemleri açısından hiçbir şeyin eskisi gibi olmayacağı yeni bir döneme girildiği yorumları yapılıyor.

Türkiye’de, Kovid-19 salgını süresince ‘Üretim sürecek’ sloganının gölgesinde kalan sınırlı önlemler nedeniyle yüz binlerce emekçi hastalık ve ölüm riskiyle karşı karşıya bırakıldı. Attığı her adımla sermayenin, büyük patronların çıkarlarını koruyan politikalarla büyük bir halk sağlığı krizine neden olanlar, salgın devam ederken tamamen ekonomik gerekçelerle ‘normalleştirme planı’ hazırladılar.

Erdoğan tarafından hafta başında açıklanan kademeli normalleşme planı, sermayenin çarklarını döndürme, emekçileri de salgının pençesinde ölüme terk etme politikalarında herhangi bir değişiklik olmadığını gösterdi. Tek adam yönetiminin bugüne kadar salgın sürecini sermaye sınıfı için dört dörtlük bir performansla yönettiği görülürken, emekçilerin sağlık ve yaşam hakkını yok sayan, onları kendi kaderlerine terk eden politikalara devam edileceği anlaşılıyor.

Normalleşme planı, her ne kadar ekonomik canlanmayı sağlamayı hedeflese de, önümüzdeki dönemde yeni ve daha yıkıcı bir salgın dalgasının yaşanması ihtimali hiç de az değil. Sağlık Bakanı ‘Kalınlığını bilmediğimiz bir buz tabakasının üstündeyiz’ uyarısı yaparken, anlaşılmaz bir aceleyle AVM’leri açma kararı alınması, öğrencilerin gireceği merkezi sınav tarihlerinin turizm sezonuna denk geldiği için bir ay geri çekilmesi iktidarın öncelikleri hakkında yeterince fikir veriyor.

Bugüne kadar yarım yamalak önlemler ile salgın tehlikesi sınırlı olarak engellenirken, ülke çapında tam karantina uygulaması yapılması gerekirken, milyonlarca insan her gün sokağa çıkmaya ve işyerine gitmeye mecbur bırakıldı. İşçi ve emekçiler, çalışsınlar ya da çalışmasınlar, salgın süresince hem sağlık hem de ekonomik sorunlar açısından büyük sıkıntıları yaşayan kesim oldular.

Sağlık Bakanlığının açıkladığı ve Kovid-19 vakalarını gösteren haritalardaki vaka yoğunluğu ile hane halkı geliri düşük olan ve ağırlıklı olarak emekçilerin yaşadığı semtler arasında neredeyse birebir örtüşme olduğu görülüyor. İşe gitmek zorunda bırakılan emekçiler virüsü sokakta ya da işte kaparak iş arkadaşları ve aile bireylerini de etkilediklerinden, salgında en yoğun vakalar ağırlıklı olarak emekçilerin yaşadığı ilçe ve semtlerde görülüyor. Bu durum, salgının ana hedefi olan emekçileri korumaya yönelik somut tedbirler alınmadıkça açıklanan ‘normalleşme planı’nın ne kadar işe yarayacağı konusunda yeterince ipucu veriyor.

YAZARIN DİĞER YAZILARI
Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa
Evrensel Ege Sayfaları
EVRENSEL EGE

Ege'den daha fazla haber, röportaj, mektup, analiz ve köşe yazısı...