Göçmen-mülteci işçiler, 1 Mayıs ve işçi enternasyonalizmi
Fotoğraf: Envato
CHP’nin Bolu Belediye Başkanı Tanju Özcan’ın ilk icraatı, “Suriyeli mültecilere her tür yardımın kesilmesi için belediyenin ilgili dairesine direktif vermek” olmuştu.
Şöyle demişti Tanju Özcan: “Belediye bütçesinden hiçbir Suriyeliye yardım yapmayacağım. İşyeri açma ruhsatı vermeyeceğim. Gitsin alabiliyorsa mahkeme kararıyla alsın...Her yerde söylüyorum. Bu misafirlik fazla uzadı!”
Belediye Başkanı Özcan’ın açıklamalarına ilk tepki Emek Partisi Bolu İl Başkanı Ahmet Özkan’dan geldi.
Önceki gün de içlerinde İHD, Mültecilerle Dayanışma Derneği, İltica ve Göç Araştırmaları Merkezi, İzmir Barosu, Mülkiyeliler Birliği, Sosyal Demokrasi Vakfı, Türk Tabibleri Birliği, Türkiye İnsan Hakları Vakfı... gibi birçok kurumdan temsilcinin katıldığı basın toplantısında, Özcan’ın tutumu eleştirildi.
TANJU ÖZCAN’A CHP TEPKİ GÖSTERMELİYDİ!
Elbette gerek Emek Partisi Bolu İl Başkanı Özkan’ın gerekse Ankara’dan yapılan ve kamuoyunu aydınlatma amacı taşıyan açıklamalar son derece değerlidir. Ama tepkiler bu kadarla sınırlı kalırsa, ırkçı şoven çevrelerin mültecileri “Bütün kötülüklerin sebebi” gösteren propaganda ve bu propagandaya eşlik eden saldırıları da giderek azgınlaşacaktır.
Unutmayalım ki bugün Avrupa’da yükselen popülist, Neonazi, neofaşist partiler halkın en geri duygularını (din, milliyetçilik, yabancı düşmanlığı...) kaşıyarak yığınları yedeklemiştir. Ve bizdeki ırkçı, milliyetçi çevreler de bunları kullanmakta tereddüt etmeyeceklerdir, etmiyorlar da!
Bu yüzden de Bolu Belediye Başkanı Özcan’a karşı, CHP bir tutum ortaya koyamıyorsa, en azından bu ırkçı, milliyetçi, yabancı düşmanı tutuma karşı olan CHP önde gelenleri, bir tutum ortaya koymalıdır. Aksi halde CHP bu tutumun çeşitli belediyelere yayılmasının da sorumlusu olacaktır.
İŞÇİ ENTERNASYONALİZMİ ÖNEMLİ
Zengin Suriyelilerin bir sorunları yoktur onları burjuvazi bağrına basmıştır. Bugün hedefe konan, yoksul, sokaklarda dilenmeye terk edilmiş ya da işyerlerinde yerli işçilere göre daha az ücretle ve çok ağır koşullarda çalışmaya zorlanan işçilerdir. Yani işçi sınıfımızın bugünden bile bir parçası olmuş işçi ya da kaçınılmaz olarak işçi sınıfımıza katılacak olan yoksul Suriyelilerdir.
Nitekim yapılan araştırmalar, önümüzdeki 10 yılda Türkiye işçi sınıfının yüzde 5-10’unun Suriye kökenli işçilerden oluşacağını göstermektedir. Ki bu, işçi sınıfımız ve sendikalarının da bugün olup bitenden bağımsız olarak dikkate alması gereken bir gerçektir.
Yani Suriyeli işçiler, bugün işçi sınıfımızın parçasıdır ve yakın gelecekte sayıları daha da artacaktır.
Elbette işçi sınıfı için mağdur her topluluğa yardım, onların insanca yaşamasını sağlamak için sorumluluk üstlenmek bir görevdir. Ama bunun da ötesinde Türkiye işçi sınıfının Suriye kökenli işçilere sahip çıkması, kendi sınıf kardeşlerine, kendi parçası olan bir işçi kesimine sahip çıkması demektir. İşçi enternasyonalizminin bir gereğidir bu.
