03 Mart 2020 00:40

Türkiye ilan edilmemiş savaşta…

İdlib'de hayatını kaybeden asker için düzenlenen cenaze töreni

Fotoğraf: AA

Paylaş

Türkiye, Suriye’de, C.Bşk. Erdoğan’ın komutasında, Amerika’nın ikincisiyle özellikle üçüncüsüne karşı çıktığı üç askeri harekat düzenledi. Üçü de Rus “oluru” ile olabildi. Üçüncüsü olan “güvenli bölge” kurma harekatında Erdoğan dayatınca ABD askerlerini çekti. İşler iyi gidiyor görünüyordu.

Ancak sadece görüntüydü. Aralarındaki çelişkilerden faydalanıp ABD ile Rusya arasında oyun oynamanın sonu yoktu! Rusya ile yakınlaşılmıştı, ama Rusya “Katil Esed rejimi” denilen Suriye’nin arkasında duruyordu ve baş destekçisiydi. Ve Türkiye ABD ile de arasını açtıkça açmıştı. Suriye’deki Amerikan çıkarlarını dikkate değer bulmadığı gibi, Ruslardan da S-400 almıştı. Sonunda işlerin sarpa saracağını görmemek için kör olmak gerekirdi.

Önce “güvenli bölge” kurmada sorun çıktı. İlk ABD ve hemen ardından Rusya, zinhar kabul etmem diyen Erdoğan’a “ateşkesi” kabul ettirdiler ve ilerlenemeyip duruldu.

ABD karışmazken, Türkiye, İdlib için Soçi’de Rusya ve İran’la pazarlık yapıp “gözlem kuleleri” kurmuştu. Şartı, İdlib’deki “terör örgütleri”nin temizlenmesiydi. Yapılmadı ya da yapılamadı ve temizliğe Rus desteğiyle Suriye girişti. Adamların kendi topraklarıydı. Ve süpürerek, 6 gözlem kulesi Suriye kuşatmasında kalmak üzere ilerlediler.

Türkiye hükümeti bölgeye ağır silahlarla takviye kuvvetler göndermeye başladı. Şeriatçı terör çetelerinden derlenmiş ÖSO da ilerlemekteydi. Suriye birlikleriyle çatışma başladı. İlk önce 5 asker kaybetti Türkiye. Sonra 8 daha. Erdoğan, Ukrayna’daydı ve orada “Kırım’ın yasa dışı ilhakını tanımıyoruz” derken, TSK mensupları bir Suriye (ya da Rusya) harekatına kurban gitmişti. Rusya’nın uyarısıydı!

Erdoğan, döne döne, “Suriye’de kalıcı değiliz, toprak bütünlüğüne saygılıyız” demişti. Ancak en son ABD’nin ardından Rusya’nın da Suriye’de ne işi olduğunu sorgulamaya başlamış ve Türkiye’nin konumunu ise şöyle tanımlamıştı: “Biz bu coğrafyanın misafiri değil ev sahibiyiz”! Amerika’nın da Rusya’nın da Suriye’de işi yoktu, ama Türkiye ev sahibiydi. Orada olacaktı!

Gözlem kulelerini kuşatan Suriye’ye “Şubat sonuna kadar Soçi Mutabakatı sınırlarına çekilmesi” için mühlet verildi. Ve Rus bakanlık açıklamalarıyla gazetelerinden açıkça Rusya’nın düzenlediği anlaşılan hava saldırısı geldi. Türkiye de önce böyle açıkladı, sonra Rusya’nın fazla büyük lokma olduğu bilindiğinden “rejim saldırısı”na dönüldü. Üstelik Rusya’ya “Suriye ile aramızdan çekilin” dendi.

Oysa Rusya hava sahasını kapatmış ve bölgede Türkiye uçak uçuramazken, daha bir gün önce, Erdoğan “Durum lehimize gelişiyor” diye övünmüştü. Ama hava saldırısında çok sayıda asker ölmüştü. Başta 9 dendi, sonra 34’e çıkıldı. Almanya’ya göre, sayı en az 50 idi. Yabancı ajanslardan “200’den çok” rakamı veren, “bir tabur” diyen vardı. Karşılığında “2 bin 100 Suriye askeri öldürüldü” açıklamalarıyla yürekler soğutuldu. Ve Rusya, Putin’le görüşme talebini kabul etmeyip “işi var” dedi. 

Derhal ABD ve NATO’ya başvuruldu. Patriotlar istendi. Putin’den sonra Trump’la da telefon görüşmeleri yapıldı. Görüşmelerin hep iyi geçtiği söyleniyordu, ancak ABD Dışişleri Bakanı Pempeo, “Müttefikimiz Türkiye’ye nasıl yardım edebileceğimizi değerlendiriyoruz” demekle yetindi. Pratik bir destek yoktu. Ne Patriot ne başka bir şey! ABD, çıkarlarının dikkate alınmamasının hıncıyla Türkiye’nin burnunun iyice sürtülmesini ve her şeye “evet” diyecek hale gelmesini bekliyordu. Putin’de de taviz yoktu, Rus Dışişleri Bakanı Lavrov, ölen Türk askerleri için, “Bulunmamaları gereken yerdeydiler” deyip sorumluluk kabul etmedi, kuru bir başsağlığıyla yetindi.

Oyunun sonuna gelmişti Erdoğan. Üstelik bir de Libya’ya asker göndermiş orada da savaşa girmişti!

Karşısında Rusya ve Suriye var ve uçak kullanamayıp damadın İHA ve SİHA’larıyla idare ediyor, ama İdlib’den de çekilmiyor. Rusya karşısında, Amerika destek vermiyor ve “şehitler tepesi” büyüyor! Bu koşullarda Erdoğan bir ara yol bulmaya çoktan hazırdır, ama kendi yarattığı milliyetçilik “milli canavar”ının kendisini de yutmasından korkmaktadır.

Olan, iki taraftan ölen askerlere oluyor! Ailelerin başı sağ olsun.

YAZARIN DİĞER YAZILARI
Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa