02 Aralık 2018 00:50

Bir ‘akil’, çekiçci barış ve ‘ulusalcı’ denklemi!

Bir ‘akil’, çekiçci barış ve ‘ulusalcı’ denklemi!

Fotoğraf: Envato

Paylaş

Ağırlıklı olarak CHP ekseninin sağında pozisyon tutan ve milliyetçi tonajda yayın yapan Halk Tv’de sorumlu düzeyindeki üç gazeteci gündemi konuşurlarken söz MHP’ye geliyor. AKP’yle işbirliğinden dolayı eleştiriyorlar. Yakıştıramıyorlar! Şöyle diyor biri: “Bilmiyorlar mı AKP’nin yeni bir çözüm süreci hazırlığı içinde olduğunu, işte Oslo’daki son toplantı...” Efendim milliyetçi MHP’ye yakışmazmış bu? Saray yeni bir ‘açılım’ için egzersizler yaparken, MHP’nin bu durumu tam bir akıl tutulmasıymış, falan filan... Onlar bu muhabbeti yaparken, AİHM’in aldığı ve Anayasal olarak uyulması gereken Demirtaş kararı için “tanımayız” açıklaması bir kez daha tekrar ediliyordu devletin başı tarafından. Bir gece ansızın Fırat’ın doğusuna... diye de ekliyordu sonra...

Sadece örnek verdiğimiz gazetecilerin değil, ‘Ulusalcı’ diye tanımlanan kesimlerin genel itibariyle aşamadıkları böyle bir açmazı var işte. Bu, garip bir ‘muhalefet’ tarzı. Üzerinde fazla durmayacağız ama gerçekten de garip. Malum, seçimlere hazırlanıyor bu muhalefet ve Kürt sorunu söz konusu olduğunda, bir tür  ‘Kürt seçmeni AKP’ye yakınlaştırma taktiği’nden bir adım öteye geçemiyor. AKP’nin Kürt seçmene yeni hapishaneler dışında bir vaadini duyamıyoruz ama bu ‘muhalefet’ sağolsun, gerekeni yapıyor zaten, “Kürt kardeş, yeni açılımın eli kulağında, az kaldı...” mealinde, ‘müjde’ veriyor! Sözde milliyetçi damara oynuyor ama bu çizginin kendiliğinden sonucu Kürtlerde AKP’den (varsa) beklentiyi tetiklemek oluyor.       

Oysa AKP, telafuz bile edemez yeni bir çözüm sürecini, ‘Tek adam rejimi’nin mimarisine aykırıdır en başta. Ama mesele beklenti yaratmaksa, dediğimiz gibi, bu ‘muhalifler’ adeta AKP adına çalışıyorlar zaten!

Şu konuşulan Oslo toplantısı meselesi de öyle değil mi?

Efendim, içinde birkaç ‘Akil insan’ın (!) da bulunduğu bir grup, Oslo’da toplantı yapıp, Türkiye’deki ‘çözüm süreci’nin akıbeti ve ‘Akil insanlar’ deneyimi üzerine konuşmuşlar. 

Gerçek siyaset tablosunu hiçe sayıp, bu toplantı fotoğrafından “eyvah, yeni açılım yolda!” mesajını çıkarıp sözüm ona AKP’yi sıkıştıracağını düşünmek için böylesi ‘ulusalcılardan’ olmak gerekiyor herhalde! Konumuz bu toplantının içeriği değil ama kayda değer bir özgül ağırlığının olmadığını anlamak mümkün. Ayrıntıya girmeyelim ama bizzat toplantıya katılanların anlattıklarına şöyle bir göz atmak bile yeterli zaten.

Diken’deki röportajında neredeyse ‘ev sahibi’ imajına oynamış olan katılımcılardan Ufuk Uras’ı geçelim. Hem sözkonusu röportajın tahrif edildiğini, çarpıtıldığını ve başlığı dahil, söylediklerinin tersi manalarla yansıtıldığını açıkladı. Uras’ı geçelim de onun (sanırız beğendiğinden olsa gerek) twitterda paylaştığı bir yazıya gelelim. Yazarı Yıldıray Oğur. Malum, iktidar kontenjanından ‘akil insan’dı o da. AKP-Cemaat koalisyonunun “genç siviller”indendi. Dönemin starıydı, parlıyordu. Ekranların değişmez simalarındandı. (DSİP ve Ufuk Uras’gil hariç) Devrimci-sosyalist sola  çakardı sık sık; askeri vesayetin bir eklentisi olarak değerlendirirdi. Tipik liberal işte, solun lafzını yaptığı ‘demokratik devrim’ bayrağı şimdi AKP-Cemaat iktidarının elindeydi!

