25 Aralık 2018 00:40

Aydınlara gözdağı

Aydınlara gözdağı

Fotoğraf: Envato

Paylaş

Metin Akpınar ile Müjdat Gezen’ e yapılanlar halkın önemli bir kesiminde infial yarattı. İnfialin nedeni; yapılanların Anayasaya, yasalara, iktidarların ve yargının bazen tanıyıp çoğu zaman tanımadığı uluslar arası sözleşmelere aykırılığı nedeniyleydi.

Akpınar ve Gezen’ in sözlerini konuştukları TV programında izlemeyenler dahi sosyal medyada dolaşan görüntülerden konuşmayı öğrenmişti.

Konuşmada demokrasi çağrısı yapılıyor, eğer demokrasi yerine diktatörlük tercih edilirse kaos ve iç çatışmaların meydana gelebileceğini, bu durumda sadece diktatörlerin değil bütün toplumun zarar göreceğine dikkat çekilerek, diktatörlerin sonunu hatırlatılıyor ve diktatörlük sevdasından vazgeçilip demokrasi yolunun tercih edilmesi tavsiye ediliyordu. Aslında bu tür tavsiyelerde ya da öngörülerde bulunan ilk Akpınar ya da Gezen değildi. Geriye doğru son beş altı yılın gazete köşe yazıları ve tv programları bir gözden geçirilse; benzer görüşlerin yüzlerce aydın tarafından yazılıp, söylendiği kolayca görülecekti.

Peki, neden Akpınar ve Gezen’e bu işlem yapıldı?

Yapılanlar bir gözdağı operasyonudur. Binlerce akademisyenin üniversitelerden atılması; yüzlerce akademisyenin yargılanması ve cezalandırılması; onlarca gazetecinin hapishanelere doldurulması;  Emin Çölaşan ve Necati Doğru gibi en sıkı FETÖ karşıtlarının adeta herkesle alay eder gibi haklarında FETÖ’cülükten soruşturma açılması; Gençay Gürsoy ve Şebnem Korur Fincancı gibi barış ve demokrasi için mücadeleleri ile herkesin saygısını kazanmış hocalara ceza verilmesi; Metin Akpınar ve Müjdat Gezen’in suç olmadığı çok açık olan konuşmaları nedeniyle Cumhurbaşkanı’nın hedef göstermesi akabinde Pazar günü iki saat içinde soruşturma başlatılarak sabah evinden polis nezaretinde savcılığa götürülmesi aynı taktik politikanın birer neticesidir. Aydınlara gözdağı vermek, aydınları ve toplumu yıldırmak.

Aydınlar korkutularak; büyük çoğunluğunun etkisizleştirilmesi, muhalif görüşlerini dile getirmekten kaçınması amaçlanmaktadır. Bir taraftan aydınlar korkutulurken, diğer taraftan iktidara yanaşanlar ise ödüllendirilerek, iktidar yandaşlığı özendirilmektedir.

Aydınların sindirilmesinde yargı da önemli rol oynuyor. Yargı iktidar sözcüleri ve iktidar yandaşlarının her türlü tehdit, hakaret ve aşağılamalarını ifade özgürlüğü kapsamında değerlendiriyor. Muhalif olanların en küçük eleştirileri ya da tarihten diktatörlüklerle ilişkili verdiği örnekler cumhurbaşkanına hakaret ve darbe çağrısı yapmak, tehdit ve terör örgütüne yardım etmek olarak niteleniyor.

Korkutma, yıldırma taktiği başarılı olursa demokrasi mücadelesi geriler. Demokrasi mücadelesi; bütün demokrasi güçlerinin birliğinin sağlanması ve demokratik hedeflere kararlı bir şekilde yürümenin başarılması ile ilerler.

Hukuksuzluğun böylesine arttığı zamanlarda demokrasi güçleri aralarındaki çelişkileri öne çıkarmamalı. Akpınar ve Gezen’e reva görülenler kınanırken bazı sanatçılar hukuku çiğneyenleri eleştirdiklernden daha çok Akpınar ve Gezen’e sahip çıkanları eleştiriyor: Neden daha şiddetli tepki göstermiyorsunuz diye. Herkes aynı cesareti göstermeyebilir. Demokrasi mücadelesine herkes aynı düzeyde katkıda bulunamayabilir. Önemli olan zayıf da olsa, güçlü de olsa o tepkileri, demokrasi mücadelesine katkı isteğini birleştirebilmek, toplayabilmektir. Demokratik tepkiler bir kar topu gibi dağın zirvesinden aşağılara doğru yuvarlanmaya başladığında büyüyecek ve bir çığ olarak zulmün kalelerinin üstüne yığılacaktır.

Daha fazla aydınımızın zulme uğramaması için güçlerimizi birleştirmeli ve demokrasi taleplerimiz için mücadelede ısrar etmeliyiz.

YAZARIN DİĞER YAZILARI
Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa
Evrensel Ege Sayfaları
EVRENSEL EGE

Ege'den daha fazla haber, röportaj, mektup, analiz ve köşe yazısı...