01 Nisan 2019 20:15

Sistemin bir bacağı sakatlandı!

Sistemin bir bacağı sakatlandı!

Fotoğraf: Envato

Paylaş

Hemen bütün araştırmalar aynı sonuca varıyordu: Bu seçimin belirleyeni ekonomi olacak. Öyle de oldu!

İşçiler, emekçiler, yoksullar, çiftçiler, ‘kardeşlerimiz’ vurgusu ile kimliği yok sayılan Kürt kent yoksulları!

Önce...

24 Haziran genel seçimlerinde...

Ufukta görünen ve yavaş yavaş hane içlerine, mutfağa, ceplerine, ücretlere sirayet etmeye başlayan kriz karşısındaki hoşnutsuzluğunu yansıtmıştı sandığa!

Kiminin hoşnutsuzluğu belli kaygılarla MHP’ye kadar gitmiş... Kiminin ki ise AKP’den de, MHP’den de uzağa.

Uzağa gidiş işçi yoğunluklu kentlerde AKP’de sert bir oy düşüşüne yol açmıştı.

İstanbul, Bursa, Kocaeli gibi illerde AKP yüzde 6 ila 10 arasında erirken MHP’nin sandığına dolmamıştı o erimeler!

Bursa’da yüzde 75’lerden gelinen yüzde 50’liler..

Kocaeli’de başlayan geri gidiş...

İstanbul’un yoksul semtlerindeki azalma...

Hepsi ama hepsi işçi havzalarındaki erimelerin sonucuydu.

Erimeye değil tabelaya bakan birçok kişi kolayca, ‘Bu halka her şey müstahak’ sonucuna ulaşmıştı!

Oysa çoktan dip dalgası işaretlerini vermişti.

Şimdi Bursa’daki kafa kafaya geliş...

İstanbul, Ankara, Adana, Mersin gibi büyük şehirlerdeki Cumhur İttifakı yenilgisi...

Kocaeli İzmit’in CHP’ye geçişi...

24 Haziran’daki dalganın daha da kabardığını gösteriyor.

GENEL OY ORANLARI KİMSEYİ YANILTMAMALI!

Genel oy oranlarına bakarak...

‘Kriz sandığa beklendiği kadar yansımadı’ analizleri yanıltıcı!

Yoksullara yönelik onca yardım vaadi...

Borç yapılandırması...

Partisine kırgın lakin başka bir partiye oy verme niyeti olmadığı için sandığa gitmeme eğilimindeki yoksulların devlet kuşatması ile sandığa götürülmesi...

Ve benzeri etkenlere rağmen çıkan sonuç...

‘Örgütsüzlüklerinin’ tüm handikaplarına rağmen...

İşçi ve emekçilerin...

Cumhur İttifakına en ağır darbenin indirildiği Ankara ve İstanbul başta olmak üzere...

Tüm illerde belirleyici bir rol oynadığını gösteriyor.

İstanbul’dan başlayalım!

İstanbul’un seçim sonuçlarını etkileme potansiyeli bulunan, seçmen sayısının toplamda 1 milyonu bulduğu...

 İki büyük ilçe; Küçükçekmece- Esenyurt seçim sonuçları analiz yapma fırsatını fazlası ile veriyor.

24 Haziran genel seçimlerinde...

Küçükçekmece’de Cumhur İttifakının oyu yüzde 47 (AKP yüzde 38, MHP yüzde 9).

Şimdi yüzde 45!

İki puanlık kayıp on binlerce oy erimesine işaret ediyor.

İşçi havzası Küçükçekmece’deki erime işçinin sınıfsal tepkisin dışında nasıl açıklanabilir? O sınıfsal tepki görülmeden, erime nasıl doğru anlaşılabilir?

Esenyurt...

AKP’nin rant kulelerinin yükseldiği, kulelerin arasında milyonlarca işçi, yoksul ve Kürt’ün sıkıştığı bir kentin adıdır.

Esenyurt’ta Cumhur İttifakının oyu, 24 Haziran’da yüzde 48 (AKP yüzde 39, MHP yüzde 9).

Şimdi yüzde 45!

10 binlerce oy kaybı da burada!

İşçi ve Kürt tepkisi net!

Ankara’da...

‘Ülkücü, milliyetçi’ oylar sonucu tayin etti! O oyların adresi, aşırı doz milliyetçi vurguya, onca beka söylemine rağmen, Cumhur İttifakı değil muhalefet oldu!