Koalisyon dağıldı sonra, bazıları elendi, bazıları gözden düştü, gözlerden uzak kıyıda köşede sessizce idare etmeye başladılar. Genç sivilimiz de neye uğradığını şaşıranlardandı. Askeri vesayete karşı koalisyon ortaklarından biri askeri darbeye kalkışmış, diğerinin demokrasi ve özgürlük aşkı ise tek adam rejimine yol almıştı! Bu arkadaş da, rivayet odur ki, stratejik derinlikçi Davutoğlu’nun sempatizanları diye bilinen ‘itilmiş, kakılmış’ zevatla, Karar isimli bir gazetededir.

Uzatmayalım, Oğur da Oslo toplantısına dair yazdı. Sahip olduğunuz tek şey çekiçse...” başlıklı yazısı*, Oslo’da neler konuşuldudan ziyade, onun nasıl bir ‘çözümcü’ olduğunun itirafı olarak ibret vericiydi. Böyle ‘barışçı’ olduktan sonra savaşçıya ne gerek var diyesi geliyor insanın!

“Son zamanlarda Türkiye’de devletin elinden çekiç düşmüyor, bütün meseleler de çivileşiyor.” Diyor. Güzel. Ama hemen sonra  o çekicin haklı olarak ele alındığını anlatıyor: Terör, bölgedeki savaşlar, güvenlik... Zaten Kürt hareketi, son çözüm süreci de dahil, çözüm olasılıklarını sabote etmişti. “Suriye’de bir devletçik imkanı gören PKK, Türkiye’nin barışını baraj falan gibi gerekçelerle kolayca çöpe atmıştı.”  Oslo’da da söylemişti; ele alınmak zorunda kalınan ‘çekiçle’ önemli mesafeler katetmişti devlet: “PKK’nin hareket kabiliyeti bitme noktasına geldi, Rojava rüyası bozuldu...” Hem, ABD ve Rusya’nın tutum değişikliğiyle Suriye’de Kürtlerin hareket alanı daralmaktaydı...

Bunlar “çekicin faydalı sonuçları” diyor barışçı Oğur. Üzerine, ABD’nin koyduğu malum ödülü de koyunca...  Bir de şu: “Kandil ve Demirtaş arasındaki derin fikri çatışmalar, HDP’nin PKK tarafından pasifleştirilmesi, akıllı bir devlet için imkanlar sunuyor.”

‘Akil adam’, akıllı olun diyor devlete, “çekiç dışında başka aletler” de kullanın artık. Çekiçle vurmuş, elini kolunu kırmışsın, şimdi tornavida, kerpeten kullanma zamanı!

‘Çözüm süreci’nin neden akamete uğradığını anlatmayalım. Dönemin MİT Müsteşarı Emre Taner’in , TBMM Darbe Girişimini Araştırma Komisyonu’na 9 Kasım 2016’da verdiği bilgilere bakılsın diyelim. Çözüm sürecine dair, “Olmadı, çünkü önlerine doğru düzgün bir yol haritası koyamadık...” diyordu Taner!**  

Yine, Oğur’u duyup da memleketten bihaber olan biri, Demirtaş dahil binlerce HDP’li siyasetçinin Kandil’de cezaevinde olduğunu sanır herhalde! Artık günlük rutin haline gelmiş HDP operasyonlarını da “Terör örgütünün Suriye kolu” yapıyordur, kimbilir?!

Ne diyelim, özünde çekiçci bu ‘akıl’dan ne ‘çözüm’ ne de ‘barış’ çıkıyor!

Ayrıca, çok kaygılanmasın ‘ulusalcı’ muhalifler; yolları aynı kapıya çıkıyor, barış ve çözümün sıkıca kapatıldığı o malum devlet kapısına...

* Yıldıray Oğur: Sahip olduğunuz tek şey çekiçse...

** https://www.tbmm.gov.tr/develop/owa/komisyon_tutanaklari.goruntule?pTutanakId=1775

YAZARIN DİĞER YAZILARI
Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa
Evrensel Ege Sayfaları
EVRENSEL EGE

Ege'den daha fazla haber, röportaj, mektup, analiz ve köşe yazısı...