31 Aralık 2019 00:06

Türkiye Cumhuriyeti tarihi aynı zamanda bir solkırım, gençkırım tarihidir

Türkiye Cumhuriyeti tarihi aynı zamanda bir solkırım, gençkırım tarihidir

Fotoğraf: Envato

Paylaş

T.C. tarihi aynı zamanda bir solkırım (sinistraside) tarihidir, TKP kurucu kadrosunun 1921 yılında Karadeniz’de toplu olarak katledilmesinden bu yana... Katledilen ekip ise, ilk tecrübesini 1915 Ermeni soykırımında kazanmıştır. T.C. tarihi aynı zamanda bir gençkırım (iuventuside) tarihidir.

Onların istediği gençlik, 1945 4 Aralık’ında, İstanbul’da sola karşı pogrom uygulayan, gazete binalarını ve kitabevlerini ateşe veren “milliyetçi” gençlikti. Onlar arasında kimler yoktu ki: genç Demireller mi, genç Erbakanlar mı, Ferruh Bozbeyliler mi?.. Muhafazakar, Turancı, CHP’li gençler, birlikte ateşe verdiler TAN gazetesini. Sait Faik haber vermeseydi koşup ve gazeteyi vaktinde terk etmeselerdi, Sabiha ve Zekeriya Sertel’i, zifte bulayıp İstanbul sokaklarında dolaştıracaklardı. 1945’te TAN’ı basan gençler arasında olan 18 yaşındaki Orhan Birgit, 1955 yılındaki 6-7 Eylül İstanbul Pogromunun başlangıcı olan “Kıbrıs Türktür” mitinginin düzenleyicisi olan derneğin yöneticilerinden biri idi. Harbiye askeri cezaevinde bir süre misafir olarak ağırlandı. Sosyalistler ünlü Harbiye hücrelerinde tutulurken o bahçede top oynuyordu. Maşallah CHP ve DP gençliği kol kola idi 6-7 Eylül pogromunun başlangıcı olan mitingde. Orhan Birgit 27 Mayıs sonrası üretilen gençler Et Balık Kurumunda kıyma makinesinden geçirildi haberini uydurduğunu kabul edecekti daha sonra. Sözde dindar gençlik hareketi de bir “proje” olarak başladı. ABD-Suudi ortak prodüksiyonu, anti-komünist gençlik hareketi. Turancı ve ülkücüler ise zaten her zaman el altında idi. Oktay Ekşi’den sonra Basın Konseyi başkanı olan Orhan Birgit, 16 Ekim 2019’da 92 yaşında hayatını yitirdi. Cenazesi Edirnekapı Şehitliğine defnedildi. Neden orası? Bu da devlet ile olan derin bağının bir yansıması herhalde.Gençkırım ise, 1965 sonrası Morisson Süleyman’ın devr-i saltanatında başladı. Gençlik kitlesel olarak denetim dışına çıkıp sola kaydıktan sonra. İlkin tek tek infazlar, daha sonra, 1976 Milliyetçi Cephe Hükümeti ile toplu kıyımlar ile devam etti bu kıyım. T.C. tarihi aynı zamanda bir Kürtkırım tarihidir. 90’ın kirli savaş yılları onun zamana yayılmış versiyonudur. Ne tesadüf o zaman da zat-ı muhterem devletin başı idi.Kürt realitesini tanıdı ve icabına bakmaya çalıştı! 1980 sonrası ise tipik bir solkırım idi, derin devlet/militarizm ikilisinin. 1984 sonrası ve 90’larda ev kırımları ve cezaevi kırımları ile devam eden. Ermenikırım, Rumkırım, Asûrîkırım, Alevikırım, Êzidîkırım ise, cumhuriyetten de eski bir gelenekti. Şimdi, yepyeni, en saf, ütopyalarla dolu yeni gençlik tanışıyor, Leviathan’ın çehresi ile. Onlar, vahşice yıkılan Kobanê kentini inşa için yola düşmüştü. Bizim kuşağın da Zap’a köprü yapmak için yola düşmesi gibi. Bizim yaşama şansımız oldu. Ama onlara bu şans tanınmadı. Lanet olsun, bu sisteme. Cezasızlık devam ettiği sürece bu ülke iflah olmaz. Soykırım devleti tasfiye olana kadar, herkes Drakula’nın iğrenç çehresi ile tanışır.

YAZARIN DİĞER YAZILARI
Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa
Evrensel Ege Sayfaları
EVRENSEL EGE

Ege'den daha fazla haber, röportaj, mektup, analiz ve köşe yazısı...