Krizden bağımsız olabilir mi?

FATURAYA DİKKAT!

Kriz seçimde nasıl etkili olmasın ki?

Bir yılda işsiz sayısı 1 milyon artmış!

Enflasyon yüzde  20’lerde...

Türkiye ekonomisi son çeyrekte yüzde 3 küçülürken, tüketim yüzde 9 küçülmüş.

Vatandaş krizi, ekonominin genelinden çok daha fazla hissetmiş mutfağında, boğazında, yaşamında.

Zira faturasını da kesti hükümete!

Lakin dikkat!

Hükümetin aldığı darbeyi görüp cesaretlenen...

Seçimlerin sakin ortamından güç alan patronlar kulübü TÜSİAD diyor ki... “Şimdi reform zamanı”.

Sözün meali şu...

Vatandaşa kemer sıktır!

Yabancı sermayenin gelmesi için Türkiye’yi ucuz emek cennetine çevir.

Kıdem tazminatı ‘sorunu’nu hallet.

Hazineyi ‘yardımlarla’ boşaltmak yerine, yeni vergiler salarak doldur!

Listeyi uzatmak mümkün!

Fakat şunu söyleyip geçelim: Krize sandıkta gösterilen tepki, sermayenin ve hükümetin yeni saldırılarına karşı da gösterilmezse berhava olur!

MARATONUN SONUNU BELİRLEYECEK GÜÇ!

Cumhur İttifakı, ‘24 Haziran seçimlerine yakın oy aldık’ havasında olsa da!

‘Kimse kendini darı ambarında hissetmesin’ efelenmesinde bulunsa da...

4.5 yıl boyunca tam tempo koşmaktan bahsetse de...

Hem seçimi kaybetmiş durumda hem de 4 yıllık koşusuna (Şayet olacaksa... ) bir bacağı sakat devam etmek zorunda.

Şöyle ki; Başkanlık sistemi...

Merkezi düzenlemesini (Cumhurbaşkanlığı Güneş Sistemi ile) hızla yaparken...

Yerel yönetimleri de ‘tek adam’ sistemine uygun yapılandırmayı hedefliyordu.

Seçim öncesi...

Erdoğan’a belediye bütçelerine müdahale yetkisi verilmesi...

Belediye bütçesi ile Başkan’a bağlı Strateji ve Bütçe Başkanlığı arasına doğrudan bir hat çekilmesi...

Ve benzeri düzenlemeler yereli sisteme uydurma adımlarının ön hazırlıklarıydı.

Merkez-yerel arasında kaynak ilişkisi yeniden örgütleniyordu.

‘Hizmet’ söylemi etrafında iktidarını inşa etmeyi başarmış parti için... Sadece başkanlıkla gücü kendinde merkezileştirme yeterli ol(a)mazdı.

Hizmetin inşa edileceği ‘mahalleler’, ‘semtler’, vatandaşa yakın temas mekanları kontrol edilmeliydi.

Bir çırpıda araziler, binalar ‘yandaş’ vakfa 49 yıllığına verilebilmeliydi.

Sistem iki ayaklı olmalı; başkan aynı zamanda belediye başkanı olmalıydı.

Gel gör ki... Ekonominin en büyük merkezlerinde belediyeler kaybedildi.

24 Hazirandaki gibi yüzde 10, yüzde 20 gibi büyük erime gözükmese de...

24 Haziran’daki dip dalga şiddetini artırdı!  

Örnek Kırşehir...

24 Haziran’da, “Şeker Fabrikalarının olduğu yerde bile AKP kazandı” tepkisi gösterilen...

10 bin oyun adres değiştirmesine bakılmayan...

40 yıl sonra CHP’nin vekil çıkarmış olması önemsiz sayılan...

Kırşehir’de şimdi belediye Cumhur İttifakında değil!

İç Anadolu’da harita değişiyor, sırf turuncuya (AKP’nin rengi) boyalı değil artık!

Dalganın şiddetin artırmasının sonucu değil mi İstanbul ve Ankara’daki devriliş.

Dalga sert, koşucu sakat...

Maratonun sonunu ise... Başta işçi ve emekçiler olmak üzere muhalefet güçleri belirleyecek. 

YAZARIN DİĞER YAZILARI
Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa
Evrensel Ege Sayfaları
EVRENSEL EGE

Ege'den daha fazla haber, röportaj, mektup, analiz ve köşe yazısı...