03 Ağustos 2019 23:59

Kara Sevdalı Bulut ve Bekle Dedim Gölgeye

Kara Sevdalı Bulut ve Bekle Dedim Gölgeye

Görseller, Kara Sevdalı Bulut ve Bekle Dedim Gölgeye filmlerinin afişleri | Kolaj: Evrensel

PAZAR
Paylaş

KARA SEVDALI BULUT (1989)

Kara Sevdalı Bulut, 12 Eylül’ün hemen ertesinde baskıya uğrayan bir ailenin yasadıklarını anlatır. Film darbe haberini radyodan duyan çiftin “Eyvah” diye üzülmeleriyle başlar. Darbenin hemen ertesinde sendika, isçi ve insan haklarını savunması nedeniyle kadın tutuklanır. Çıktığında, dengesini yitirmiş, kişiliği hırpalanmış bir kadındır. Eşi ise, tüm sorumluluğun (Çocuğuna, annesine, babasına bakmak zorunda kalması) omuzlarına çökmesi nedeniyle zor günler geçirir. Yaşanan tüm bu acıların sorumlusu olarak eşini görmektedir.

“21. yüzyılda, yaşlı ve büyük bir ağacın dibinde yaşlı bir kadın, 20. yüzyılda yaşanmış bir Kara Sevdalı Bulut masalı anlatmaktadır. Bu masala göre bankada çalışan bir baba, fabrikada çalışan bir anne ve beş yaşlarındaki kızlarından oluşan bir aile vardır. Bunların yaşadığı ülkede bir darbe olmuş, okuyanlar kitaplarını yakmak, düşünenler düşüncelerini saklamak zorunda kalmışlardır. Anne fabrikada çalışırken ülkelerindeki bazı haksızlıkların ayrımına varmış, bunların düzelmesi için okumaya ve düşünmeye başlamıştır. Ama darbeciler bunları istemedikleri için anneyi bir gece evden alarak çocuğundan ayırmışlar, günlerce kapalı tuttuktan sonra yarı delirmiş durumda salıvermişler. Baba, bu durumdan hep anneyi suçlamıştır. Çünkü ona göre hiçbir şeye karşı gelmeden, olanı kabullenip çalışmak gerekiyormuş. Ama anne bunu hiçbir zaman kabullenmemiş, hep daha güzel, daha aydınlık, daha çiçekli ve daha renkli bir yaşam ve daha mutlu çocuklar için uğraş vermiş.” (Şükran Esen, 80’ler Türkiye’sinde Sinema, Sf.166)

Tutuklamalar, baskılar, işkenceler, kitap yakmalar… Kara Sevdalı Bulut’ta Muammer Özer 12 Eylül darbesini, sonrasını cesurca ele alıp eleştirir.

Kara Sevdalı Bulut, sinema tarihimizde yasaklarla fazla uğraşmak zorunda kalan filmlerden biridir. Filme daha laboratuvar işlemleri sürerken, laboratuvar sahiplerinin ihbarı üzerine polisçe el konulur. Hiçbir yasal dayanağı olmayan bu işlem daha sonra durdurulsa da film sansür kurulunca yasaklanır, çeşitli şenliklere katılması engellenir. Danıştayın “Yürütmeyi durdurma kararı”nın ardından gösterime girebilir.

“Antalya Film Festivali’ne katılması engellenen, Kültür Bakanlığı aleyhine açılan dava sonucu ‘geçici yürütmeyi durdurma kararı’ ile gösterime girebilen; tüm bunlarla iki yıl kadar uğraşmak zorunda kalan bir filmdir.” (Aktaran, Şükran Esen. A.g.e.)

