14 Ocak 2019 23:10

Kürtlerin hamisi kim?

Kürtlerin hamisi kim?

Fotoğraf: Envato

Paylaş

ABD Başkanı Trump’ın “Türkiye, Kürtleri vurursa onları ekonomik olarak mahvederiz” tweeti ABD-Türkiye ilişkilerinde yeni bir kriz başlattı. Önce Cumhurbaşkanlığı Sözcüsü Kalın “Türkiye Kürtlerle değil, teröristlerle savaşıyor” dedi, ardından Cumhurbaşkanlığı İletişim Başkanı Fahrettin Altun “Türkiye Kürtlerin düşmanı değil hamisidir” açıklamasını yaptı.

Daha bir ay önce (14 Aralık’ta) Trump, Erdoğan ile yaptığı telefon görüşmesinde Suriye’den çekileceklerini söylemiş ve bu karar “ABD bir kez daha Kürtleri yüzüstü mü bırakıyor?” sorusunun sorulmasına yol açmıştı. Çünkü öncesi bir yana 2017’de de ABD, Irak Kürtlerine ‘bağımsızlık referandumu’ konusunda bekledikleri desteği vermeyerek Irak merkezi yönetiminin müdahalesine seyirci kalmıştı. Dolayısıyla ABD’nin çekilme kararının Türkiye’deki iktidarın uzunca bir süredir hazırlıklarını yaptığı Fırat’ın doğusuna operasyonun önünü açacağı beklentisi oluşmuştu.

Ancak Kürtlerin (Demokratik Suriye Güçleri-DSG) olası bir müdahalenin ilk hedefi olması beklenen Menbiç’i Suriye rejimine bırakması ve dahası Suriye yönetimi ve Rusya ile görüşmelere başlaması, olası operasyonun önünde başkaca engeller olduğunu gösterdi. Trump yönetimi 2014’ten bugüne işbirliği yaptığı ve Suriye’deki tek dayanağı durumunda olan Kürtlerin hızlı bir şekilde Suriye rejimi ve Rusya ile anlaşma zemini aramasından rahatsız oldu. Ondan sonra ABD yönetiminden ardı sıra (ABD Dışişleri Bakanı Pompeo ve Trump’ın Ulusal Güvenlik Danışmanı John Bolton) Kürtleri koruyacakları açıklamaları gelmeye başladı. Fakat Trump’ın bu son açıklaması Türkiye’deki iktidara yönelik bir tehdit içermesi bakımından öncekilerden ayrılıyor.

Bilindiği gibi geçen hafta Bolton’ın yanı sıra ABD’nin Suriye ve IŞİD ile Mücadele temsilcisi Jeffrey ve Genelkurmay Başkanı Dunford’un içinde yer aldığı bir heyet Ankara’da görüşmeler yapmıştı. Daha ziyaret yapılmadan gelecek heyetin Suriye’de Türkiye ve Kürtler arasında bir paylaşım haritası hazırladığı, bu haritaya göre Türkiye ve desteklediği güçlerin Tel Abyad gibi Arap ağırlıklı yerleşim yerlerine konuşlanmasının amaçlandığı ve daha önemlisi ABD’nin bu plan ile hem Kürtleri kaybetmemeyi ve hem de Türkiye’deki iktidarı yanına çekmeyi amaçladığı medyaya yansımıştı.

Trump’ın tehdidi bu pazarlığın en azından bugün için ABD’nin istediği gibi gitmediğini gösteriyor.

Peki, yapılan açıklamalara bakarak ABD’nin Kürtlerin hamisi olduğunu söyleyebilir miyiz? 

Elbette hayır. ABD, Suriye’de Kürtleri 2011’den 2014 sonlarına kadar muhatap almadı-ki bu dönem boyunca ABD, Suriye rejimini devirmeye yönelik girişimlerin de en büyük destekçisiydi. Ancak Suriye rejimini devirme hesabı boşa düşüp bölgesel (Ortadoğu) egemenlik mücadelesinde Rusya karşısında gerilemeye başlayınca IŞİD ile Mücadele Stratejisi adı altında yeni bir politikaya yöneldi ve bu stratejinin başarısı için IŞİD’e karşı mücadele eden en dinamik güç olan Kürtlerle işbirliğine yöneldi. Yani defalarca söylediğimiz gibi ABD, Kürtlerin değil, sadece kendi çıkarlarının dostu ve yarın başkaca pazarlıklara bağlı olarak Kürtleri yeni tehditlerle yüz yüze bırakası hiç de şaşırtıcı olmayacaktır.

Gelelim Trump’a yanıt veren iktidar sözcülerinin “Türkiye’nin Kürtlerin hamisi olduğu” açıklamalarına…

Suriye Kürtleri, 2012 yazında Suriye’nin kuzeyinde ve kuzey doğusunda burada yaşayan Arap, Süryani, Ermeni ve Türkmenlerle birlikte fiili bir özerk yapı kurdular. Bugün bölgedeki Suriye Demokratik Güçleri ve Suriye Demokratik Meclisi’nin içinde de bu güçler yer alıyor. Dolayısıyla siz buradaki yapılanmaya istediğiniz kadar terör yapılanması deyin, orada yaşayan insanların çok büyük bir kesimi bu yapılanmayı destekliyor. Üstelik bugüne kadar bu bölgelerden Türkiye’ye yönelik fiili bir saldırı ya da tehdit de söz konusu değil. Bu durumda siz “benim hedefim halk değil, terör yapılanması” da deseniz, aslında siz halkın kendi belirlediği iradeyi hedefe koyuyorsunuz demektir.

İşin aslı şudur: Siz farklı açıklamalar da yapsanız aslında askeri güçlerden çok o bölgede ortaya çıkmış siyasi oluşumu tehdit olarak görüyorsunuz. Çünkü zamanında Öcalan ile görüşme süreci devam ederken Yalçın Akdoğan Suriye’deki bu oluşumu “tahayyül” olarak değerlendirmiş ve bu “tahayyülün” Türkiye’deki Kürtlerde “tatminsizlik ve şımarıklık ürettiği”ni söylemişti.Dahasını da söyleyelim. Kürtler bölgenin neresinde bir kazanım elde etseler hep kendiniz için tehdit olarak gördünüz. Çünkü bugüne dek hep bu kazanımların sizin ülke içinde Kürt sorununda sürdürdüğünüz politikaları zora sokacağı kaygısıyla hareket ettiniz.

Bunları da geçtik. Türkiye, Kürt nüfusunun en fazla yaşadığı ülke olduğu halde anayasanızda “ülkeye vatandaşlık bağı ile bağlı olan herkesin Türk olduğu” yazıyorken sizin iktidarınızın Kürtlerin hamisi olduğuna kimseyi inandıramazsınız.

Öyleyse kim mi Kürtlerin hamisi? 

Kürtler bugüne kadar ancak kendi güç ve örgütlülüklerine dayanarak mücadele edebildikleri kadar görünür oldular ve kazanımlar edebildiler. Öyleyse Kürtlerin hamisi şu emperyalist ya da bu gerici güç değil, kendi örgütlü güçleri ve bölgenin diğer ezilen halkları ile birlikte yürüttükleri/yürütecekleri mücadeleleridir.

YAZARIN DİĞER YAZILARI
Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa
Evrensel Ege Sayfaları
EVRENSEL EGE

Ege'den daha fazla haber, röportaj, mektup, analiz ve köşe yazısı...