Dön baba dönelim!
Türk futbolunun sıkıntısı, nicedir özetlenmeye çalışılan bir hadise. Başlarda, yan top zaafı olan file bekçileri münasebetiyle kaleci yetiştiremediğimizi iddia ediyorduk. Baktık, sorun sadece ceza sahası içinde değil; solak futbolcu kıtlığı da mevcut. Sol bek yetiştiremez olduğumuzu iddia eder olduk. (Ki, solak futbolcuların sayısının bu kadar ‘az’ olmasının müsebbibi, batıla düşkünlüğünden solakları sağ ele yönlendiren vasat öğretmenler olamaz mı?)
Ancak asıl problem şu ki; bizim ülkeden ‘yeni’ teknik direktör çıkmıyor.
Geride bıraktığımız haftada çıkan birkaç haberden hareketle, kısa kısa bazı istatistikleri sizinle paylaşacağım.
2016-2017’de 7 maçta üç galibiyet, dört mağlubiyet; 2014-2015’te 10 maçta iki galibiyet, dörder mağlubiyet ve beraberlik; 2012-2013’te 21 maçta 11 galibiyet, beşer mağlubiyet ve beraberlik; 2011-2012’de ise 33 maçta 14 galibiyet, 10 beraberlik, dokuz mağlubiyet.
Bu rakamlar, Armağan Turhan’ın Büyükçekmece Tepecikspor’daki teknik direktörlük kariyerinin istatistikleri. “Büyük resme” baktığınız zaman Turhan ile Tepecikspor’un yolları iki kez ayrılmış, üç kez birleşmiş. Daha doğrusu ‘birleşmişti’.
Zira kulüpten yapılan açıklama ile, Tepecikspor dördüncü kez Armağan Turhan ile anlaştı!
Başka bir istatistiğe geçelim…
2014-2015’te 15 maçta sekiz galibiyet, beş beraberlik, iki mağlubiyet; 2013-2014’te ise 39 maçta 18 galibiyet, 13 beraberlik ve sekiz mağlubiyet.
Bunlar da Osman Özköylü’nünOsmanlıspor’daki istatistiğiydi. Aradan geçen üç sezondan sonra geçtiğimiz günlerde Osmanlıspor, Osman Özköylü ile tekrar anlaştı.
Son bir istatistik…
2016-2017’de iki maçta bir galibiyet ve bir mağlubiyet; 2015-2016’da 45 maçta 16’şar galibiyet ve beraberlik, 13 mağlubiyet.
Sezona Adanaspor ile başladı; yedi maçta galibiyet alamadı ve takımdan ayrıldı. Ne yaptı? “Eski takımı” Akhisarspor’a döndü. Onun gidişinin akabinde Adanaspor beş maçta üç galibiyet, bir beraberlik aldı.
“Gelişinden sonra Akhisar ne oldu?” derseniz…
Üçü Avrupa Ligi maçları olmak üzere sekiz maçta bir galibiyet ve bir beraberlik alabildi.
Cihat Arslan’dan bahsediyorum.
Futbol kulüpleri, “eski teknik direktörümüz” fetişizminden kurtulamadığı sürece dünyanın en iyi sol beklerini de yetiştirsek; sağ şerit hep tıkalı olacak. Çünkü bu anlayış, ilerlemeye ve yeni isimler keşfetmeye düşman, tembel ve ezberci bir anlayış.
Ve işte bu anlayış, yeni futbolcuları emanet ettiğimiz anlayış.
Böyle bir ortamda, kendisini geliştirmesini beklediğimiz ülke futboluna dair çok büyük beklentiler içinde değil miyiz sizce de?
Evrensel'i Takip Et