26 Ocak 2020 00:24

Çocuktan muhbir üretmek

Çocuktan muhbir üretmek

Fotoğraf: Envato

Paylaş

Baskı ve korku rejimlerinde birilerinin muhbir görevini üstlenmesi çok önemlidir. Muhbirlerin varlığı korkunun yaşamın her köşesine işlemesine yardımcı olur ve bu yolla toplumun sessizliği güçlendirilir.

Geçen hafta ortaya çıktı ki, Türkiye’deki baskı ve korku rejimi çocuklardan muhbir üretiyor. Üretmekle kalmıyor; onlarla gurur duyuyor. Ayça Söylemez’in yaptığı habere göre, 10 yaşında polis muhbirliğine başlayan bir kişi tam 12 yıldır ihbarcılık yapıyor. Cezaevinde bulunmasına karşın tam zamanlı olarak ihbarcılığı sürdürüyor.

Mesele ciddi. Örneğin, avukat Efkan Bolaç’ın bir televizyon programında söylediği sözleri ihbar etmiş. Bu ihbar ardından açılan davada, Bolaç’a “terör örgütü propagandası yapmak” suçlamasından 3 yıl hapis cezası verilmiş.

İhbar ettiği kişiler arasında, polis tarafından öldürülen Berkin Elvan’ın babası Sami Elvan da var. Sami Elvan’ı, “dönemin başbakanını hedef göstermek ve kara propaganda yapmak” suçlaması ile ihbar etmiş. Berkin için başsağlığı dileyen Sezen Aksu, Tarkan, Gülben Ergen’i de ihbar etmiş; “Berkin Elvan’a başsağlığı dileyerek devleti hedef gösterdiler,” demiş. Belli ki, dersini çalışmış, ihbarcılığı biliyor. Kendisinden, “12 sene görev yapmış bir istihbaratçıyım” diye bahsetmesi boşuna değil.

Berkin ve babasının hedef seçilmesi elbette ki, rastlantı değil. Berkin’in ölümünü diline dolayan, ana babasını mitinglerde yuhalatan kişi, muhbirleri üreten rejimin başında bulunuyor. 10 yaşından beri ihbarcılık yapan birinin büyüklerinin gözüne girmesi beklenebilir. Nitekim, kendisine Cumhurbaşkanlığından bir iyi dilek mesajı gönderilmiş.

Rejimin ihbarcılığı çok yararlı bulduğu, hatta gazete ve televizyonlardan da ihbarcılık yapmalarını beklediği biliniyor. Ama kendilerinden beklenilen ihbarcılık görevini hiç aksatmayan gazetelerden birinde, ilginçtir ki, 2005 yılında muhbirliğin zararlı olduğu işlenmişti. Toplumun ihbarcılardan zarar göreceği, insanların aralarında güven ilişkisi sürdürebilmelerinin daha önemli olduğu vurgulanmıştı.

Bu yazılarda ihbarcılığın çocuklara vereceği zararlar ise şöyle aktarılıyordu: Muhbirlik yapan çocuklar kaçınılmaz olarak psikolojik sorunlar yaşarlar. Muhbirlik ikiyüzlü olmayı gerektirir ve ikiyüzlülük onları bunalıma sürükler. Muhbirlik yapan çocuklar sürekli olarak kendilerini olduklarından başka göstermeye çalışırlar. Muhbirlik yapan çocuklar kuşkucu olurlar, hatta paranoyak düşünceler besleyebilirler çünkü kendilerinin de her an izlenebileceği olasılığı akıllarındadır. Bu durumda başkalarına güven duymaları zordur ve güven bunalımı yaşarlar.

İhbarcılık yaparak büyüklerinin gözüne giren çocuklar kendilerini özel, seçilmiş ve bu nedenle de dokunulmaz görebilirler. Böyle olunca başkalarının yapmamaları istenen şeyleri yapıp, başlarını belaya sokabilirler. Bu nedenle cezalandırıldıklarında çok şaşırırlar; büyüklerinden kendilerini kurtarmalarını beklerler.

Muhbirlik, yani sürekli birilerini ihbar etmek, bir çeşit meslek gibidir. Ortaya çıkması ve sürebilmesi için otoriteler veya var olan rejim tarafından desteklenmesi gerekir. Bunun üzerinde özellikle durulması gerekir. Çocuklar kendiliklerinden ihbarcılığa yönelmezler. Muhbirlik baskı ve korku rejimlerinin ürünüdür.

Türkiye’de çocuktan muhbir üreten rejim ile çocuktan katil üreten rejim aynı rejimdir. Çocukları ikiyüzlü olmaya iten, kendilerini olduklarından başka göstermek zorunda bırakan da bu dayatmacı rejimdir. Çocuklara en açık ufukları değil; birer piyon olmayı, birer nefer olmayı yakıştıran da bu rejimdir. Çocukların kurtuluşu ancak bu rejimin sonunun gelmesi ile başlayabilir.

YAZARIN DİĞER YAZILARI
Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa
Evrensel Ege Sayfaları
EVRENSEL EGE

Ege'den daha fazla haber, röportaj, mektup, analiz ve köşe yazısı...