02 Ocak 2019 00:35

Yeni yıl yeni umutlar

Yeni yıl yeni umutlar

Fotoğraf: Envato

Paylaş

2018 yılını yeni bir Anayasa ihlali ile kapattık. Anayasanın 94. Maddesi TBMM Başkanı’nın tarafsız olmasını emrediyor. TBMM Başkanı partisinin toplantılarına katılamıyor, partisi adına açıklamalar yapamıyor vs. Anayasanın 94. Maddesi hükmüne göre, TBMM Başkanı yerel seçimlerde aday olursa TBMM Başkanlığı’ndan istifa etmesi gerekir. Seçim yasaları vb. bir hüküm olmadığından, seçilemediği takdirde de geri dönüp TBMM Başkanlığı’na devam edemez. İstifasından sonra seçim yapılıp yeni TBMM Başkanı seçilmesi lazım. 

Yukarıdaki hukuki duruma karşın AKP Genel Başkanı Erdoğan milyonlarca AKP üyesi içinde bu işi yapabilecek başka birisi yok gibi; TBMM Başkanı Binali Yıldırım’ı AKP’nin İstanbul Belediye Başkan adayı olarak gösterdi. Erdoğan, önce Yıldırım’ın adaylığını tartıştırdı. Nabız yokladı. Yıldırım aday olursa protokoldeki yeri ne olurdu? Protokoldeki yerini kaybetmemek için hem belediye başkanı hem başkan yardımcısı olabilir miydi? O süreçte Anayasa 94. Maddesi fazla konuşulmadı. Yıldırım’ın protokoldeki yeri nedeniyle ya da tenzili rütbe nedeniyle isteksiz olduğu konuşuldu. Oysa, muhtemelen AKP içinde de Anayasa 94. Madde konuşuluyordu. Bazıları 94. Maddeye göre istifanın şart olduğunu, Yıldırım’ın seçilemediği durumda Başkanlıktan olacağını söylüyordu. Fakat, Erdoğan ısrar etti ve Yıldırım İstanbul Belediye Başkan adayı olarak ilan edildi. 

Anayasa AKP tarafından ilk defa ihlal edilmiyor. Son beş sene içinde defalarca ihlal edildi. Erdoğan Cumhurbaşkanı olduğunda Başbakan’ın da yetkilerini kullanmaya başlayarak fiili başkan oldu. Anayasa Mahkemesi’nin kararını tanımadı. Seçimlerde her defasında devlet olanaklarını seçimler için kullandı vs. 

Erdoğan çoktan gemileri yaktı. Geriye dönüş yok. Asla iktidarı kaybetmeyecekmiş gibi hareket ediyor. Her ne yaparsa yapsın kimsenin kendinden hesap soramayacağını düşünüyor. Giderek Anayasa ve yasa ihlallerine diğer AKP yöneticilerini de ortak ediyor. Binali Yıldırım, TBMM Başkanı iken AKP’den belediye başkan adayı ilan edilmesi konusunda sorumluluk almamaktan yana ama kanun önünde baş sorumlu kendisi. İleride bu nedenle yargılanırsa “Ben istemiyordum ama Erdoğan beni isteksizliğime rağmen aday ilan etti” diye kendini savunamaz. Ya da savunursa da bir işe yaramaz böyle bir savunma. 

AKP sürekli Anayasa ihlali yaparken, diğer taraftan sosyal medya paylaşımları, televizyon konuşmaları ya da yazdığı köşe yazısı nedeniyle insanları Anayasayı ihlal etmek suçlaması da dahil pek çok suçlama ile yargı önüne gönderiyor. Köşe yazısından subliminal mesaj göndererek darbe çağrısı yapmaktan insanlar senelerce hapiste tutuluyor.

Yargı, Anayasa ihlalleri ya da büyük suçlar karşısında sessiz kalırken; 16 yıl çalıştığı işyerinde bir iki liralık bir teneke kutuyu izinsiz aldı diye bir işçi hırsız muamelesi görüp işten atılması gerektiğine hükmediyor ve gariban işçi 16 yıllık kıdem tazminatından, aldığı kutunun bedelinin elli bin katı olan tazminatından oluyor.

İki liralık teneke kutunun izinsiz alınmasından bu kadar rahatsız olan yargı, Satıştay Raporu’nda ortaya çıkarılmış milyarlık yolsuzluklarla ilgilenmiyor.

Bütün bu yasa ihlallerinin, yolsuzlukların, haksızlıkların kendisini ilgilendirmediğini düşünen milyonlar ise olan bitenin aslında kendini ilgilendirdiğini ekonomik kriz derinleştikçe ve yoksullaştıkça, işsiz kaldıkça anlamaya başlıyor.

Gönül ister ki, gerçekleri canımız yanmadan anlayalım ve çaresini bulalım.

2019 yılı maalesef bir avuç sömürücü dışında, hepimiz için kötü bir yıl olacak. Ama aynı zamanda birlik, dayanışma ve mücadele yılı da olacak.

2019 emeğin yılı olsun.

YAZARIN DİĞER YAZILARI
Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa