19 Aralık 2018 00:03

Sokağa çıkma meselesi

Sokağa çıkma meselesi

Fotoğraf: Envato

Paylaş

Fransa’da “Sarı Yelekliler” sokağa çıkınca AKP temsilcileri önce Fransa’ya yüklenmeye çalıştılar. Fransız polisinin yasal ve meşru haklarını kullanan göstericilere makul olmayan bir oranda şiddet kullandığını söylediler. Böylece, hem içeride kendilerini demokrasi kurallarına uymamakla eleştirenlere: “Bak demokrasinin beşiği saydığınız Fransa’da dahi polis meşru bir hakkı kullananlara aşırı şiddet uyguluyor”, siz bize şükredin demek istiyorlar; hem de Avrupa’dan iktidarlarına yöneltilen insan haklarını hiçe saydıkları eleştirisini güya bertaraf ediyorlardı. Fransa’da eylemler sürekli hale gelince ve hem ülke içinde hem de komşu ülkelerde yaygınlaşma eğilimi gösterince AKP sözcüleri korktular ve bir defa daha çark ettiler. Bu sefer Fransa polisini değil ‘Sarı Yelekliler’i eleştiriyor ve Türkiye’de onlara özenebileceklere gözdağı veriyorlardı. “Hiç kimse ‘Sarı Yelekliler’e özenip sokağa çıkmasındı, sokağa çıkanlara karşı kendi adamlarını sokağa salarlardı vs.”

AKP sözcülerinin bu antidemokratik tutumunu Fox TV Haber Sunucusu Fatih Portakal yarım ağız, kelimelerini çok dikkatli kullanarak eleştirmeye çalıştı. AKP’nin tehditleri ve uygulamaları nedeniyle bizde insanlar en haklı taleplerini dile getirmek için dahi sokağa çıkamıyor, korkuyor demek istedi. Cumhurbaşkanı ve iktidar yandaşı medya Fatih Portakal’ı “günah keçisi” seçti. Sözlerini çarpıtarak, Fatih Portakal’ın insanları sokağa çıkıp “terör eylemleri” yapmaya çağırdığını iddia etti. Başlatılan linç kampanyasında hem sokağa çıkmaya cüret edenlerin iktidar yandaşı güçlerce pişman edileceği hem de Fatih Portakal’ın en ağır bir biçimde cezalandırılacağı ilan edildi.

Gösteri ve yürüyüş yapma hakkı en temel insan hakkıdır. Yürürlükteki hukuk sistemine göre koruma altındadır. 2911 sayılı Kanun, Anayasa, İHAS hükümleri herkesin önceden izin almaksızın gösteri ve yürüyüş yapabileceğini söyler. Bu hak aynı zamanda BM İnsan Hakları Evrensel Sözleşmesi’ne göre de bir insan hakkıdır. Bizde iktidarlar zoraki, halkların kanları pahasına mücadele ederek kazandıkları bu hakkı da diğerleri gibi zoraki kabullenmişler ve her zaman kısıtlamaya çalışmışlardır. Kendileri her gün bir bahane ile yandaşlarını ya da zorla topladıkları insanları meydanlara doldurup konuşurlar ve bu konuşmaları bütün medyada yayınlatırlar. Fakat, muhaliflerin on kişi toplanıp iki gazeteciye basın açıklaması yapmasını engellerler. Daha bu hafta sonu yedi yüz hafta Galatasaray Meydanı’nda toplanıp oturma eylemi ve basın açıklaması yapan Cumartesi Anneleri’ni engellediler. Her sene, kadına yönelik şiddeti 25 Kasım Akşamı İstiklal caddesinde yürüyerek protesto eden kadınlara saldırdılar.

Niye hak ve özgürlüklere böylesine saldırıyorlar? Niye böylesine Anayasa ve yasa tanımaz olabiliyorlar? Niye sık sık insanları iç savaş ve tenkil ile tehdit ediyorlar?

Çünkü korkuyorlar. Haftada bir anket yaptırarak halkın nabzını ölçen iktidar, ekonomik krizin giderek derinleşmesi ile halkın partilerinden uzaklaşmaya başladığını görüyor. İktidardan ayrılmaktan çok korkuyorlar. Çünkü, iktidarda olmadıklarında yaptıkları nedeniyle yargılanacaklarını düşünüyorlar. Bugün Sayıştay raporunu dahi görmezden gelen yargının başkalarının emrine girdiğinde nasıl davranacağını kendi pratiklerinden biliyorlar.

Tehditler etkili olur mu?

Bir yere kadar.

YAZARIN DİĞER YAZILARI
Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa
Evrensel Ege Sayfaları
EVRENSEL EGE

Ege'den daha fazla haber, röportaj, mektup, analiz ve köşe yazısı...