26 Ekim 2019 23:45

Senin annen bir melekti yavrum: Çocuk yıldız filmlerinde gördüklerimiz

Senin annen bir melekti yavrum: Çocuk yıldız filmlerinde gördüklerimiz

Fotoğraf: Ayşecik Canım Annem filminden ekran görüntüsü

PAZAR
Paylaş

Masal gibi yılların masal sinemasıydı diye başlayan cümlemizin tamamlayıcısı saptamada, Yeşilçam izleyicisi daha çok kadın ve çocuk olan aile sinemasıydı. Bu nedenle de melodram sinemasıydı. Çocuk yıldızlı filmler de salon komedileri ya da aile melodramlarıyla ortak özelliklere sahipti. Bu filmlere “çocuk melodramı” diyen değerlendirmeler de yapılmıştı tarihte. Sinema Tarihçisi Giovanni Scognamillo da çocuk yıldızlı filmleri “çocuklu melodram” olarak tanımlayanlardandı.

Geçen hafta yayımlanan ‘Yeşilçam’da çocuk yıldızlar dönemi’ başlıklı yazımızda da anlattığımız gibi çocuk yıldızlı filmler özellikle Yeşilçam filmlerinin yükselişte olduğu 1960-1975 yılları arasında sıkça görülüyor. Türk sinemasında çocuk yıldızlar dönemi Ayşecik filmiyle başlar. Daha önce de başka filmlerde oynamasına karşın Ayşecik filmi, Zeynep Değirmencioğlu’nu yıldız yapar, Ayşecik filmiyle ‘kaderi’ değişir ve şöhreti yakalar. ’70’li yılların başına kadar sürer Ayşecik serileri. 1960’lı yılların çocuk yıldızları Ayşecik ve Ömercik, 1970’li yılların yıldızları ise Yumurcak, Sezercik, Afacan ve Gülşah’tır 1980’li yıllarda da Mine Çayıroğlu, Burak Gülgen, Küçük Emrah ve Küçük Ceylan ön plana çıkan oyunculardır.

Yeşilçam filmlerinde anlatılan öyküler birbirinin benzeri ekrarı anlatıma ve içeriğe sahipti.  Başta Ayşecik’li filmler olmak üzere çocuk yıldızlı filmler, konuları ve anlatım biçimiyle melodram sinemasının bilindik kalıplarını tekrarlamaktan öte gidememişti. Yeşilçam melodramlarında da, çocuk yıldızlı filmlerde de özellikle kadın seyirciye ve çocuğa hitap eden, onları etkilemeye, salonlara çekmeye yönelik olarak aile teması önceliklidir.

Rıfat Becerikli, “Çocuk yıldız filmleri ile Canım Kardeşim filminin anlatı ve karakter özellikleri bağlamında karşılaştırılması” başlıklı incelemesinde şunları yazar:

“Çocuk yıldızlı filmler, parçalanmış aile, terk edilmiş çocuk gibi, melodrama özgü durumları ve kişileri konu edinerek aileyi özellikle de kadınları hedeflemektedir. Bu filmlerde çocukların görevi ailenin dağılmasını önlemek, eğer dağılmışsa yeniden birleşmesini sağlamaktır. Ayşecik, Yumurcak, Ömercik ve Sezercik bir şekilde ayrı olan annesini ve babasını filmin sonunda birleştirmeyi aynı şekilde mutlu ailelerini yeniden kurmayı başarmışlardır.

Yeşilçam filmlerinin anlatılarında aile korunması, yüceltilmesi gereken bir kurum olarak işlenir. Bu bağlamda incelenen filmlerde de melodram anlatısının devamı olarak annenin ya da babanın olmamasından diğer bir deyişle çekirdek bir aile kurulamamasından kaynaklı sorunlar, çaresizlikler bulunmaktadır. Yeşilçam melodram filmlerinin anlatıları iyi-kötü çatışmasına dayanır. Çocuk yıldız filmlerinde ise genellikle aileye, ailenin bütünlüğüne, ailenin fertlerine yönelik bir kötülük söz konusudur. Çocuk yıldızlar ailelerini kötülüklere karşı koruyan adeta “Yuvalarının bekçileridir”. Bu açıdan özellikle çocuğun ve ailenin iyi tarafı temsil ettiği buna karşın gazino patronu, kıskanç sevgili, vb. kötü kadınların ya da kötü erkeklerin aileyi yıkmaya çalıştıkları görülmektedir.

