19 Nisan 2020 00:03

Sizin çocukların değeri yok!

çocuk işçi

Fotoğraf: Pixabay

Paylaş

Sürmekte olan virüs salgını hem dünyada, hem de Türkiye’de birçok çelişkinin daha görünür olmasını sağladı. Türkiye’de salgına karşı alınan önlemler rejimin niteliğini ve kime hizmet ettiğini çok açık olarak gösteriyor. Sokağa çıkma yasağı en basit örneği. Hafta boyunca işe giden insanlara, hafta sonu sokağa çıkamayacakları söyleniyor. Çünkü salgın yalnız hafta sonu tehlikeli. Hafta için herhangi bir tehlike oluşturmuyor.

Rejimin derdi belli: Çalışan ve üretenlerin işe gitmesi ve üretmeyi sürdürmesi gerekiyor. Üretim durmamalı. Durursa, üretimden kâr elde edenler, yani sermaye sahipleri çok üzülebilir. O zaman, üretimin durmaması için gerekli tüm önlemler alınmalı. Ekonominin çarkları durmamalı.

Rejimin önlemleri başka ne gösteriyor? Üretenler işe giderken, iş başındayken, yemek yerken, işten dönerken yan yana, üst üste olabilir. Onlara ne olduğu önemli değildir çünkü onlardan çok var. Onlar virüsten korunamazlarsa, yerlerine konulacaklar her zaman bulunur. Kapitalizmde işsizler hep vardır; hazır iş gücü kuraldır. Yani, üretenler ölecek olurlarsa, üretim durmaz. Boşuna yıllardır, “en az üç çocuk!” diye, “Üç de yetmez, beş yapın!” diye bağırılmıyor.

Ya üretenler ölürse? Ya çok sayıda ölüm olursa? Ya tepki gelirse? Rejimin manevi aygıtları hazır. Hemen Diyanet devreye girer ve ölenlerin “salgın şehidi” olduğunu, özel bir yere gittiklerini söyler. Ölüme sürüklenen sağlık çalışanlarını “şehit” ilan ettiler bile...

Rejimin önlemleri böyle. Virüs sınıf tanımıyor olabilir. Ama rejim iyi tanıyor ve önlemleri ona göre alıyor. Virüs tanısı koymak için kullanılan test kitlerinin bir büyük patronun elinde çıkması da meselenin ne kadar sınıfsal olduğunu gösterdi. Kitlelerin ulaşamadığı bir aracın, belki de ölüm kalım meselesi olabilecek bir aracın kolayca patronların eline geçmesi, hem de bir iki tane değil, yüzden fazla olacak şekilde geçmesi korkunç ama tümüyle anlaşılabilir. Çünkü edinen ve kullanan bir holding yönetim kurulu başkanı. Rejimin en sıkı destekçilerinden birinin yeğeni. Parmağındaki yüzükte cumhurbaşkanlığı forsu var. İşler nasıl yürüyor belli, değil mi?

Salgına ilişkin uygulamalara yansıyan anlayış, gayet basit. Sizin yaşamınız önemli değil, bizimki önemli. Patronlarınki değerli, işçilerinki değil. Yani, sınıfınız virüs ile aranızdaki ilişkiyi belirler... Peki, ya çocuklar?

Rejimin çocukları ilgilendiren uygulamaları da aynı anlayışı yansıtıyor. Bazı çocuklar değerli, gerisi değersiz. Rejimin en tepesinden gümbür gümbür duyuluyor: Benim çocuklarım değerli, sizinkiler değersiz! Benim oğlan savaşa gitmez, sizinkiler gider! Benim oğlan ölümün yakınına gitmez! Ölüm sizinkilere yaraşır! Sonra onları “şehit” ilan ederiz, gerisini soran olmaz. Benim oğlan özeldir, sizinkiler ise değildir.

Gemileri olan, vakıfları olan, sürekli pohpohlanan bu oğlanın adını taşıyan bir yarışma neden olmasın? Öğrencilerin “Sosyal ve kültürel gelişimlerine katkıda bulunmak” için tüm Türkiye genelinde, tüm imam hatiplerde, tüm imam hatipliler için düzenlenen bir yarışma? Eğitim Bakanlığı açıkça söylemiyor olabilir ama yarışmayı düzenleyenler de, katılanlar da yarışmanın kimin adına düzenlendiğini biliyorlar: Genç Bilaller Ezan Okuma Yarışması. Yarışmaya verilen önem de belli: Yarışmanın Ankara ili finali, ocak ayında Talim ve Terbiye Kurulu Başkanlığı Konferans Salonunda yapılmış. Etkinliğe Milli Eğitim Müdürü ve Yenimahalle İlçe Milli Eğitim Müdürü de katılmışlar.

Yarışmaya katılan veya ev sahipliği yapan okulların çoğunun adında “şehit” var. Şehit Ömer Halisdemir Anadolu İmam Hatip Lisesi gibi. Çünkü rejimin derdi okulları birer propaganda merkezi, yani ideolojik aygıt olarak kullanmak. Öğrencilerin katıksız gericilik, milliyetçilik, cinsiyetçilik, militarizm vb. ile, 15 Temmuz efsaneleri ile doldurulmaları gerekiyor.

Öğrencilerin birer “kindar ve dindar” nefer olmak dışında bir değeri yok. Anası babası özel çocuklar değerli, o başka. Onların gittikleri okullar da başka. Ama özel olmayan çocuklar, her yerdeki çocuklar için rejim, propaganda dolu okullar ötesinde bir şey istemiyor. Rejimin niteliği ve sınıfsal saldırıları artık çok açık olarak ortada...

YAZARIN DİĞER YAZILARI
Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa
Evrensel Ege Sayfaları
EVRENSEL EGE

Ege'den daha fazla haber, röportaj, mektup, analiz ve köşe yazısı...