24 Eylül 2019 20:27

Deniz Yücel'in gazetesinde bir gün

Deniz Yücel'in gazetesinde bir gün

Fotoğraf: Envato

Paylaş

Die Welt gazetesinin Türkiye Muhabiri Deniz Yücel’in tutuklanmasının ardından, Die Welt’in Berlin’deki merkezinden yansıyan fotoğraflarda, çalışma arkadaşlarının masalarının önünde sosyal medyada kullanılan #FreeDeniz (Deniz’e Özgürlük) yazısı dikkat çekiyordu. Deniz’in serbest bırakılmasının üzerinden bir yıl 7 ay geçti. Ve Deniz’in resmiyle ona özgürlük talep edep hashtag iliştirilmiş görseller hâlâ çalışma arkadaşlarının masasının önünde duruyor. Bu aslında genel olarak muhafazakar bir yayın çizgisi ile anılan Die Welt açısından da bir değişimin işareti olarak okunabilir.

Medya ve Hukuk Çalışmaları Derneğinin (MLSA) davetlisi olarak bir grup gazeteci, bazı kentlerin baro başkanları ve avukatlarla Berlin’deyiz. Programımız kapsamında uğradığımız yerlerden ilki Deniz Yücel’in gazetesi Die Welt’in Berlin’deki merkezi. Almanya’nın yüksek tirajlı bulvar gazetesi Bild ile Die Welt’in sahibi olan Axel Springer’in dev binasının girişinde bizi Die Welt’in kıdemli Dış Haberler Editörü (Senior Editor) Daniel-Dylan Böhmer karşılıyor. Böhmer 23 yıllık gazeteci. Meslek hayatının son 10 yılında da Die Welt’te görev yapıyormuş. Böhmer binanın üst katlarından birinde bize Berlin’in doğu tarafını göstererek anlatıyor: “Berlin’i ikiye ayıran duvarın durduğu, yani bölünmüşlüğün devam ettiği zamanlarda Die Welt, manşetlerini Doğu Berlin’de yaşayanların görmesi için bu yüksek binanın tepesine asıp sergilermiş.” Böhmer, bunun Doğu Berlin’de yaşayanlara “gerçekleri” gösterme amacını taşıdığını söylüyor. Die Welt, yaptığı yayıncılıkla duvarın yıkılarak Berlin’in dolayısıyla, iki Almanya’nın birleşmesinde temel bir role sahip olduğunu savunuyor.

Berlin’de duvarın varlığını koruduğu zamanı yaşayanlardan bazıları ile bugün konuştuğumda da şu yorumu duyuyorum: “O dönemlerde Die Welt’in bu tür yayınları, yoğun bir antikomünizm propagandası da içeriyordu. Gazete, bugün muhafazakar kimliğinin yanında, özellikle Deniz Yücel’in tutuklanma sürecinin ardından, ifade özgürlüğü gündemlerine geniş yer veren bir değişim gösterdi.”

Deniz Yücel’in daha önce çalıştığı gazete Taz ise, sol liberal bir çizgiye sahip. Onu da daha sonra ziyaret edeceğiz. İki gazete arasındaki ilişkiler tarihinin sembolle ifadesine ise, daha sonra gelmek üzere şimdi bir virgül koyarak Die Welt ile devam edelim.   

Böhmer ile sohbetimize, ‘Alman Medyasında Türkiye Algısı’nı konuşarak devam ediyoruz. Bu kısımda, gazetenin dış haberler masasından Caroline Drüten de bize eşlik ediyor.

Önce Die Welt’e dair bazı rakamlar verelim. Basılı gazetenin günlük tirajının 120 bin civarında olduğunu, pazar günleri ise 400 bine çıktığını anlatıyorlar. Dijital abonelik de günlük 120 bin civarındaymış. Daha sonra aramıza, Die Welt, Sosyal Medya Editörü Dominik Sindern de katılıyor. Gazetenin haberlerinin Twitter, Facebook ve Instagram’da yayımlanması ile bu platformlardan gelen tepkilerin takip edilerek değerlendirilmesi işini yapıyor Sindern. Die Welt, yeni medya teknolojileri ile sosyal medyanın meslek ile ilişkisinin değerlendirilmesi bağlamında özel bir çaba içinde olan gazetelerden biri.

Sohbetimiz sırasında Türkiye’deki ifade özgürlüğü gündemlerini yakından takip ettiklerini anlatıyorlar. Şu noktaya da özellikle dikkat çekiyorlar: “Sokaktaki bir Alman açısından Deniz Yücel tutukluyken, Erdoğan tarafı ile ona karşı olanlar diye bir bölünme temel algı referansını oluşturuyordu. Ancak biz gazetecilik yaparken bu kutuplaşmanın ötesindeki ayrımlara dikkat eden bir titizlik göstermeyi önemsiyoruz.”

Sohbetimiz sırasında, Deniz Yücel’in serbest bırakılmasından sonra, Türkiye’deki basın özgürlüğüne dair gündemlerin Die Welt ve genel olarak Alman basınının da tuttuğu yerde bir gerileme olup olmadığını soruyoruz. Göreli bir gerileme olduğunu kabul ediyorlar, ancak Deniz’in tutuklanmasından öncesine kıyasla da daha ilgili olduklarını ifade ediyorlar.

Devletin dış politikasına dair hassas konularda haber yaparken kendilerine bir oto sansür uygulama ihtiyacı duyup duymadıklarını da sorduk. Daniel-Dylan Böhmer, Alman medyasının Türkiye’ye kıyasla bu konuda daha rahat davrandığını, hatta istihbarat örgütüne dair gündemleri bile daha rahat yazabildiğini söylüyor ve ekliyor: “Ancak gazeteci haber yaparken, kendi haber kaynakları ile ilişkisi bakımından bazı sınırlar koyabilir.”

Die Welt’in bulunduğu Axel Springer’in dev binasından ayrılırken, yolumuzun üzerinde Deniz Yücel’in daha önce çalıştığı Taz’ın eski binası var. Duvarında da 5 katlı bir penis heykeli bulunuyor. Bu heykel yapılırken cinsiyetçiliği kullanma biçimini sorunlu bulanların eleştirileri olmuş. Tüm bunların sonunda o heykel yapılmış ve Die Welt’in bulunduğu medya grubunun dev binası Axel Springer’e karşı, ona bakışımlı olarak duruyor.

YAZARIN DİĞER YAZILARI
Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa
Evrensel Ege Sayfaları
EVRENSEL EGE

Ege'den daha fazla haber, röportaj, mektup, analiz ve köşe yazısı...