Çocuk yıldızlı filmlerde güldürü ögesi de sıklıkla kullanılmıştır. Yeşilçam’da güldürü genelde fars yoluyla yapılmaktadır. Nutku’ya göre fars günlük yaşamda insanların başına gelebilecek durumların abartılması ile oluşturulur. Özön ise farsı şöyle açıklar: “Ayakaltına konan karpuz kabuğuyla düşürmeler, surata atılan kremalı pastalar, kıça atılan tekmelerle kolay bir güldürme yolu.” Çocuk yıldızların da farsa benzer şekilde sokaktaki satıcılara, mahalle esnafına ya da filmsel evrendeki kötü kişilere iğne batırma, taş atma, boya dökme, muz kabuğu koyma vb. gibi eylemlerde bulunduğu görülmektedir. Benzer şekilde filmlerde hem mahalle esnafına hem de sevmedikleri kişilere, çocuk yıldızların bezdirici bir yaramazlık içinde olduğu ortaya çıkmaktadır. Çocuk yıldızlar genel olarak, şirinlikleri ve zekaları nedeniyle yaramazlıkları hoş görülen kimselerdir. Diğer taraftan bu yaramazlık ve komedi unsurunun genel olarak Yeşilçam ve melodram anlatısı ile yakından ilgisi vardır. 

Çocuk yıldızların yaramazlıkları seyircinin komedi ile rahatlamasını sağlar. Böylece anlatının ilerleyen bölümlerindeki melodramatik unsurlardan, seyircinin duygusal olarak etkilenmesi kolaylaşır.”

AYŞECİK

1960 yılında çekilen ve çocuk oyuncular dönemini başlatan, Zeynep Değirmencioğlu’nu da yıldızlaştıran Ayşecik Filminin Yönetmeni Memduh Ün’dür. Filmin senaryo hanesinde de Zeynep Değirmencioğlu’nun babası     Hamdi Değirmencioğlu ile Memduh Ün ve Ertem Göreç’in adları yazılıdır. Filmin diğer rollerinde Turgut Özatay, Muhterem Nur, Leyla Sayar, Hulusi Kentmen, Ahmet Tarık Tekçe, Salih Tozan, Necdet Tosun, Asım Nipton, Erdoğan Tünaş, Meral Kurtuluş, Ülkü Erakalın gibi önemli isimler yer alır.

Filmin konusunu şöyle özetleyebiliriz: 

Ayşecik mahallelinin keçi kız dediği yaramaz bir çocuktur. Babası ve annesi birbirlerini Ayşe’yi ve küçük kardeşi Ahmet’i çok sevmektedirler. Babaanneleriyle birlikte yaşamaktadırlar. Şoför olan babası bir gün haksız yerde işinden kovulur. Evini geçindirme derdindeki adam eski patronunun öldürülmesiyle gözaltına alınır. Annesinin de gözleri bir kaza sonucunda kör olunca evin geçimi Ayşe’ye düşecektir. Fakat yalnız değildir komiser amca ve mahalleli Ayşe’nin yardımına koşar, yanında yer alır. Onu yalnız bırakmazlar. Ayşe bir yandan da evlerinin bahçesine cinayet silahını gömen, kaşı yaralı adamı gerçek suçluyu aramaktadır.

Zeynep Değirmencioğlu 1960 yılında yine babasının senaryosuyla, bu kez Atıf Yılmaz’ın çektiği “Ayşecik Şeytan Çekici” filminde oynar. Ardından “Ayşecik Ateş Parçası” (1962), “Ayşecik Yavru Melek” (1962), “Ayşecik Canımın İçi” (1963), “Ayşecik Fakir Prenses” (1963), “Ayşecik Cimcime Hanım” (1964), “Ayşecik Çıtı Pıtı” (1964), “Ayşecik Boş Beşik” (1965), “Ayşecik Canım Annem” (1967), “Ayşecik’le Ömercik” (1969), “Ayşecik Yuvanın Bekçileri” (1969), “Ayşecik Sana Tapıyorum” (1970), “Ayşecik Bahar Çiçeği” (1971), “Ayşecik ve Yedi Cüceler Rüyalar Ülkesinde” (1971), “Pamuk Prenses ve Yedi Cüceler” (1970) filmlerinde oynar.

Ayşecik “Bana annemi versin, bütün servet onun olsun. Ben para pul istemiyorum, annemi istiyorum” diyordu ‘Yavrum’ filminde. Yine ‘Ayşecik Fakir Prenses’ filminde de babası o doğmadan ölmüş, mahallede herkesin prenses dediği biridir. Günün birinde prenses olur. O filmde de “Ben sevdiğim insanlar arasında yaşayayım da varsın fakir olayım” der.

YAZARIN DİĞER YAZILARI
Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa
Evrensel Ege Sayfaları
EVRENSEL EGE

Ege'den daha fazla haber, röportaj, mektup, analiz ve köşe yazısı...