Suriyeli mültecilerin işçi sınıfımızın bir parçası olarak en önemli talebi “göçmen işçiler”le “yerli işçiler”in aynı ücret, aynı sosyal haklar ve aynı koşullarda çalışmasıdır.
Bu sadece işçi enternasyonalizminin gereği değil, aynı zamanda patronların Suriyeli mülteci işçileri daha ucuza ve daha kötü koşullarda çalıştırarak yerli işçilerin rakibi olarak kullanmasının önünü kesecek de tek tutumdur.
Bu elbette;
-AKP, tarikat ve cemaatlerin, “din kardeşliği”, “mezhep birliği” gibi gerekçeler üstünden göçmen ve mülteci işçilerin yoksullukları ve inançlarını istismar etmesinin,
-Irkçı-şoven parti ve çevrelerin göçmen işçiler üstünden toplumun en geri duygularını kaşıyarak işçi-emekçi yığınlarını yedeklemesinin önünü kesmenin de tek gerçekçi yoludur.
SENDİKALARIN SORUMLULUĞU BÜYÜK!
İçinden geçtiğimiz dönem; mülteci ve göçmen işçiler sorununu 1 Mayıs’ın İşçi Sınıfının Birlik Dayanışma ve Mücadele Günü, olma özelliğinin arka planını oluşturan dil, din, milliyet, ırk farkı gözetmeden bütün işçileri birbirinin sınıf kardeşi yapan değerlerinin öne çıkarılmasını önemli kılmaktadır.
Bu yüzden 2019 1 Mayıs’ı, “göçmen işçiler”le “yerli işçiler”in, kardeşliğinin önemine vurgu yapılmasının bir vesilesi olmalıdır.
Burada sendikaların bu konudaki çekingenlikleri, hatta “İşçilerin çıkarlarını korumak” iddiasıyla Suriyeli işçilere karşı dostça olmayan bir tavır içinde oldukları dikkate alındığında, ileri işçilere, mücadeleci sendikacılara önemli görevler düşmektedir.
Bolu’da CHP’li Belediye Başkanı’nın Suriyelilere yönelik saldırgan üslubu karşısında, CHP’den de önce ilk tepkinin sendikalardan gelmemiş olması da sendikal hareket adına utanç verici bir durumdur.
Bu da 2019 1 Mayıs’ının işçi enternasyonalizmi bilinciyle kutlanmasının ülkemizde ne kadar önemli olduğunu göstermektedir.
Hele de Kürt sorunu ve Kürt işçileri ile her milliyetten işçilerin birliği sorununun da bir işçi enternasyonalizmi sorunu olarak önümüzde durduğu dikkate alındığında!
- Tek adam rejiminin fıtratında 'gönüllü ikna', özgürlük, adalet ve barış yoktur! 21 Nisan 2024 04:58
- İsrail’in İran’a ‘meşru müdafaa’ saldırısını açıkça ilan etmesi ne anlama geliyor? 18 Nisan 2024 04:58
- Cumhur İttifakının enkazını kaldırmayı Erdoğan'a bırakan Bahçeli siyasete ayar verme peşinde! 15 Nisan 2024 06:35
- Ekmek, barış, özgürlük ve adalet için 1 Mayıs'ın kitlesel ve yaygın örgütlenmesi zamanı 12 Nisan 2024 05:00
- Halk iradesine yönelik girişimlere karşı ortak mücadele ihtiyacı 04 Nisan 2024 05:00
- Ülkenin siyasi haritasını değiştirecek önemde bir yerel seçim! 02 Nisan 2024 04:50
- Yalan, dezenformasyon, tehdit… Her yolun mübah olduğu bir seçim sürecinin sonuna gelirken 30 Mart 2024 05:00
- Özak Tekstil işçileri ve BİRTEK-SEN’in asıl suçu ne? 27 Mart 2024 05:05
- Seçime 1 hafta kala AKP ve Erdoğan emekçilerle karşı karşıya! 24 Mart 2024 05:20
- Yüz binler alanlardan seslendi: Barış istiyoruz ve biz buradayız! 21 Mart 2024 05:45
- Tek adam yönetimi ve Cumhur İttifakı’nda ‘seçimi götürmek’ için her yol mübahsa! 19 Mart 2024 12:00
- İçinde Gazze olan sorular bile yasaklanırken NATO’ya ve AB’ye selam ne anlama geliyor? 16 Mart 2024 05:05