26 Şubat 2020 00:08

Yargı krizi

Fotoğraf: Pixabay

Paylaş

25 baronun katılımıyla yapılan Ege, Akdeniz, Marmara genişletilmiş baro başkanları toplantısı sonunda açıklanan bildirgede “Türkiye’de tarihin en ağır yargı krizi”nin yaşandığı vurgulandı. 25 baro başkanının imzaladığı bildirgede: “Son dönemde, kamuoyunun dikkatle takip ettiği toplumsal önemi haiz davalarda yaşanan hukuksuzluklar ve yürütmenin yargıya doğrudan müdahalesi anlamına gelecek uygulamalar kabul edilemez boyutlara ulaşmıştır. HSK, mevcut yapısıyla tamamen siyasileşmiş ve yürütmenin talimat niteliğindeki açıklamalarını görev addederek bağımsız yargıçlar üzerinde bir baskı mercii halini almıştır. Türkiye Cumhuriyeti, tarihinin en ağır yargı krizini yaşamaktadır. Mahkemeler verdikleri kararlar sonrasında dağıtılmakta, karar veren yargıçlar hakkında henüz imzalarının mürekkebi dahi kurumadan soruşturmalar açılmakta, yargıç bağımsızlığı ilkesi her geçen gün yeni bir örnekle ihlal edilmektedir. Bugün, Yüksek Mahkeme ve AİHM kararlarının uygulanmaması dahi olağan hale gelmiştir. Toplumun her kesiminden yurttaşlar, hukuk güvencesinin ortadan kalktığı bir ortamda hayatlarına devam etmektedir…”

Baroların artık sabrı taşıyor. Barolar 2 Mart Pazartesi günü saat 13.00’te “Yargı Bağımsızlığını, Hukuk Devletini ve Adil Yargılamayı Aramak ve Yürütmenin Yargıya Müdahalesini Kınamak için” Ankara Adliyesinden Yargıtaya cübbeleriyle ve ellerinde fenerlerle yürüyecek.

Osman Kavala’nın “Gezi davası”ndan beraat etmesinden sonra cezaevi çıkışında yeniden gözaltına alınması bardağı taşıran son damla oldu. Aynı şeyler daha önce, Selahattin Demirtaş, Ahmet Altan, ÇHD’li avukatlar, Eren Erdem ve Atilla Taş ve şu anda ismini hatırlamadığımız pek çok davada da yaşanmıştı. İktidarın sevmediği ya da bir nedenle hınç duyduğu kişiler önce hukuki olmayan saçma sapan suçlamalarla tutuklanıyor, çok uzun süre dava açılmıyor, daha sonra AYM ya da AİHM serbest bırakın diye karar verince veya kamuoyu tepkisi çok yükselince beraat veya tahliye kararı veriliyor ama aylar hatta yıllarca haksız yere hapis yatmış kişi cezaevinden çıkarken, adeta bir işkence yöntemi olarak, başka bir uyduruk suçlama ile yeniden tutuklanıyordu. Bu süreç içinde de mahkemelerin hakimleri değiştiriliyor, hoşa gitmeyenler hakkında soruşturmalar açılıyor ya da sürgüne gönderiliyordu.

İktidarın insanları hapishanelere doldurma tutkusuna hapishaneler yetmedi. Boyuna hapishane yapılıyor. Adalet Bakanlığının açıklamalarına göre hapishanedekilerin sayısı üç yüz bini bulmuş. Hapishanelerde yer açmak için bir taraftan hırsızları, dolandırıcıları, cinsel suçtan hükümlüleri bırakıyor yerine siyasi mahpusları dolduruyorlar.

Hukuksuzluğun ve hapishanelerde doluluğun rekor yılları.

Gitme zamanı yaklaştıkça zulümlerini arttırıyorlar. Ama, zulüm hiçbir iktidarı gitmekten kurtaramamıştır. AKP iktidarını da kurtaramayacak.

 

YAZARIN DİĞER YAZILARI
Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa
Evrensel Ege Sayfaları
EVRENSEL EGE

Ege'den daha fazla haber, röportaj, mektup, analiz ve köşe yazısı...