31 Ekim 2018 00:56

İstanbul Havalimanı açıldı ama başlattığı tartışmalar sürecek

İstanbul Havalimanı açıldı ama başlattığı tartışmalar sürecek

Fotoğraf: Envato

Paylaş

İstanbul 3’üncü havalimanı hamasi nutuklar ve tartışmalar eşliğinde, Cumhuriyetin 95. yıldönümünde açıldı.

Çok sayıda devlet ve hükümet başkanının geleceği, bu davetlilerin uçaklarının yeni havalimanına ineceği vb. propagandasıyla başlatılan açılış kampanyası katılımcıları bakımından da amaçlarından çok uzağa düşmüştü.

Her şeyden önce törene, Sudan’ın eli kamçılı devlet başkanı el Beşir’in yanında, kimi balkan ülkelerinin cumhurbaşkanları katıldı. Azerbaycan Devlet Başkanı Aliyev bile törene katılmadı!

Daha da önemlisi, Cumhuriyet Bayramı kutlamalarını gölgede bırakması için organize edilen törene, hiçbir muhalefet partisinin katılmaması da herhalde bu törenin en önemli handikaplarından birisiydi.

Ülkemizin içinden geçtiği siyasi koşulların gölgesinde süren 3.  havalimanıyla ilgili tartışmalardan biri de adının ne olacağıydı.

Yeni havalimanına, “Madem Atatürk Havalimanı kapatılıyor o zaman yeni havalimanının adı da Atatürk Havalimanı olmalı” diye çeşitli çevreler kampanya yürütse de, yandaş basında ve AKP çevrelerinden Sultan Abdülhamit, Sultan Vahdettin, Recep Tayyip Erdoğan olabileceğine dair iddialar da vardı.

Erdoğan, konuşmasında yeni havalimanının adını “İstanbul Havalimanı” olarak açıkladı. Ama neden “İstanbul Havalimanı” adını verdiklerini açıklarken öne sürdüğü gerekçeler ilginç oldu.

Çünkü Cumhurbaşkanı gerekçesini açıklarken Şair Nedim’in ünlü beyitini okudu.

“Bu şehri İstanbul ki bi misli bahadır

Bir sengine Acem mülkü fedadır.”

Elbette Nedim bir İstanbul şairi olarak İstanbul’u çok güzel övmüş ama Erdoğan bu şiiri çeşitli ülkelerden üst düzey yetkililerin katıldığı bir toplantıda okuyunca, herkesin aklına ilk gelen “İyi ki İran Cumhurbaşkanı gelmemiş” olmalı. Çünkü Koca İran’ın İstanbul’un bir taşı bile etmeyeceği söyleniyor.

Düşünün ki, Türkiye’nin Cumhurbaşkanının da bulunduğu Tahran’daki bir toplantıda, İran Cumhurbaşkanı okuduğu bir şiirle, “Türkiye’nin Tahran’ın bir taşı bile etmeyeceğini” söylüyor!

Tartışma nerelere gitmezdi ki?

‘ATATÜRK HAVALİMANI’ TARTIŞMASI SÜRECEK

Erdoğan törendeki konuşmasında, yeni havalimanının adının “Atatürk Havalimanı” konmamasının gerekçesini de açıkladı. Atatürk Havalimanına uçaklar inip kalkamasa da, bazı havacılık faaliyetlerinin buradan sürdürüleceğini belirten Erdoğan, adının da “Atatürk Havalimanı olarak korunacağı”nı, bu nedenle yeni havalimanına Atatürk adının konmadığını söyledi.

Yani kimi hizmetler verilecekse de havalimanı olarak ”hizmet dışına alınmış” bir eski havalimanına “Atatürk Havalimanı” denmeye devam edilmesi, elbette ki başka tartışmaların önünü açacak mahiyette bir tutumdur. Örneğin Erdoğan’ın böylece Atatürk ve Atatürkçülüğü “hizmet dışı” ilan ettiği; dolayısıyla da Atatürk Havalimanı adının korumasının Atatürk adının hepten çıkarılmasından bile daha vahim olduğu iddia edilebilecektir.

Tarihin, en azından Cumhuriyet tarihinin, kendisiyle rayına girdiğini iddia eden AKP ve Erdoğan’ın, Cumhuriyet değerleri ve Atatürkçülüğe hor bakmasıyla birleştirildiğinde, Atatürk Havalimanı’nda Atatürk’ün adının korunuyor gösterilmesini “manidar” bulmamak da kolay değil.

İŞÇİNİN ADI VAR KENDİSİ YOK

Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Havalimanı inşaatında emeği geçenlere teşekkür” ederken, “işçileri” de saydı. Ama havalimanı inşaatını üstlenen firmalara yeniden yeniden teşekkür etmekle yetinmedi, firmalar adına Mehmet Cengiz’i kürsüye çağırıp konuşturdu.

O Mehmet Cengiz ki, havuz medyası için “havuz” oluşturulurken, kendisinden 100 milyon dolarlık katkı yapması istenince, “milletin a.... k....” diyen şahsiyettir.

Cengiz, Erdoğan’ın övgülerine övgülerle karşılık verdi.

Elbette ki bu havalimanının yapımında;

Her kürek harcı, her taşı, kanıyla teriyle sulayan işçilerin temsilcilerinin törende olmaması, sözcülerinin kürsüden konuşturulmaması, onların bu inşaatı yaparken katlandıkları ağır sıkıntıların dile getirilmemesi, 31 işçi ve sendikacılarının haklarını aradıkları için tutuklu olması,        İnşaat sırasında iş cinayetlerinde en az 38 işçinin hayatını kaybetmesi,        Bütün uyarılara karşın şantiyelerdeki kölece çalışma koşullarında hiçbir iyileşme olmaması ve işçilerin jandarma kuşatması altında çalışmaya zorlanması kamuoyu vicdanında sorgulanmaktadır.

Tören vesilesiyle bu sorgulama yenilenmiştir.

***

“Biz burada bir havalimanı değil bir zafer anıtı inşa ediyoruz” diyerek belki daha çok “ekonomik” bakımdan tartışmalara yol açabilecek bir inşaatı “ideolojik-siyasi bir platforma” çeken Erdoğan yönetiminin, bu adımını daha ileri götüreceği anlaşılıyor.

Nitekim dünkü grup toplantısında Erdoğan, “İstanbul Havalimanı açılışının her yıl tekrarlanacağını” ilan ederek, bu tartışmanın derinleşerek süreceğinin işaretini verdi.

 

YAZARIN DİĞER YAZILARI
Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa
Evrensel Ege Sayfaları
EVRENSEL EGE

Ege'den daha fazla haber, röportaj, mektup, analiz ve köşe yazısı...