27 Aralık 2018 00:12

Evdeki hesap

Evdeki hesap

Fotoğraf: Envato

Paylaş

Bugüne kadar yerli ve yabancı sermayenin açık desteğini hep arkasına alan AKP’nin, iç ve dış politikada yaşanan gelişmeleri, büyük bir ustalıkla sürdürdüğü siyasal kutuplaşma ve ayrıştırma politikaları üzerinden kendi lehine kullanma konusunda ödüllük bir performans sergilediğini kabul etmek gerekir. Bu konuda en başarılı oldukları zamanlar ise çoğunlukla seçim dönemleri olmuştur.

Enflasyon, faiz ve döviz üçgenine sıkıştırılan Türkiye ekonomisinin, tarihinin en ağır kriziyle karşı karşıya olduğu konusunda iktidar güçleri dışında aklı başında olan herkes ortaklaşıyor. Temel tüketim ürünlerine yapılan zamların ev ekonomisini alt üst ederken, halkın boğazına kadar borç batağına saplanması ve yüksek enflasyon nedeniyle satın alma gücü belirgin bir şekilde azaldı. Enflasyon ve işsizlik rakamları başta olmak üzere, geniş halk kesimlerini doğrudan ilgilendiren ekonomik göstergelerin istatistik hesaplama hilelerine rağmen bir türlü istenilen seviyelere çekilememesi, iktidar güçlerini yerel seçimler öncesinde ciddi anlamda köşeye sıkıştırmış durumda.

AKP, geçtiğimiz 16 yıl içinde yaşanan sorunları kendi çıkarları çerçevesinde çözmeye çalıştı ve bunun için elindeki bütün araçları (parlamento, medya, yargı vb) mümkün olan en etkili şekilde kullandı ve en açık gerçekleri bile profesyonelce çarpıtarak sonuç almaya çalıştı. Ancak 2018’in son aylarında başlayan ve 2019 yılında daha da derinleşmesi beklenen ekonomik sorunlar, iktidarın ‘kaz gelecek yerden tavuk esirgenmez’ hesabıyla hareket etmeye başladığını gösteriyor.

2019 yılı için asgari ücretin yüzde 26 arttırılarak AGİ (Asgari Geçim İndirimi) dahil 2.020 TL’ye çıkarılması, 1 Ocak 2019’dan sonra elektrik ve doğal gazda yüzde 10 indirime gidilmesi, 2019 ve 2020’de yeni istihdam edilecek işçilerin sigorta giderlerinin devlet tarafından (daha doğrusu İşsizlik Sigortası Fonu’ndan) karşılanması gibi düzenlemelerin tamamen oy hesabıyla yapıldığı çok açık.

Asgari ücretin beklentilerin üzerinde arttırılması asgari ücret alabilen işçiler açısından elbette önemli bir gelişme. Ancak mevcut koşullarda, orta ve büyük ölçekli işletmeler dışındaki ücretler yasal asgari ücretin altında ve bazıları bankaya yatırdıkları asgari ücretin bir bölümünü elden geri alıyor. Bunlara ek olarak, 2019’un ilk yarısında enflasyon ve işsizlikte yeni bir yükseliş dalgasının bekleniyor olması, iktidar yandaşları tarafından ‘büyük müjde’ olarak sunulan asgari ücret zammı ve yüzde 10’luk indirimlerin etkisini belirgin bir şekilde sınırlandıracak olması, evdeki hesabın bu sefer çarşıya uymamasına neden olabilir.

Seçim dönemlerinin en belirgin özelliği, özellikle iktidar açısından elindekileri kaybetmemek için seçim vaatleri ve yalanların havada uçuştuğu, seçim rüşveti adı altında çok sayıda tavizin kolaylıkla verilebildiği dönemlerdir. Yeni sistemle birlikte bütün yetkileri kendinde toplayan Erdoğan’ın en küçük bir eleştiriye, hatta öneriye bile sinirlenmesinin asıl nedeninin ağırlaşan ekonomik kriz koşulları olduğu anlaşılıyor.

Halkın gerçek gündemini oluşturan en temel sorunlar (enflasyon, işsizlik, vergi yükü vb) çözülmek bir yana daha da derinleşirken, Erdoğan başta olmak üzere iktidar temsilcilerinin kibirli ve alaycı konuşmaları, en küçük eleştirilerin bile tehdit olarak algılanıp tehditler savrulması boşuna değil. Halkın günlük yaşamını doğrudan ilgilendiren ekonomik göstergelerde yaşanan bozulmanın bugüne kadar yarattığı ve yerel seçime kadar artması beklenen öfke ve tepkinin sandığa yansıma ihtimali, iktidar cephesinde oluşan korku ve panik havasının seçim yaklaştıkça daha da belirginleşeceğini gösteriyor.

YAZARIN DİĞER YAZILARI
Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa