26 Aralık 2018 00:20

Ücretten vergi SGK primi kaçırmak nasıl meşrulaştı?

Ücretten vergi SGK primi kaçırmak nasıl meşrulaştı?

Fotoğraf: Envato

Paylaş

1. Ücret çalışma karşılığı çalışana ödenen para ve parayla ölçülebilen değerler toplamdır.

2. Ücret gelirdir. Gelir Vergisi Kanununun 1. maddesi “gerçek kişilerin gelirleri gelir vergisine tâbidir” der. Aynı yasanın aynı maddesi gelirleri sayarken 3. fıkrasında ücretleri sayar. Dolayısıyla devlet ücretten gelir verisi alır.

3. Gelir Vergisi Kanununun 61. maddesi gelir vergisi kanunu kapsamına giren ücretleri, “işverene tabi belirli bir işyerine bağlı olarak çalışanlara hizmet karşılığı verilen para ve ayınlar ile sağlanan ve para ile temsil edilebilen menfaatlerdir” sözleriyle tanımlamıştır.

4. Türk sosyal güvenlik sistemi primli sistemdir. Primli sistemde çalışanlar, çalışırken karşılaşabilecekleri risklere karşı korunmayı satın alırlar. Sosyal güvenlik sistemi hastalık, yaşlılık, ölüm, iş kazası meslek hastalığı, analık, işsizlik risklerine karşı her çalışanın korunmaya alınmasını yasayla zorunlu tutmuştur. Bu nedenle Sosyal Güvenlik Kurumu ücretlerden prim alır.

5. İşveren 5510 sayılı yasanın 8. maddesine göre çalışanları işe giriş bildirgesi vererek kuruma bildirmek, aynı yasanın 86. maddesi uyarınca işçinin kazançlarını, bu kazançlardan kesilen prim belgelerini düzenleyip kuruma vermek, kestiği SGK primlerini ise kuruma yatırmak zorundadır.

6. Ücretten öncelikle sosyal güvenlik primleri kesilir. Vergi kanunu ücretten sosyal güvenlik primleri kesilmemiş haline “ücretin gerçek safi değeri” demiştir. Vergiye tabi olan ücret budur.

7. Vergi Usul Kanununun 8. maddesi “vergi kanunlarına göre kendisine vergi borcu terettüpeden (gerçekleşen, doğan) gerçek veya tüzel” kişiye vergi yükümlüsü, “verginin ödenmesi bakımından, alacaklı vergi dairesine karşı muhatap olan” kişiye vergi sorumlusu demiştir.

8. Bu tarife göre ücretli çalışan vergi borçlusu, vergi yükümlüsü/mükellef, vergiyi, vergi dairesine ücretten keserek ödemek zorunda olan vergi sorumlusu ise işverendir.

9. Vergi Usul Kanununun 11. maddesine göre “Yaptıkları veya yapacakları ödemelerden vergi kesmeye mecbur olanlar, verginin tam olarak kesilip ödenmesinden ve bununla ilgili diğer ödevleri yerine getirmekten sorumludurlar.” Dolayısıyla işveren, ücretten önce SGK primlerini kesecek, kalandan vergi kesecek, kestiklerini vergi dairesi ve SGK’ye yatırmak zorundadır.

10. Vergi Usul Yasasının 238 maddesine göre, “İşverenler her ay ödedikleri ücretler için (ücret bordrosu) tutmaya mecburdurlar.” Bordroda bulunması zorunlu olan bilgiler maddede tek tek sıralanmıştır. Bunlardan en önemlisi bordroda çalışanın birim ücretinin (aylık, haftalık, gündelik, saat veya parça başı ücreti); çalışma süresi veya ücretin ilgili olduğu sürenin; ücret üzerinden hesaplanan vergilerin tutarının gösterilmesi zorunluluğudur.

11. İşverenlerin bu yükümlülüklerini yerine getirmemeleri hem Vergi Usul Kanununu hem SGK’yi yaptırımlara bağlamıştır. 

12. Tüm bu yasal yükümlülüklere karşın, işverenler gerçek ücretleri ne SGK’ya ne vergi dairesine bildirmezler. Bildirmemekten de korkmazlar.

13. Üniversite mezunu, önemli bir görevde çalışan, ücretleri asgari ücretin biraz üzerinde SGK ve vergi dairesine bildirilen bir çalışan, emekli maaşı düşük bağlandığında, neden çalışırken bu duruma itiraz etmediğini sorduğumda “Bizim piyasada kural budur, eğer gerçek ücret üzerinden bildirim yap dersen çalışamazsın” diye yanıtlamıştı.

14. Yani piyasa devletin yasalarını işlemez hale getirmiş, işverenler hem SGK primi hem vergi kaçırıyorlar. Üstelik kaçırdıkları bu paralar çalışanların parası. Ödemedikleri vergi çalışanların. Ödemedikleri SGK primi çalışanların. İşveren aslında, çalışanların emekli maaşlarına, devletin vergisine el koyuyorlar.

15. İşverenin SGK primi ve vergiye el koyduğunu devlet biliyor. Örneğin, TÜİK kayıt dışı çalışanları oran olarak verdiği gibi, SGK kayıt dışı çalışmayı sınıflandırırken gerçek ücretler üzerinden bildirim yapmamayı bu sınıflandırmada açıkça belirtiyor.

16. Yani devlet işverenlerin VUK 11. 238. maddelerine aykırı davrandığını, vergi zayi ve vergi kaçakçılığı suçu işlediklerini biliyor. Devlet SGK primlerinin işverende kaldığını biliyor, bilmesine karşın engel olmuyorsa bu devletin çalanlara göz yumduğu anlamına gelir.

17. Yargıtay da kararlarında ücretlerin eksik bildirildiği gerçeğine yer veriyor. SGK primini vergiyi düşük ödemek için ücretlerin gerçek ücret üzerinden bildirilmediğini çalışma yaşamının bir gerçeği olarak tanımlıyor.

18. Aynı Yargıtay’ın 12 Hukuk Dairesi bu herkesin bildiği gerçeklere karşın, mahkemece hüküm altına alınan ücretleri işçiler icraya koyduklarında icra takibinin net ücret üzerinden yapılmasını zorunlu tutuyor.

19. Brüt ücret üzerinden icra takibi yapılmasını işçiler açısından haksız kazanç olarak görenlerin aklına, yukarıdaki yasal yükümlükler hiç gelmiyor. Brüt ücretten kesintileri yap vergi dairesi ve SGK’ye yatır, makbuzlarını icra dairesine sun, kalan ücreti de icraya öde demek zor geliyor.

20. Devletin, bir yandan vergi gelirlerinin azalacağı korkusuyla asgari ücretin vergi dışı tutulmasına karşı çıkarken, vergi kaçıranları görememesi bir tercihtir. Devletin SGK’ye yük getirir diye yaşı bekleyen sigortalılara ilişkin düzenleme yapmaktan kaçınırken, işverenlerin prim kaçırmasına göz yumması da bir tercihtir.

Devlet eksik bildirilen her ücret üzerinden alması gerekeni alamayarak, alması gerekeni işverenlerde bırakarak işverenlere kaynak aktarmaktadır. Devletin vergi ve sosyal güvenlik politikaları işverenlere kaynak aktarmanın aracı olarak kullanılmaktadır. Devlet vergi ve sosyal güvenlik politikalarını, yoksulluğu ortadan kaldırmak için değil, yoksullardan işverenlere kaynak transfer etmek için kullanmayı tercih etmiştir. Bu tercih ücretlerden kesilmesi gereken vergi ve SGK primlerine işverenlerin el koymasını meşrulaştırmakta, devletin bu tercihi çift bordro denilen ahlaksızlığın, işçinin geleceğinin çalınmasının doğal bir durum gibi algılanmasını sağlamaktadır.

YAZARIN DİĞER YAZILARI
Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa