29 Kasım 2019 00:01

Neoosmanlı yeni Türkiye

Neoosmanlı yeni Türkiye

Fotoğraf: Envato

Paylaş

Beyliklerden imparatorluğa, imparatorluktan parçalanmaya yaklaşık 600 yıl süren Osmanlı hanedan imparatorluğu sonunda Türkiye oldu. Osmanlı’yı yıkan feodalizmden kapitalizme geçiş zamanına ayak uyduramamasıdır. Birçok ülkede hanedanlıklar yıkılmıştır ve biri de Osmanlı İmparatorluğu olmuştur. Osmanlı’nın nesini severiz? Kardeş katliamcılığını mı? haremini, halifeliğini, Osmanlıcasını, Yeniçeri Ocaklarını, ağalık sistemini mi? Venedik kapılarına dayanan işgal ve fetihçi ruhunu, antilaikliğini mi? Hukuk sistemini, sarık-cüppesini mi? Seçin gitsin.

Zaman zaman Osmanlı ruhu canlandırılıyor. Dünya lideri ülke olmak, Ortadoğu ve Balkanlarda ağırlık koymak, batıya caka satmak Osmanlıyı kaldığı yerden devam ettirme sevdasından kaynaklanıyor. ABD ile Rusya arasına sıkışıp Ortadoğu bataklığından medet ummak. Tebaa ve cemaat kültürü ile toplumu uyutmak. Din, iman, sermaye ve kudretli ordu ile alimallah marş marş ileri.

FOTOĞRAF AÇISINDAN BURADAN BAKARSAK NASIL OLUR?

19 Ekim/7 Kasım 2019 tarihlerinde sessiz sedasız bir sergi bana bunları hatırlattı. İFSAK’ta açılan sergi izlenmesi gereken bir sergiydi. Geç oldu paylaşmam ama hep aklımdaydı. Fotoğrafçı Murat Bergi proje dahilinde çektiği fotoğraflarla “Neo Osmanlı Yeni Türkiye’’ adıyla açtığı sergi için şöyle diyor; “Zamanın ruhundan bahsedeceksek eğer, yaşadığımız dönemi neyle tarif edeceğiz? Geçmişe özlem, ihya arzusu? “Çılgın’’ projeler; “EN’’lerle ifade edilen büyüklük tutkusu? Bugünü ve geçmişi birbirine bağlayan süreklilik; icat edilen tarih, ihmal edilen destanlar? Hepsi ve daha fazlası muhafazakar bir kimliği yeniden inşa eden yapı taşları. Bu kimliğin etrafında örülen hikaye gücünü ecdattan alıyor. Son model tekniğiyle “yerli ve milli’’ bir istikbal vadediyor. Buna karşın “kökü dışarıda’’ trendleri “makbul’’ beğenilere dönüştürüyor. Bu hikayeyi temsil eden sembollerin peşine düşerken hep şu soru oldu aklımda. Sokakta, meydanda televizyonda kısaca her yerde karşılaştığımız hayaller hangi hayatlarda yaşanır?’’

Murat güncel toplumsal çelişkiyi proje kapsamına alıp fotoğraflamış. Sergisini İFSAK’ta açmış. Gerçekten her gün görmek zorunda kaldığımız İslam ve Osmanlıca muhafazakarlığını tarihe notlar düşer gibi göstermiş. İnternet sitesinde fotoğraflarını yorumlarıyla birlikte izleyebilirsiniz

Reis dede selamünaleyküm

Hazır yeri gelmişken geçen hafta tüm havuz kanallarında ballandıra ballandıra gösterilen videodan Sabah gazetesinin internet sitesinden aynen aktarıyorum: “Başkan Recep Tayyip Erdoğan’ın İzmir’e yaptığı ziyaretten geriye güzel görüntüler kaldı.

Erdoğan’ın konuşma yaptığı sırada İzmir Milletvekili Binali Yıldırım’ın yanında oturan küçük kız, “Reis dede, selamünaleyküm” dedi. Salonda herkesi güldüren bu çıkışın ardından Erdoğan, “İşte bu da bir Hatice” dedi ve güldü.

‘Yaşasın İslam, elimizde Kur’an’                                                                                                                        

Minik kız daha sonra “selamünaleyküm, aleykümselam, bu ne güzel kelam. Yaşasın İslam, elimizde Kur’an...” diye devam etti…”  İşte böyle sosyologların işi zor…

Murat Bergi kimdir?

Samsun’da doğdu. Fotoğraf çalışmalarına 2008 yılında Fototrek Fotoğraf Merkezinde aldığı çeşitli kurs ve atölyelerle başladı. Çektiği fotoğrafların bir kısmı National Geographic Magazine dergisinin global editörleri tarafından internet sitesinde yer alan çeşitli derlemelerde yayımlandı. Bununla birlikte haftalık olarak Cumhuriyet gazetesinin haftalık Cumhuriyet Pazar ekinde fotoğrafları “Bir Resim Bin Kelime” başlığı ile yayımlanmıştır. Fotoğraf çalışmalarını Türkiye’deki milliyetçi-muhafazakar-piyasacı dönüşümün muhafazakar hayat tarzı ile etkileşimi üzerine yoğunlaştırmıştır. Belgesel çalışmalarını İFSAK Belgesel LAB bünyesinde devam ettirmektedir. Aslen özel sektörde vergi müşaviri olarak çalışmakta olup İstanbul’da yaşamaktadır.

YAZARIN DİĞER YAZILARI
Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa
Evrensel Ege Sayfaları
EVRENSEL EGE

Ege'den daha fazla haber, röportaj, mektup, analiz ve köşe yazısı...