30 Temmuz 2019 23:44

Kontra bildiri ya da iktidar savaşları

Kontra bildiri ya da iktidar savaşları

Fotoğraf: Envato

Paylaş

1071 (Gerçi bazı akademisyenler olaydan haberdar olmadığını açıklayarak imzasını çekti, imza sayısı en son 1066’ya düşmüştü) akademisyen bir bildiri yayımladı. Bidiri, 11 Ocak 2016 günü 1128 akademisyenin (Sayı daha sonra katılımlarla neredeyse bir misli daha arttı) “Bu suça ortak olmayacağız! Em ê nebin hevparên vî sûcî!” bildirisine karşı mı yayımlandı. Sanmıyoruz. Öyle olsa üç buçuk sene sonra yayımlanmazdı. O halde “kontra bildiri” demek zor. Bildiri esas olarak Anayasa Mahkemesi (AYM) kararına karşı yayımlanmıştı.

Peki, AYM kararı 1071 akademisyenin bildiri yayımlamasını gerektirecek kadar önemli bir karar mı? Değil. AYM’nin aynı içerikte başka kararları da var. AİHM ise bu konuda çok sayıda karar verdi. Türkiye aleyhine çıkan kararlardan çoğu bu içerikte. AİHM, silahlı şiddet eylemi önerilmedikten sonra, bir düşünce terör örgütünün bir konudaki düşüncesi ya da açıklaması ile aynı içerikte olsa bile “ifade özgürlüğü” kapsamına girer ceza veremezsiniz diyor. Hatta, çok sayıda AİHM kararından sonra 3713 sayılı Terörle Mücadele Kanunu’nun 7/2. maddesi AİHM içtihatlarına göre değiştirildi. 2013 tarihinde yapılan değişiklikten sonra fıkra şöyle: “(Değişik ikinci fıkra: 11/4/2013-6459/8 md.) Terör örgütünün; cebir, şiddet veya tehdit içeren yöntemlerini meşru gösterecek veya övecek ya da bu yöntemlere başvurmayı teşvik edecek şekilde propagandasını yapan kişi, bir yıldan beş yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılır. “Barış Bildirisi”nde “Terör örgütünün; cebir, şiddet veya tehdit içeren yöntemlerini meşru gösterecek veya övecek ya da bu yöntemlere başvurmayı teşvik edecek” bir ifade var mı? Yok. O halde bu bildiriye imza attıkları için cezalandırılan akademisyenler 3713 sayılı Yasa’nın 7/2. maddesine göre cezalandırılamaz. Ama cezalandırılıyor. Birincisi emir öyle geldiği için, ikincisi hakimlerin 7/2 değişikliğini bir türlü benimseyememeleri nedeniyle.

Sadece Barış Akademisyenleri değil pek çok gazeteci, yazar ya da siyasetçi bu fıkradan cezalandırılıyor. Bu cezalar AİHM’ye gittiğinde ifade özgürlüğünün ihlalinden bugüne kadar verilen kararlar kadar ihlal kararı verilecek muhtemelen. İşte onun için AYM’ye bireysel başvuru uygulaması getirildi zaten. AİHM’ye yapılan başvuruları azaltmak, başvuruları geciktirmek, başvurmaya niyeti olanları yıldırmak, AİHM’den daha az tazminatla konuyu kapatmak vb. için. Ama, şimdi AYM kararına karşı AKP-MHP koalisyonu cephesinden bir tepki var. Daha karar yazılmadan iktidar yanlısı medya, yazarlar ve siyasetçiler sert açıklamaya başladı. Kararın tümü yayımlanmadığı için bilmiyoruz ama bazıları AYM’nin ihlal kararı bildirinin içeriği ile ilgili değil, akademisyenlerin gözaltına alınması ve tutuklanması ile ilgili diyor. Eğer böyle ise AYM’nin kararı çok kötü. AİHM kararlarına da aykırı olacaktır. Ama, ihlal kararı bildirinin içeriği ile ilgili ise de öyle çok öfkelenecek bir karar değil. 3713 sayılı Yasa’nın 7/2. fıkrası AKP Hükümeti tarafından değiştirildi. AYM’nin bu konuda daha önce verdiği kararlar mevcut.

O halde, bir avuç suda fırtına koparmanın nedeni ne?

AKP-MHP cenahından tepkilerin nedeni, sanki biraz Babacan-Gül hareketinin önünü kesmek için gibi görünüyor. Zaten, tepki gösterenler AYM Başkanının (ihlal oyu veren diğer yedi üyenin de) Gül tarafından atandığı ve Gül yanlısı olduğu konusuna özel vurgu yapıyor. Belki de, Babacan ve Gül ekibi de AYM Başkanı’nın Hürriyet gazetesine verdiği röportaj, AYM töreninde yaptığı konuşma ve son karar ile iktidara karşı bir çıkış yapmayı planlıyordu. Mevcut tek adam baskı rejimine karşı hukuk ve özgürlükleri savundukları iddiasını bu yolla dile getireceklerdi. AKP-MHP ittifakı atik davrandı. Ava gideni avladı. Tabii, bütün istihbarat örgütleri emirlerinde. Babacan ile Gül’ün atacağı her adımı önceden bilmeleri mümkün.

Önümüzdeki günler, Babacan-Gül tarafının hukuk ve özgürlük sloganları ile; AKP-MHP cephesinin milliyetçi-şoven sloganlarının çarpıştığı günler olacak. Bu sefer de “Yetmez ama evet”çiler çıkacak mı bilmiyoruz ama Babacan ve Gül tarafı; Erdoğan AKP’sinin 2000’lerin başında yaptığı her şeyi birer birer tekrarlayacak. Yani bir nevi dejavu yaşayacağız.

YAZARIN DİĞER YAZILARI
Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa
Evrensel Ege Sayfaları
EVRENSEL EGE

Ege'den daha fazla haber, röportaj, mektup, analiz ve köşe yazısı...