30 Mayıs 2019 00:23

Fatura büyüyor

Fatura büyüyor

Fotoğraf: Envato

Paylaş

AKP’nin yıllardır dilinden düşürmediği ‘Türkiye zenginleşiyor’ söyleminin içinin ne kadar boş olduğu her geçen gün daha iyi görülüyor. Bugüne kadar her fırsatta dile getirilen bu ifade ile sırtını iktidara yaslayan küçük bir azınlık dışında zenginleşen neredeyse yok. Buna karşın, milyonlarca emekçi ve aileleri başta olmak üzere, nüfusun büyük bölümü uzun süredir mutlak bir yoksullaşma süreci yaşıyor.

Aileleriyle birlikte milyonlarca emekçinin üç kuruşluk gelirleri, döviz kurundaki yükselme ve yüksek enflasyon nedeniyle son yılların en yüksek erimesini yaşıyor. Halkın satın alım gücündeki dramatik azalmayı somut bir örnekle açıklamak mümkün. 200 TL’lik banknot, tedavüle girdiği 2009’dan bugüne kadar geçen 10 yıl içinde, kur artışları ve enflasyonun etkisiyle, reel olarak 52 TL’ye kadar geriledi. Başka bir ifadeyle, 10 yıl önce 200 TL ile marketten 200 TL’lik alışveriş yapabilirken, bugün aynı parayla gerçek anlamda ancak 52 TL’lik ürün alınabiliyor.

17 yılda toplumun çok küçük bir kesimi, TL’de yaşanan aşırı değer kayıplarına rağmen, iktidarın açık desteği ve çıkardığı ‘kriz paketleri’ ile kendini kurtarırken, milyonlarca emekçinin payına daha fazla vergi, işsizlik ve yoksulluk düştü. İktidarın ‘Yoksuldan alıp zengine vermeye’ dayanan ekonomi politikaları, kriz sürecinde daha da belirgin, daha gözle görülür hale geldi.

Geçtiğimiz 17 yıl içinde kimin ne kadar zenginleştiği tartışması bir tarafa, iktidarın ülke ekonomisinin temel gerçekleri ile bağdaşmayan gerçek dışı söylemleri ile halkın giderek ağırlaşan ekonomik sorunları arasındaki uçurum, daha önce hiç olmadığı kadar derinleşti. Bu durumun önümüzdeki süreçte ülke ekonomisinde olduğu kadar, siyasal alanda da yansımalarının olması kaçınılmaz.

Türk-İş’in mayıs ayı verilerine göre, dört kişilik bir ailenin sağlıklı, dengeli ve yeterli beslenebilmesi için yapması gereken aylık gıda harcaması tutarı, başka bir ifadeyle açlık sınırı, asgari ücreti geçerek 2 bin 124 TL’ye çıktı. Türkiye’de büyük ve orta ölçekli fabrikalar dışında kalan işçilerin önemli bir bölümünün fiilen asgari ücretin altında çalıştırıldığı dikkate alındığında, milyonlarca işçinin aileleri ile birlikte resmen açlığa ve sefalete mahkum edildiği anlaşılıyor.

Ekonomide yaşanan kriz nedeniyle milyonlarca emekçi artık borcu borçla bile kapatamaz hale geldi. Ekonomide yaşanan kriz durumu bankaların takibindeki vatandaşların sayısındaki hızlı artışla da kendini gösteriyor. Bu durum, borçlarını ödeyemediği için bankaların icra takibinde olanların sayısını belirgin bir şekilde arttırdı. Resmi verilere göre; kredi kartı veya tüketici kredisi borcundan dolayı yasal takipte olanların sayısı 2019’un ilk üç ayında 482 bin kişiye ulaştı. Halkın bankalara olan tüketici kredisi ve kredi kartı borçları ise mart sonu itibarıyla 519 milyar TL.

İktidarın ekonomi politikaları ve tartışmalı uygulamaları, resmi kurumlar tarafından açıklanan ekonomik verilere olan güvensizlik, ülke ekonomisine ilişkin endişeleri belirgin bir şekilde artırıyor. Son bir yılda kişi başına düşen yıllık gelir 914 dolar azalışla 10 bin 546 dolardan 9 bin 632 dolara kadar geriledi. Türkiye ekonomisinde yaşanması beklenen küçülmenin yüzde 2 civarında gerçekleşmesi halinde kişi başı milli gelirin daha da düşmesi, yoksullaşma sürecinin önümüzdeki birkaç yıl içinde daha da artması kaçınılmaz olacak.

Gerek ülke ekonomisindeki olumsuz gidişat, gerekse ekonomik krizin en ağır yükünü çeken milyonlarca emekçinin boğazına kadar borç batağına saplandığı koşullarda krizin giderek büyüyen faturasının bir kez daha emekçilerin sırtına yıkılması için 23 Haziran İstanbul seçiminin bitmesi bekleniyor.

YAZARIN DİĞER YAZILARI
Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa
Evrensel Ege Sayfaları
EVRENSEL EGE

Ege'den daha fazla haber, röportaj, mektup, analiz ve köşe yazısı...