04 Mayıs 2019 20:10

13 çocuk, 13 öykü, 13 yanlış

13 çocuk, 13 öykü, 13 yanlış

Fotoğraf: Envato

Paylaş

Çocuklara değer verenler için çok değerli bir çalışma, mart ayında birkaç yerel gazetede haber oldu. Yerel seçim hezeyanı içerisindeki bir ülkede çocukların ürettiği bir çalışmaya ilgi gösterilmesi pek beklenemezdi. Eskişehir’deki birkaç medya kuruluşu dışında bu çalışmaya ilgi gösteren olmadı.

Söz konusu çalışma, 13 çocuğun yazdığı öykülerden oluşan bir kitap. Kitabın başlığı, 13 Hikaye Avcısı. Çocukların öykü yazması, öykülerin kitaplaştırılması aslında hiç zor değil çünkü çocuklar yaratıcıdır ve yaratıcılığın yeşermesi için gereken merak ve istekle doludur. Ama çocukların yaratıcılığını besleyen, destekleyen ve onlara yazma becerileri kazandıran yetişkinlerin devreye girmesi gerekir.

Eskişehir’deki çalışmada yer alan 13 çocuk, üçüncü sınıf öğrencileri. Öykü yazma becerileri edinmek için bir yetişkinden yardım almışlar; onlara Gülseren Şenyüzlü yol göstermiş. Öyküleri derleme ve kitaba dönüştürme işini de yine Gülseren Şenyüzlü üstlenmiş.

Kitabın tanıtımı için bir etkinlik düzenlenmesi vb. işler için de yetişkinler devreye girmiş. Gül Düzcan tarafından bir imza günü düzenlenmiş ve imza gününden elde edilen gelirin bir bölümü Mihalıççık ilçesinde bulunan Selami Vardar Yaşlılar Köşkü’nde yaşayanlar için ayrılmış.

Bütün bunlar çocuklarla çalışanların içini ısıtacak haberler. Ama çocuk hakları penceresinden bakıldığında gerek yapılan haberler, gerekse çalışma sonrası gerçekleştirilen etkinliklerdeki eksiklikler hakkında söylenmesi gerekenler var.

Çalışma hakkında yapılan haberlerde hemen göze çarpan ilk yanlış, çocuklar için “minik” sıfatının kullanılmış olması. Çocuk haklarını ciddiye alan bir yayın organında bu tip yakıştırmalara elbette ki, yer yok. Ama yaygın eğilim bir türlü değişmiyor. Çocuklar muhteşem bir çalışma yapsalar bile, “minik” veya “mini mini” gibi yetişkin yakıştırmalarından kurtulamıyorlar. Bu yakıştırma, hiç kuşkusuz, tepeden bakan yetişkin zihniyetini yansıtıyor. Bu yakıştırmaları kullananlar, ne kadar gereksiz ve yanlış bir şey yaptıklarını bilmiyorlar.

Söz konusu tepeden bakan yaklaşım, yalnız medyada görülmüyor. Kitabın tanıtımı için düzenlenen etkinlik için, “Küçük Yürekler, Büyük Düşler” başlığı uygun görülmüş. Çocukların yazdığı bir kitabın imza günü için hiç mi hiç uygun olmayan bir başlık. Küçük yürekler, minik yazarlar, minik eller, vb. aslında çocuklar açısından hiçbir anlam taşımıyor.

Çocukların yaptıkları çalışmalar için kullanılan bu yakıştırmaların ne kadar yanlış olduğunu yalnız çocuk hakları savunucuları söylemiyor. Bunların yanlış olduğunu çocuklar da biliyor. Ama onlara soran olmuyor. Bu gerçekten büyük bir yanlış.

Çalışma ile ilgili bir başka yanlış, tanıtım amacıyla düzenlenen imza gününün bir alışveriş merkezinde gerçekleştirilmesi. Türkiye’de ve birçok ülkede çocuklar büyük kentlerde oyun alanı bulamıyor. Kentler çocukları boğan ve belirli yerlere sıkıştıran mekanlara dönüştürüldü. Bu yetmezmiş gibi, çocukların kapitalist işleyişe olabildiğince erkenden alışması için alışveriş merkezleri devreye giriyor. Bu merkezleri yönetenler, çocukları bu merkezlere çekmek için birçok etkinlik düzenliyorlar. Tam da bu nedenle, çocukların yürüttüğü çalışmaları bu ticari alanlardan uzak tutmak ve tüm çocuklara açık, kamusal alanlara taşımak büyük önem taşıyor.

Yerel basında yer alan haberlerde, kitabın yazarı olan çocukların neler düşündüklerine, bu çalışma hakkındaki görüşlerine pek yer verilmemiş. Bu da yanlış. Çocukların görüşlerini merak edenler için YouTube’da bir video var. Bu video bile yalnızca 50 saniye ve çocukların söyleyecekleri önceden kurgulanmış. Bu da yanlış.

Bu kısacık süre içerisinde bile çocuklar önemli şeyler söylemeyi becermişler. Söyledikleri bugün iktidarın okumaz yazmaz ve utanmazların elinde olduğunu, Türkiye’nin kitap düşmanları tarafından bir kitap çölüne dönüştürülmekte olduğunu düşündürtüyor. Kütüphaneleri değil, camileri yaymaya çalışan; yaratıcılığı değil, ezberi; eleştirel düşünceyi değil, dogmaları çocuklara benimsetmeye çalışan bir iktidarı akla getiriyor. Bir de, rejim ne kadar korkunç olsa da, her çocuğun rejimi delip geçen umutları olduğunu, bu rejimin geleceğinin olmadığını...

YAZARIN DİĞER YAZILARI
Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa
Evrensel Ege Sayfaları
EVRENSEL EGE

Ege'den daha fazla haber, röportaj, mektup, analiz ve köşe yazısı...