13 Eylül 2019 19:54

Zamanın ruhu: Aidiyet ve kimlik

Zamanın ruhu: Aidiyet ve kimlik

Fotoğraf: Envato

Paylaş

Daha sonra ABD versiyonu da yapılan 2014 tarihli “Yuva Öğretmeni” filmiyle dikkat çeken Nadav Lapid, İsrail sinemasının yeni yıldızı olarak dikkat çekiyor. Şubat ayında Berlin’de ülkesine tarihinin ilk Altın Ayı’sını kazandırdığı “Eş Anlamlılar” (Synonymes) İstanbul Film Festivali’ndeki gösteriminin ardından bu hafta vizyonda.

İsrail’in devlet ve toplum yapısına yönelttiği eleştirilerle de tartışmaların odağında olan yönetmen, kendi hayatından hareketle çektiği “Eş Anlamlılar”da çağın ruhunu tarif eden iki kavrama odaklanıyor: Aidiyet ve kimlik.

2000 yılında ülkesi İsrail’e aidiyetinin zayıfladığını düşünüp Fransa’ya taşınan ancak bir süre sonra geri dönen yönetmen, bu filmin ana karakterini de bu ilhamla yaratmış belli ki. Film, sırt çantasından başka hiçbir varlığı bulunmayan, ülkesine dair ne varsa geride bırakmak istercesine Fransa’ya gelen Yoav’ın hikayesine odaklanıyor. Yoav, paspasın altındaki anahtarı alıp girdiği boş dairede yanına aldığı eşyalarını da çaldırır ve kelimenin gerçek anlamıyla ‘çırılçıplak’ bir şekilde Fransa’daki hayatına başlar. Bu talihsiz olay aynı apartmanda yaşayan Emile ve Caroline çiftiyle tanışmasına vesile olur, ki bu ikisi yalnızca Fransa’yı değil biraz bu ülkenin entelektüel dünyasını da temsil ediyor.

Ülkesine dair hiçbir şey duymak istemeyen, hatta ana dilini konuşmaktan vazgeçen, Fransa’da yaşayıp bu ülkede gömülmek isteyen Yoav için ilk başlarda hayat istediği gibi gitse de, aidiyet değil belki ama kimlik dönüp dolaşıp onu buluyor. Askerlik arkadaşı Yaron’un sürekli Yahudi kimliğine ve İsrail ülkesine yaptığı vurgularda, günlük hayatın ince ayrıntılarında ortaya çıkıyor kimliği geri çağıran şeyler.

Nadav Lapid’in Fransız Yeni Dalgası’na saygı duruşunda bulunurcasına başkarakterinden ayırmadığı, sokaklarda serbestçe salınmasına izin verdiği kamerası ilk başlarda yorucu gelse de bir süre sonra seyirci alışıyor. Yoav’ı canlandıran Tom Mercier’in neredeyse tamamı performans üzerine inşa edilmiş karakterini oynarkenki maharetine duyduğumuz saygı, ilk kez kamera karşısına geçmiş olduğu bilgisiyle daha da artıyor. Film başta François Truffaut’nun “Jules and Jim”i olmak üzere birçok yapıma da göndermeler yapmayı ihmal etmiyor.

Peki, Yoav’ı özel kılan bir şey var mı? Askerlik sırasında yaşadıkları, ülkesinin genel durumu, gelecekle ilgili kaygılarla örülmüş aidiyet duygusu kaybının, giderek bir kimlik karmaşasına sürüklediği Yoav da dünyadaki milyonlarca gençten birisi belli ki. Yaşadığı ülke dışında bir yerlerde (daha medeni, daha gelişmiş, daha az şiddetli belki) yeniden bir kimlik, başka türlü bir aidiyet inşa edebileceğini ummak isteyen çoğunluktan. Yaşadığı anın anlamsız, geleceğin ise belirsiz olduğunu düşünüp bunun için fiziksel bir değişimi şart olarak kabul edenlerden. Yoav gibi yüz binlerce gencin Türkiye’de olmadığını kim söyleyebilir ki?

Filmin en güçlü tarafı, Yoav’ın hem ülkesine duyduğu öfkeyi kolayca anlayabilmemizi sağlaması (Ki ülke İsrail olduğunda bizim gibi ülkeler için daha da kolaylaşıyor) hem de kimliğini inkar edemeyecek kadar bağlılık taşıması. İkincisini anlamlandırmak çok daha zor. Bu kez ülke İsrail olduğu için değil. Hangi ülke olursa olsun, bir yandan kopup gitmek, başka hayatların parçası olmak isterken diğer yandan kendinizi inşa ettiğiniz toprakların gerçeğini kabul etmenin zorluğunun anlatılması sıkıntılı olan.

Açıkçası filmin uzayan süresine, ikinci yarıdaki durağanlığına ve yer yer düştüğü tekrarlara rağmen yılın dikkat çeken işlerinden birisi olduğunu düşünüyorum. Kimlik ve aidiyet meselesi üzerine kafa yoranlar için farklı bir deneyim olabilir.


EŞ ANLAMLILAR
ORİJİNAL ADI:
 Synonymes
YÖNETMEN: Nadav Lapid
OYUNCULAR: Tom Mercier, Louise Chevillotte, Quentin Dolmaire
YAPIM: 2019 İsrail, Fransa
SÜRE: 124 dk.

YAZARIN DİĞER YAZILARI
Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa
Evrensel Ege Sayfaları
EVRENSEL EGE

Ege'den daha fazla haber, röportaj, mektup, analiz ve köşe yazısı...