02 Ağustos 2019 00:34

Bu 'galoşlu yazı', hükümetin tarım politikasının eleştirisi yazısı değildir

Bu 'galoşlu yazı', hükümetin tarım politikasının eleştirisi yazısı değildir

Fotoğraf: Envato

Paylaş

Tarım ve Ormancılık Bakanlığının 69. Geleneksel Hasat Bayramı’na katılan Erdoğan’ın, dizlerine kadar galoş giymesi ve yaptığı konuşma, siyasette ve medyada tartışmalara yol açtı.

Yağmur yoktu, arazi çamur da değildi, üstelik araziyi gezmek için hava gayet de müsaitti. Ama her ne halse, Cumhurbaşkanı Erdoğan dizlerine kadar galoş giymişti! Takım elbisesini tozdan topraktan korumak için olsa gerek!

Tabii bu görüntünün de ötesinde, yaptığı konuşmada “Eskiden buralarda biçerdöver mi vardı, traktör mü vardı?” diyerek, halkın hafızasıyla alay eden, “Yok artık” dedirtecek laflar da etti Erdoğan.

Erdoğan’ın törendeki konuşmasını izleyen Deniz Zeyrek, Atatürk’ün Atatürk Orman Çiftliği’nde (AOÇ) traktörle poz verirken değil, çift sürerken çekilen fotoğrafını hatırlatarak; “Erdoğan’ın konuşmasını O kadar da değil’ diyerek dinledim. Yaklaşık 100 yıl önce Polatlı’ya 40 kilometre mesafede, Atatürk Orman Çiftliği’nde Atatürk’ün sürdüğü traktör Erdoğan’ın ‘Traktör mü vardı’ sorusuna yanıt gibiydi” diye yazdı.

ERDOĞAN VE AKP BÜROKRASİSİNİN SINIF ATLADIĞININ FOTOĞRAFI

Şu çok açık ki; takım elbiseli, galoş giymeden toprağa basmaz cumhurbaşkanı figürü, halkın içinden gelmiş bir cumhurbaşkanının değil soylu sınıftan gelen bir şahsiyetin, yanı sıra çiftlik ortamında toprağa basmak zorunda kalmış bir temsilcisinin kibirli duruşunu yansıtmaktadır. Ama dahası, Erdoğan ve parti sözcülerinin halktan kopmada geldiği zirveyi gösteren bu “galoşlu fotoğraf”; sıkıntısını dile getirmeye çalışan işçilerin, yoksul köylülerin, sermayeden ve zenginlerden yana politikaları protesto eden kitlelerin arasında elden ele dolaşacaktır.

Artık bu “galoşlu fotoğraf”, Atatürk’ün AOÇ’de traktör üstündeki fotoğrafı kadar Erdoğan’a yapışmıştır. Bir farkla ki; Atatürk’ün traktör üstündeki fotoğrafı, onun, modern tarım tekniklerinin tarıma girmesini teşvik etmesinin fotoğrafı olurken, Erdoğan’ın elektrikli traktör önündeki fotoğrafı, toz-toprakla haşir neşir çalışma anlamına gelen tarıma, tarım çalışmasına “Mesafeli durmasının fotoğrafı” olarak anılacaktır. Dahası bu fotoğraf, artık Erdoğan ve AKP’nin siyaset erbabının sınıf atlamasının sembol fotoğrafıdır.

ERDOĞAN, ATATÜRK’ÜN TRAKTÖRLÜ FOTOĞRAFINI BİLMİYOR MU?   

Peki Erdoğan, Atatürk’ün AOÇ’de, cumhuriyetin ilk yıllarında çekilen o ünlü fotoğrafını bilmez mi; en azından ders kitaplarında görmemiş olabilir mi?

Bu sorunun yanıtı “evet”se, Erdoğan gerçekleri ters yüz etmektedir. Yok eğer bu sorunun yanıtı “hayır”sa, Erbakan’ın onu için bir zamanlar söylediği gibi Erdoğan, “Dersten kaçtığı” için bu fotoğrafı görmemiştir!

