Şehir hastaneleri, aşı karşıtlığı ve SGK
Fotoğraf: Pixabay
Toplum olarak mutlak bir bedensel, ruhsal ve sosyal iyilik hali ile mi ömrümüz uzuyor, yoksa salt hastalık ve marazların gölgesinde sağ kalım yaşımız mı artmakta? Sorunun cevabını on yıllardır halk bulmuştu: “Eski toprak, ona bir şey olmaz”. Boşuna değil bu tespitin sohbetlerde son on yıldır daha az duyulması. Peki, yeni kuşak eski toprağa şimdilerde ne oldu?
Hasılı, bir toplumda ortalama ömrün görece uzaması, geçmişten daha sağlıklı olunduğu anlamına gelmiyor. Sağlıklı kalmanın toplumsal dayanaklarını güçlendirmek yerine, hastalıkları tıbbi teknolojinin olanakları ile buluşturmayı ‘marifet’ belleyen bir kamusal girdap ile ziyadesiyle muhatabız artık.
Bir o kadar da koruyucu sağlık uygulamaları bağlamında modern tıbbın olanaklarını reddetmeyi ironik olarak iliklerimize kadar hissediyoruz. Misal, aşı karşıtlığı...
Kamusal sağlık hizmetlerinin temel iki ayağından gerek tedavi edici sağlık hizmetleri gerekse bağışıklama sorunlu bir kulvara hapsedildi son yıllarda.
Misal, şehir hastaneleri...
Aşı karşıtlığının gelişimi ile AKP’ anlayışının ‘Şehir hastaneleri düşünün’ hayata geçirilmesi arasında en azından zamansal koşutluk mevcut. Bir hükümet eyleme anlayışı düşünün ki, gelecek 20 yılda toplumda mevcut hastalıkları azaltmayı hedeflemek yerine artarak devamını resmi belgelerde adeta ‘hedef’ olarak sunsun: Şehir hastaneleri işletmecilerine devlet tarafından yüzde 70 doluluk garantisi verilmesinin başka bir izahı var mı?
İtham etmeden şu çıkarımı tartışmaya açmak kaçınılmaz olsa gerek: Aşı karşıtlığının sonucu ne olacak? Kazananı kim olacak? Elbette kızamıktan çocuk felcine, bulaşıcı sarılıktan boğmacaya önlenebilir birçok hastalık hortlayacak. Hasılı hastaneler on yıllar içinde daha bir dolup taşacak. Gel de şimdi Sağlık Bakanlığının şehir hastanesi işletmecisi patronlara otoban misali doluluk garantisi vermesini hatırlama!
Giderek ülkenin kurumları görece özerkliklerini yitirmeye başladı: Misal, SGK ( Sosyal Güvenlik Kurumu). Bugüne değin SGK’den gerek aşı karşıtlığı gerekse hükümetin özel işletmeci şehir hastanesi patronlarına yüzde 70 doluluk garantisine dair tek söz duyamadık. Oysa her ikisinin de olumsuz sonuçları SGK için bir çöküş öyküsüne evrilebilir.
Bu ülke bizim, bu halk, bu SGK bizim. Ortak itiraz yollarını en geniş kesimlerle buluşturmamız gerekiyor.
Sağlıcakla kalın.
- Dil bilmezlik: Doktor yazıları 22 Nisan 2024 04:30
- Kelimesini arayan duygular 15 Nisan 2024 04:46
- Yakındaki uzak, uzaktaki yakın: Tıbbın girdabı 08 Nisan 2024 04:40
- Dil ya da dilsizlik 01 Nisan 2024 04:48
- Askeri vesayetten toplumcu hekimliğe 25 Mart 2024 04:45
- 14 Mart halkın da Tıp Bayramı 18 Mart 2024 04:25
- Mahcup eğilimler, insan hakları ve hekimlik 11 Mart 2024 04:40
- Penisilin kokan sokaklar 04 Mart 2024 04:20
- Üvey dilin panzehri çokdillilik 26 Şubat 2024 04:45
- “İnsan dünyadır” 19 Şubat 2024 04:35
- Tabip odalarını ‘güvercinin ruh tedirginliği’ ile sınamak 14 Şubat 2024 04:24
- Her şehir atığı ile malul 07 Şubat 2024 04:10