13 Aralık 2019 00:38

MESS kadın işçilere 'iki kat' kölelik dayatıyor

İzmir'de MESS dayatmalarını protesto eden Türk Metal üyesi işçiler

Fotoğraf: DHA

Paylaş

Yaklaşık 150 bin metal işçisini ilgilendiren MESS sözleşmesinde patronların “kölelik” dayatması işçilerin öfkesini büyütmüş durumda. Bu kölelik sözleşmesinde işçilerin “kırmızı çizgisi”, MESS’in 3 yıllık sözleşme ve yüzde 6 zam dayatması. Ancak başka maddeler daha var ki dayatılan sözleşmenin neden “kölelik” anlamına geldiğini gösteriyor. Bunlar “İkramiyelerin fiili çalışılan günler üzerinden ödenmesi”, işverenin ödediği 2 günlük istirahat parasından vazgeçilmesi, “Hafif işlerde çalışabilir raporlu” işçilerin işten çıkarılması...

Ekmek ve Gül dergisinin aralık sayısında metal işçisi kadınlar arasında tartışmaya açtığımız bu maddelerin, kadın işçiler bakımından özgün sorunlara yol açacağı işçilerin anlatımından ortaya çıkıyor.

Bu maddelerin, özellikle çocuklu kadınların hayatını etkileyeceğine dikkat çeken işçilerden biri şunları anlatıyor: “Çocukların geçen veli toplantısı vardı. İzin aldım. Ondan önceki hafta grip salgını vardı. İki çocuğumu da hastaneye götürdüm, izin aldım. Bu hafta ben hastayım. ‘3. hafta da izin almam sıkıntı olur’ diye, ayakta geçiriyorum hastalığı. Çalışabileceğim son ana kadar zorluyorum. Bunun gibi yılda özel gündü, hastalıktı, vesaire birçok nedenle izin almak zorunda kalıyoruz. Özellikle kış aylarında vardiyalar da düşüyor ve kimseyle vardiya değişimi yapamıyoruz. İzin almak şart oluyor. Bu bile gözlerine batıyor patronların. Ellerinden gelse herhalde kuru ekmeğe çalıştıracaklar.”

Bekar, çocuğu olmayan kadın işçilerin de “bakım yükü” hafif değil. Bir işçi “Yaşlı annem, babam var. En az 6 ayda bir onların bir hafta süren hastane işleri var. Ben izin alamazsam onları kimse götüremez hastaneye. Malum bu işler hep kadınların omzunda. Hiç izin almayalım mı istiyorlar ya da çalışmayıp sadece ev işi mi yapalım? Anlamadım yani” diyor.

“Hafif işlerde çalışabilir raporlu işçilerin işten atılması” maddesinin özellikle hamile işçiler bakımından bir tehdit yaratması kaygısı büyük. Bir kadın işçi, şu uyarıda bulunuyor: “Bilirsiniz hamile kadınlar bu kategoride çalışıyor. Bu madde hamile kadınları işten çıkarmanın bahanesi olur...”

Ağır çalışma koşulları, hem evde hem işte çalışmanın yükleri daha da ağırlaştırması kadınların işçi sağlığı ve iş güvenliği açısından sorunlarını da katlıyor. Dayatılan bu madde, işçi sağlığı iş güvenliği açısından kadın işçilerin yaşadıklarının daha da görünmezleşmesine yol açabilir. Bir kadın işçi bu durumu şöyle özetliyor: “Hem evde hem işyerindeki çalışma yüzünden hepimiz üç beş yıl içinde bel-boyun fıtığı oluyoruz ya da kadın hastalıklarına yakalanıyoruz, adet düzenimiz dahi bozuluyor. Bir kişi durduk yere hafif işte çalışabilir raporu alamaz zaten. Alan arkadaşlarımız da kendi istekleri ile çıkmaları için yine zor işlere veriliyor. Bizler için büyük bir tehdittir bu!”