Ama Erdoğan çıkıp, “Sözlerim medya tarafından çarpıtılmıştır, ben traktör derken elektrikli traktörü kastetmiştim” de diyebilir!

Ya da olmadı, 1066 üniversite öğretim üyesi, “El hak Cumhurbaşkanımız ne söylemişse doğru söylemiştir. Tersini iddia edenler, teröre destek vermektedirler” diyen bir bildiri ile tüm tartışmayı bitire de bilir!

Ama şu daha mümkün!

Cumhuriyetin 100. yıl törenlerinde, Polatlılı çiftçiler; “Eskiden bu ovada traktörler, biçerdöverler çalışırdı. Şimdi ne traktör kaldı ne biçerdöver” diyerek yapacakları bir basın açıklamasında, eğer hâlâ iktidarda kalırsa, Erdoğan ve AKP’nin tarım politikalarını protesto edebilirler.

Hem de Erdoğan’ın galoşlu fotoğrafını protesto ettikleri bir pankartla!

BUGÜNÜ ANLAMAK İÇİN ‘ESKİ DEFTERLER’ AÇILIRSA!

Erdoğan ve partisinin, burnundan kıl aldırmaz bir üslupla “Teknoloji bizden sorulur” havalarında konuşmaları, ister istemez “eski defterleri” açmayı da zorunlu kılıyor.

Atatürk’ün traktörle çift sürdüğü dönemde, bugün Erdoğan ve partisine gelen zihniyetin temsilcileri; “gavur icadı” olan traktörlerin, biçerdöverlerin tarlaya girmesini “zinhar günah” sayıyorlardı. O tarlalardan elde edilecek ürünün de “haram” olduğunu iddia ediyorlardı. Dahası otomobil, kamyon, bisiklet de dahil her tür makineyi “gavur icadı” sayan bu zihniyetin mensupları, radyonun eve sokulmasını, hatta başka yerde dinlenmesini de “günah” sayıyorlardı. Çünkü radyonun içinde “cinler” vardı ve asıl cinler konuşuyor, cinler müzik yapıyordu!

Bunlar, sadece Atatürk döneminde değil ’60’lı yıllara kadar AKP’nin öncülü zihniyet tarafından inatla savunuldu.

Bu yüzden de Atatürk ve cumhuriyet yanlıları, traktörle çift sürüp, zamanın teknolojisi neyse onu tarıma sokmaya çalışırken, AKP zihniyetinin o günkü savunucuları, (Bugün, “Nuh Peygamber oğluyla cep telefonuyla konuştu”, “Google’u Abduhamit icat etmişti” diyecek kadar derinleşmedikleri için) teknolojik olan her şeyi “gavur icadı” olarak reddediyorlardı. Bisikletin adını bile -iki tekerlek üstünde nasıl gittiğini açıklayamadıkları için- “cin arabası” koymuşlardı!

Unutmayalım ki; Gutenberg’in 15. yüzyılın ortasında yaptığı matbaa ulema “gavur icadı” gördüğü için Osmanlı toprağına ancak 300 yıl sonra girebilmişti. O zihniyetin sürdürücüsü olmakla övünenler, bugün “Teknoloji bizim işimiz. Bizden önce bundan kimsenin haberi yoktu” diye konuşuyorlar!

“Geç kalmışlıkları”nın, bilim ve teknolojiyi ele almaktaki yüzeyselliklerinin üstünü örtmek için de “Tarihi kendileriyle başlatıyor”, en azından “Tarihi çarpıtmayı” en önemli görevleri olarak görüyorlar.

YAZARIN DİĞER YAZILARI
Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa
Evrensel Ege Sayfaları
EVRENSEL EGE

Ege'den daha fazla haber, röportaj, mektup, analiz ve köşe yazısı...