Yönetmen/Senaryo: Muammer Özer

Oynayanlar: Zuhal Olcay, Haluk Bilginer, Şahika Tekand, Bülent Oran, Gökhan Mete, Sonat Bilgin, Mustafa Yavuz, Hikmet Gül, Mümtaz Alpaslan

BEKLE DEDİM GÖLGEYE (1990)

Ümit Kıvanç’ın romanından yola çıkarak Barış Pirhasan’ın senaryosunu yazdığı film, Atıf Yılmaz’ın 12 Eylül ve öncesine eğildiği, politik içerikli çalışmalarından biri. Bekle Dedim Gölgeye, üç devrimci arkadaşın 1960’lardan ’80’lere uzanan hikâyesini konu alır. Ersin, Erdal ve Esra öğrencilik yıllarında sol hareket içinde birlikte yer almışlardır. Evleri polis baskınına uğrar, tutuklanırlar, işkence görürler. 12 Eylül sonrasında politik eylemlerin içine düşmüşlerdir. Solun dağıtıldığı, ölümün kol gezdiği 1980’ler Türkiye’sinde birbirlerine dayanarak yaşamaya çalışırlar. Uzun süre Ersin’le beraber olan Esra’nın Erdal’la beraber olması aralarında büyük bir kırgınlığa, acıya yol açmıştır. Ama yine de birbirlerine destek olmaya çalışırlar.

Film Erdal’ın üvey babasına ait bir silahla öldürülmesiyle başlar. Cinayet gazetelere “siyasi değil aşk cinayeti” manşetiyle geçmiştir. Esra yüzünden Ersin’in Erdal’ı öldürdüğü iddia edilmektedir ama Ersin delil yetersizliğinden dolayı serbest bırakılır. Üniversiteden arkadaşları olan gazeteci Erdinç, haberi görünce olayı araştırmaya başlar. Yıllardır görmediği Ersin’in evine gittiğinde onun cesediyle karşılaşır. Ersin aşırı doz uyuşturucudan ölmüştür. Esra’yı ise uzunca bir aramadan sonra Şile’de bulur. Ersin’den, Erdal’dan ve gördüğü işkencelerden söz eden Esra da ölümü seçecektir. Erdal notlarını “Kişisel tarihlerimiz sosyalist hareketin tarihine benzemeye başladı. Onun tarihi de bir hayal kırıklıkları müzesi gibi. Hayal kırıklığına uğrayabilirim hissi kadar insanın elini kolunu bağlayan, onu yaşamaktan alıkoyan bu derece güçlü başka bir şey yok” diye yazmıştır. Bu sözler filmin ana temasını oluşturur.

Filmin sonunda Esra, “Rüyalarımız için çalışıyorduk biz, yenildik değil mi?” der.

Bekle Dedim Gölgeye oldukça umutsuz bir filmdir. Filmin solcu kahramanları bir yenilginin kahramanları olarak çıkarlar karşımıza.

“Türk solunun yenilgisi önce 12 Mart’la, ardından da 12 Eylül’le yaralanan kahramanların hazin sonları ile sembolize edilmiştir. Ancak filmdeki her şey öylesine semboller üzerine kuruludur ki (12 Mart’ın eleştirisinin Erdal’ın üvey babası olan kaba saba bir 12 Mart albayının üzerinden yapılması, kahramanların isim seçimi. Tutunamayanlar romanı) ve iletişimsizlik yabancılaşma sorunu öylesine yoğundur ki, kahramanların hikayesi bir tutunamayanlar dramı olmuştur.” (Hilmi Maktav)

Yönetmen: Atıf Yılmaz Senaryo: Barış Pirhasan   

Oynayanlar: Hale Soygazi, Aytaç Arman, Metin Belgin, Cüneyt Çalışkur, Mehmet Gürhan, Kerim Soysal, Kemal Bekir, Fuat İşhan, Füsun Demirel, Lale Yurdatapan (Lale Mansur), Levent Tülek, Levent Yılmaz

YAZARIN DİĞER YAZILARI
Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa
Evrensel Ege Sayfaları
EVRENSEL EGE

Ege'den daha fazla haber, röportaj, mektup, analiz ve köşe yazısı...