Bir başka kadın işçi sadece çalışılan günlerin ikramiyesinin ödenmesi, rapor ve izin alınan günler için ikramiye ödenmemesinin ortaya çıkaracağı tabloya ilişkin şöyle diyor: “Biz kadınlar adet dönemlerimizde bile ağır koşullar altında çalışıyoruz, kimi zaman çocuklarımız ya da eşimiz hasta olduğunda izin almak durumunda kalıyoruz. Bu (madde) açıkça, hakkımız olan ikramiyeye saldırıdır. Çıplak maaşımızın asgari ücretin çok az üzerinde olduğu ortada iken biz zam gelen her şeyi, üzerini yıl sonunda ikramiye ile ödeyeceğimizi söyleyerek mi almaya çalışalım?”

KAĞIT ÜSTÜNDE KALANLAR

180 işletmede 130 bin işçi adına görüşmelerin sürdürüldüğü iş kolunda kreş olan işyeri sayısının çok az olması da ciddi bir sorun. Rakam vermek mümkün değil, çünkü işçi sendikalarının bu konuda paylaştığı bir veri yok. Ford Otosan gibi ülkenin en büyük otomotiv fabrikasında bile kreşin bulunmaması bir gösterge. Kreş ücretlerinin asgari 1500 lira olduğu memleket ortamında kadın işçilere 66 aylık olana kadar çocuk başına 650 lira bakım ücreti veriliyor. O da TİS’le güvence altına alınmış değil.

Yan sanayide ise durum daha kötü. Kreş ya da bakım ücreti, buralarda çalışan kadın işçilerin ihtiyaçlarının fersah fersah uzağında. Hamile kadın işçilerin hafif işlerde çalıştırılması, 6 ay ücretsiz izin hakkı, çocuğu 1 yaşına gelene kadar sadece gündüz vardiyasında çalıştırılması, süt izni gibi haklar yasalarca güvence altına alınmış olmasına rağmen birçok işyerinde kullanılamaz durumda.

Bütün bu tablo içinde metal işçisi kadınlar bakımından taslakta yer alan bir mesele de, Türk Metal Sendikasının “kadın işçiler kurulu” ve Birleşik Metal İş’in “toplumsal cinsiyet eşitliği kurulu” önerisi. Bu adımlar, IndustriALL Küresel Sanayi İşçileri Sendikasının 2018 yılında işyerlerinde kadına yönelik şiddet ve tacizin önlenmesinde sendikaların görev ve sorumluluğunu öne çıkaran taahhütnamesine ve geçtiğimiz haziran ayında Uluslararası Çalışma Örgütünün hazırladığı ve Türkiye’nin de ilk imzacılarından biri olduğu küresel sözleşmeye dayanıyor.

Taslakların bu kurulların yapısına ve işleyişine dair ayrıntı vermemesi bu önemli adımları fazlaca sembolik kılıyor. Daha önemli yanı, bu talebin tabanla bağının da henüz kurulmamış olması, TİS taslaklarının bir maddesi olarak öylece duruyor olması. Kadın işçiler bu kurullara ilişkin tartışmaların kendilerine aktarılmadığını, içeriğinden, işleyişinin nasıl olacağından haberdar olmadıklarını ifade ediyorlar. Elbette her iki sendikanın da bunu talep etmesi önemli, lakin mesele bu talebin belirsizliği, kadınların bu kuruldaki temsiliyeti ve kurulun yapabileceklerine dair net bilginin olmaması, esas olarak ise metal işçisi kadınlarla bunların tartışılmıyor olması...

Çizmeye çalıştığımız bu resim, hem evde hem işte kadın işçilerin omuzlarına ağır yük bindiren, kadınların hanenin bakım işlerinden sorumlu olduğu bu toplumsal düzen, ataerkil, cinsiyetçi iş bölümü, tüm işçiler için kölelik anlamına gelen maddelere bir de “cinsiyet” boyutuyla bakmanın neden zorunlu olduğunu gösteriyor. Ama aynı zamanda kadın işçilerin özgün sorunları ve taleplerinin neden “sınıfsal talepler” olduğunu, bunları sınıfsal taleplerin ayrılmaz, vazgeçilemez parçası olarak görmenin neden önemli olduğunu da...

Tartışmaya ve işçi kadınların tartışmalarını aktarmaya devam edeceğiz.

YAZARIN DİĞER YAZILARI
Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa
Evrensel Ege Sayfaları
EVRENSEL EGE

Ege'den daha fazla haber, röportaj, mektup, analiz ve köşe yazısı...