27 Aralık 2019 00:05

2020: Doğal gaz gerilimi alevlenecek mi?

Fotoğraf: DHA

Paylaş

Dünya 2020’ye doğal gaz kaynaklarının paylaşımı ve enerji hatlarının kontrolü üzerinden süren pazarlık ve tartışmalarla giriyor.

ABD Başkanı Donald Trump’ın Almanya ile Rusya arasında doğrudan doğal gaz nakli sağlayan “Kuzey Akımı 2” hattı nedeniyle imzaladığı yaptırımların etkisi asıl olarak 2020’de hissedilecek. Rus gazının Avrupa’ya pazarlanması konusunda uzun süredir Almanya’yı eleştiren Trump’ın tavrını sertleştirmesi bekleniyor. Almanya ve Rusya da buna karşı hamleler yapmaya hazırlanıyor. Yaptırım kararı nedeniyle yapımı duran 300 kilometrelik hatta boru döşeyecek yeni firma arayışına başlandı. Yaklaşık 10 milyar avroya mal olan ve 1500 km’si yapılan hattın, Baltık Denizinin altında yarım kalacağına kimse ihtimal vermiyor. Bu nedenle Baltık Denizinde gerilim daha da alevlenecek gibi görünüyor.

Benzer bir gerilim Akdeniz’de yaşanıyor.

Doğu Akdeniz’de çıkarılan doğal gazın Avrupa’ya ulaştırılması için 2 Ocak’ta İsrail, Kıbrıs Rum Cumhuriyeti ve Yunanistan arasında, “EastMed” (Doğu Akdeniz) hattının yapılması için ilk imzalar Atina’da atılacak. Avrupa kamuoyunun da yakından izlediği 2 bin kilometre uzunluğundaki hat, Doğu Akdeniz’deki İsrail ve Kıbrıs doğal gaz yataklarıyla, Girit adası üzerinden Avrupa arasında doğrudan bağlantı kuruyor. 6 milyar avroya mal olması ve 2025’te devreye girmesi planlanan hattı ABD de Avrupa’nın Rusya’ya bağımlı olmaktan çıkması adına destekliyor.

Hattın, Türkiye ile Libya arasında imzalanan mutabakatın Akdeniz’de gösterdiği sınırlar içerisinden geçmesi durumunda tansiyonun yükseleceği bugünden görülebiliyor. Zira mutabakatın asıl amacı da gazın Yunanistan üzerinden Avrupa’ya taşınmasını engellemek. Bu nedenle “EastMed” AB-Türkiye ilişkilerini de test edecek. Zira AB hat için şimdiden 34,5 milyon avro bütçe ayırmış.

2 Ocak’ta “EastMed” ile Akdeniz’de sadece yeni bir doğal gaz hattı değil, aynı zamanda yeni bir stratejik ortaklığın temeli atılıyor. Bu “stratejik ortaklık” İsrail’in ekonomik olarak büyümesinin önünü açarken, Yunanistan’ı da önemli bir “enerji koridoru” haline getiriyor. Türkiye’nin uzun yıllardır hayalini kurduğu “koridor olma” rolünü çalıyor.

Üç ülkenin doğal gaz hattı yapma kararını “Erdoğan’a karşı üç korsan” başlığıyla haberleştiren Alman Haber Ajansı, Türkiye-İsrail ilişkilerinin Erdoğan döneminde zayıflamasının İsrail-Kıbrıs-Yunanistan ekseni yarattığına dikkat ekiliyor. İsrail ile Yunanistan arasında son yıllarda askeri iş birliğinin de bir hayli derinleştiği belirtiliyor. Girit adasında ABD, İsrail ve Yunanistan tarafından ortaklaşa bir askeri dinleme üssü kuruluyor.

Bu açıdan bakıldığında, Erdoğan’ın agresif dış politikası, üç ülkeyi yakınlaştırmış görünüyor.

Dolayısıyla Kuzey Akımı’nda olduğu gibi Doğu Akımı’nda da inşa edilen sadece doğal gaz hattı değil, aynı zamanda yeni stratejik ortaklıklardır. Almanya’nın doğal gaz üzerinden Rusya ile kurduğu stratejik ilişkinin bozulmasının yolunun ancak yeni bir seçeneğin sunulmasından geçtiğinin farkında olan ABD, bunun için Doğu Akdeniz’deki gazın Avrupa pazarına sürülmesinin kararlı savunucusu. Hem de kendi kaya gazını Avrupa pazarına sürmesini zorlaştırdığını bildiği halde...

Rusya’nın Avrupa’ya doğal gaz satışını sınırlamak aynı zamanda bu satıştan elde ettiği geliri azaltarak ekonomik açıdan zayıflamasını sağlamak anlamına geliyor. Keza, Rus gazına bağımlı bir Avrupa’nın ABD’nin Rusya konusundaki her planına “Evet” demeyeceği bugüne kadar pek çok kez görüldü. Ukrayna konusunda ABD ile birlikte hareket eden Avrupa, fırsatını bulduğunda kendi çıkarları doğrultusunda Rusya ile ilişkileri yumuşatma politikası izledi.

Denilebilir ki; Rusya ile Almanya arasında Baltık Denizi altından doğrudan doğal gaz akışını sağlayan Kuzey Akımı (Nord Stream) gibi “EastMed” de bu yüzyılın en önemli projelerinden birisi olmaya aday. Doğu Akdeniz’deki zengin Kıbrıs ve İsrail (Sonradan Mısır, Lübnan ve Suriye de eklenebilir) doğal gaz kaynaklarıyla Avrupa arasında doğrudan bağlantı kuracak hat, aynı zamanda politik temelde yakınlaşmalara ya da kamplaşmalara neden olacak.

İsrail’in işin içinde olması ise aynı bir önem kazanıyor. Zira ABD, Avrupa ve Rusya tarihsel nedenlerden ötürü bu ülkenin attığı her adımı çoğunlukla şartsız destekledi ve desteklemeye devam ediyor. İsrail ile iyi ilişkiler neredeyse “öncelikler” arasında. Bunu yapanlar arasında Almanya da var. Hitler faşizminin Yahudilere yaptığı soykırımdan sonra İsrail’in güvenliğini devlet politikası haline getiren Almanya, “EastMed”in devreye girmesi durumunda yoğun baskıyla karşı karşıya kalacak gibi görünüyor.

Özetle, küresel bir ekonomik güç olan Avrupa Birliği (AB) ülkelerinin enerji ihtiyacı geçmişte olduğu gibi bugün ve gelecekte de önemli bir sorun olmaya devam ediyor. Akdeniz ve Baltık Denizi altından inşa edilmesi planlanan binlerce kilometrelik doğal gaz hatlarının yanı sıra, denizlerin üzerindeki binlerce gemi de her gün bu enerji ihtiyacını karşılamak üzere hareket halinde.

Bu ihtiyaç ve enerjideki değişime bağlı olarak emperyalist paylaşım planları güncelleniyor.

YAZARIN DİĞER YAZILARI
Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa
Evrensel Ege Sayfaları
EVRENSEL EGE

Ege'den daha fazla haber, röportaj, mektup, analiz ve köşe yazısı...