01 Haziran 2019 23:25

Dayatmalar ve kukla rejimi

Dayatmalar ve kukla rejimi

Fotoğraf: Envato

Paylaş

Geçen ay siyasal İslam’ın bitmeyen tükenmeyen skandallar demek olduğunu yazmıştım. Bu, yalnız Türkiye’de değil, her yerde böyle: Mısır’da, Endonezya’da ve başka yerlerde. Bu skandalların çocuklar için anlamı ise, hiç kuşkusuz, dayatma, zorlama ve şiddet.

Türkiye’deki İslamcıların hiç bıkmadıkları, o sevgi, şefkat, merhamet ile dolu söylem parlak bir cila. Hemen altında, cila biraz kazındığında ortaya çıkan dayatmalar zinciri var. Çocuklar olabildiğince erken yaştan bu dayatmalar ile karşı karşıya bırakılmak isteniyor.

Geçen hafta oruç tutmayan bir öğrencinin, asıl mesleği camide imamlık olan din kültür ve ahlak bilgisi öğretmeni tarafından dersten atılması Mecliste dile getirildi. Eyüp Sultan İMKB Lisesinde, yani İstanbul’da olan bu olayın dikkat ve tepki çekmesi önemli olmakla birlikte, asıl önemli olan bu olayın çok büyük bir buzdağının ancak küçük bir parçası olduğu gerçeği. Her ramazan yinelenen, dev bir buzdağı. Çocuklar ve gençler ramazanda daha büyük baskı ile karşı karşıya kalıyorlar.

Çocukların oruç tutmaya zorlanması için gerekli zemin, Diyanet İşleri yayınlarında bulunuyor. Bu yayınlarda, ergenlik çağına gelmeyen çocukların oruç tutmakla yükümlü olmadıkları, basit bir cümle ile belirtildikten hemen sonra çocuklara oruç tutturulması için gerekçeler sunuluyor. Örneğin, 2010 tarihli oruç ilmihalinde, “Namaz ibadetinde de olduğu gibi henüz ergenlik çağına ulaşmamış fakat gücü yeten çocuklara oruç tutturulması uygun olur,” yazıyor. Bir başka yayında ise, “Bünyelerine zarar vermeyecek şekilde yavaş yavaş oruca alıştırmak uygun olur,” yazıyor.

Bundan sonraki adım, başka konularda da olduğu gibi, yaşın aşağı çekilmesi. “Çocuklarımıza Kolay Oruç Tutmaları İçin Yardımcı Olalım” gibi başlıklı yazılarda, 6-7 yaşlarındaki çocukların oruç tutmaya başlamasından, gerekirse “tekne orucu” tutmalarından söz ediliyor. Bunun için dayanak bulmak da kolay. “Çocukların küçük yaşta oruç tutma isteği fıtratlarında var,” denilmesi yeterli.

Diğer dayatmalarda da olduğu gibi, çocukların kendi istekleri ile dini görevlere yöneldiklerinin savunulabilmesi, yani “rıza” üretilmesi de unutulmuyor. Diyanet TV tarafından 2015’de YouTube sitesine konulan bir “Vav Çocuk - Ramazanda Oruç” başlıklı çizgi film belki de bunun en açık örneği. Filmde, Meraklı Tırtıl sorular soruyor, Taha yanıt veriyor.

Taha bir çocuk; çocuk sesiyle konuşuyor. Ama dayatmacı yayınlarda bol bulunan düz mantık gereği, her şeyi biliyor. Yani, doktrini bellemiş bir çocuk. Konuşmasına, “Hayırlı Ramazanlar” diye başlıyor. Sonra gecikmeden, “Allah’a çok şükür, orucumu tutuyorum,” diyor. Tırtıl ona sorular soruyor. Taha, “Çanakkale’de ölmek imandandır,” diye bağırması sağlanan çocuklar gibi, oruç ve ramazan hakkında doktrin ne gerektiriyorsa, hepsini teker teker söylüyor. Tahmin edilebileceği üzere, ergenlik yaşına gelmemiş çocukların oruç tutmaması konusuna hiç girmiyor.

Bu Çizgi Filmin Yapımcısı Esra Özge Aktürk, 2015’de amacın “dini eğitim” olduğunu, “Çocuğun hayatında kalıcı değişiklikler yapmak için onunla oyun oynamak” gerektiğini bir güzel anlatmış. Vav Çocuk ile çocuk, “Yaratılış sürecine ve mucizelerine şahit olarak çıkacak ve ona verilmiş olan kendine uygun görevi yerine getirip” projeye katkıda bulunacakmış. Yani çocuklar, büyüklerin kurduğu bir oyunda figüranlık görevini yapacak ve iyi birer Müslüman olacaklar. Amaç, her zaman bu.

Çocuklara “kalıcı etkiler” yapmak, yani çocukları, hiç değişmeyen kalıplara dökülmesi gereken bir ham madde olarak görmek, dayatmacı anlayışın ayrılmaz parçası. İktidarı ele geçiren İslamcıların çocuklara yaptıkları ve yapacakları, her yerde ve her zaman bu. Dayatma, zorlama ve olabildiğince rıza üretimi ile kalıba uygun yapmak. Biliyoruz ki, kalıplar kukla yaratır. Kuklalar iktidarlara ve kurulu düzene hizmet ederler. O zaman bir kez daha söyleyelim: Çocuklara her yerde ve her zaman, ancak ve ancak özgürlük yakışır!

YAZARIN DİĞER YAZILARI
Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa
Evrensel Ege Sayfaları
EVRENSEL EGE

Ege'den daha fazla haber, röportaj, mektup, analiz ve köşe yazısı...