22 Aralık 2019 00:16

Suyu köpürtme siyasetinde Libya vakti!

Suyu köpürtme siyasetinde Libya vakti!

Fotoğraf: Envato

Paylaş

Suriye meselesiyle pratiğe geçmeye başlayan ve ‘Yeni Osmanlıcılık’ diye de anılan politikanın, öyle aman aman bir ‘stratejik derinliğe’ tekabül edemediği açık. Hedefler ve sonuçlar bakımından basit bir karşılaştırma bile bu gerçeği sergilemeye yeter. Nice altı aylar geçti ama “Emevi Camiinde eda edilecek o Cuma” nasip olmadı mesela! Yine, “Fırat’ın doğusundaki Suriye sınırında oluşturulacak ‘güvenlikli bölgede’ inşa edilecek TOKİ kentlerine iki üç milyon Suriyeli göçmen yerleştireceğiz...”  hayali, şimdi “e Batılılar önerimizi dinliyorlar, güzel fikir diyorlar ama para vermiyorlar” türünden sitemlerle boyun eğilen gerçeğin içinde sönüp gidiyor. Hayal ile gerçek arasında çarpıcı mesafelerin olduğu nice örnek verilebilir daha. Hayatın hayallere uyma zorunluluğu yok maalesef!

İşin bir boyutu böyle. Ama böyle diye, sorun denklemindeki pozisyonun tamamen ‘abesle iştigal’ olduğu da söylenmemeli. ‘Derinlik’ yok diye sığ sularda şapır şupur kulaç atmaya çalışanların amaçsız kaldıkları sanılmamalı. En azından suyu köpürtüyorlar ve kaynayan kazan durumundaki bölge siyasetinde bu da bir şeydir, bir anlamı olmalıdır. Bazen koşullar öyle özgünleşir ki irasyonelliğin de bir rasyonalitesi olabilir, mümkündür. Bir noktadan sonra, Suriye sürecinde Saray iktidarının edindiği pozisyonun böyle bir boyutu da var.

Malum, daha yıllar yılı sürecek ve kolay kolay çözülemeyecek bir ‘Suriye sorunu’ var artık dünya siyasetinin kucağında. Kullanılmaya ve müdahale edilmeye açık bir sorun. Dikkat edilirse, Türkiye’nin attığı her adım, geleceğe aktarılan bu büyük soruna yeni parçalar eklemekte. En son, ‘Barış Pınarı’ isimli ‘beka’ harekâtı da bu ‘sorun alanına’ biraz daha ‘birikim’ taşıdı aslında. 120 km uzunluk-30 km derinlikli ‘cep’ de eklendi Suriye sorununa. Himaye edilen cihadistlerin Til Rifat’taki katliam düzeyindeki marifetleri, Afrin sonrası Serekaniye ve Tel Abyad’da da girişilmiş nüfus mühendislikleriyle elden bırakılmayan ‘cihadist kemer’ planları, sorun ve çözüm denklemini daha da karmaşıklaştırarak belirsizliğe yayan bazı unsurlar durumunda...

Peki burada ‘rasyonal’ olan ne? İdeolojik - tarihsel referans kaynakları olarak ‘cihadist’ paradigmayla içiçe olan siyasal iktidarın İslamcı ontolojisi mi sadece? Ya da Fethullahçı ortaklarla yollar ayrıldıktan sonra ikame edilen, gözü ‘Kürt bölücülüğü’ ve ‘Avrasyacılık rüyası’ dışında bir şey görmeyen, ‘Ergenekoncu’ ismiyle de müsemma sek-milliyetçilikle birlikte yürümek için mi? Askeri kullanarak milliyetçi damarları hassas muhalefeti kendi hizasına çekip parçalamak mı yoksa?

Daha birçok şey eklenebilir, tartışılabilir.

Ama tartışılamaz olan bir gerçek var: Sahadaki askeri ve siyasi hamleleriyle Suriye sorununun çözümsüzlüğe yatırılmasında küçümsenemez bir rolü var Türkiye’nin ve bu rol onu denklemde tutmuyor sadece. Washington ile Moskova arasında oynama fırsatı da veriyor. Manevra olanağı olarak kullanabiliyor. Ve bu durumun mümkün olduğunca sürmesi için çaba gösteriyor. ‘Hem içinde hem dışında’ pozisyonu, ‘aman Rusya’ya kaptırmayalım’ kaygısıyla olacak, ‘hegemonik Batı aklı’nca da idare ediliyor. Son NATO zirvesinde de gördük; hem Suriye politikasıyla NATO’nun sahadaki çözülüşüne bizzat katkıda bulunurken, hem de “beyin ölümü gerçekleşmiştir” diyerek NATO’nun aczine vurgu yapan Macron’a karşı racon kesilip NATO savunusu yapılabiliyor!

Aynı zirvede Trump’tan alınan hararetli desteği ise sadece bu kaygıyla açıklamak yetersiz kalır herhalde. ABD’nin Suriye’deki varlığı da Suriye sorununun varlığıyla mümkün değil mi zaten!

Bu ‘çarşı ne kadar karışırsa o kadar iyi’ stratejisine yeni bir halka da Libya’da eklenmek isteniyor şimdi.

Manşetler atıldı bile: “Libya’ya gidiyoruz!”

Promosyon olarak davul zurna verecekler neredeyse.

Pikniğe gidiliyormuş gibi!

Gidiyoruz denilen yer savaş oysa...

Yangın iklimi!

Olsun ama, artık çılkı çıkmış ‘stratejik derinlik’ bir de Libya’da çözümsüzlüğe katkı yapsın!

‘Stratejik derinlik’ dedik de, kulakları çınlasın, artık partisiyle sahne almaya başlayan Davutoğlu bu Libya işine ne diyor acaba?

Duyan, bilen var mı?!

 

YAZARIN DİĞER YAZILARI
Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa