24 Ekim 2018 00:40

Kurda kuzu

Kurda kuzu

Fotoğraf: Envato

Paylaş

İthal edilen etlerde ihale koşullarının uygulanıp uygulanmadığını soran Fox Tv muhabirine, maskaralık yaptığını söyleyen Tarım Bakanı Bekir Pakdemirli’nin, BİM, Turkcell ve Albaraka’nın yönetim kurullarında çalıştığı, uluslararası bir gıda şirketinde üst düzey yönetiminde yer aldığı basında çıkmıştı. Kendisi eski Başbakan Yardımcısı Ekrem Pakdemirli’nin oğlu ve ABD’nin çeşitli üniversitelerinde eğitimini tamamladığı için parlak bir kariyeri var. Erdoğan tarafından kabineye atanan diğer bakanlar gibi, makamını performans ölçüm sonuçlarına göre doldurmaya devam edeceği için görünmez bir “geçici”  damgasıyla dolaşan bir bürokrat. Bunca diplomalı birinin Brezilya’dan ithal edilen büyükbaşların şarbon vakalarında artışa yol açması nedeniyle halkta hayvansal gıdalara karşı bir tedirginlik oluştuğunu bilmemesi mümkün değil.

 

Hoş, bunun için diplomaya da gerek yok. Zaten mesele bilmekle alakalı olsa dünya üniversiteleri arasında ilk 500’e bu yıl hiçbir Türk üniversitesinin girmemesinden yürüyeceğimiz çok şey bulunur burada. Ancak bakanın ne yaşı müsait bu genel gerilemeden etkilenmeye, ne de öğrenim gördüğü okullar.

Ama öğrenilmiş refleksin bir kaynağı var. Birincisi; bürokrasi, ananı da al git klasiği ile Soma katliamında işçi tekmeleme kültü arasında kurulan hükümet etme pratiğinin belirlediği zeminden besleniyor. Bu yüzden bakanlara, müsteşarlara, onların bürokratlarına istediğiniz şeyi soramaz, hesap isteyemezsiniz. Onlar öyle, halk içindeki eğilimlerin ayar veren temaslarından bağışık, habercilerin meraklarına mesafeli, işlerini mümkün olduğu her yoldan yapsınlar diye varlar. Tarım bakanına etlerde yasal prosedürün uygulanıp uygulanmadığını, ihalenin düzgün yapılıp yapılmadığını sorarsanız maskara olursunuz! Çünkü onlar bildiklerini okur.

 

Atanmış bakanlar kurulu, demokratik bir işleyişin baskıları onlara değemesin, hesap sorulamaz bir pozisyonda bulunsunlar diye oluşturuldu. Geçimini çeşitli holdinglerdeki görevleriyle, uluslararası gıda şirketindeki faaliyetleri sayesinde sağlayan bir teknokratın ihale şartları, yasal prosedür filan gibi, fanileri şiddetle ilgilendiren kaygılarla bir alakasının olmaması tek adam nizamının normlarından.

 

Bakanlar kurulunun profilinin dikkat çekici yanı kuzunun teslim edildiği kurt figürünü hatırlatması. Bakanlar yürütmesini yaptıkları alanın; eğitimin, sağlığın, turizmin vs. doğrusu epey cefasını çekmişler ama sefasını da sürmüşler. Ne var ki, seçilerek gelmedikleri için sırtlarında yumurta küfesi taşımayan, popülizmden hiç nasibini almamış teknokratlarla seçtirilenler arasında bir çelişki var.

 

Seçtirilmiş vekillerin ihaleymiş, iş güçmüş, sahadan gelen çeşitli taleplermiş, kaynak tüketiminde ortaklıkmış gibi çeşitli dertlerine bu bakanlar kurulu deva olamıyor. Seçilmişlerin tepkisi üzerine bakanlar kurulunda yenilenmenin olacağı da yansıdı kapalı kapılar ardından. Bu muhtemelen bir bahanedir; herkes ihale baypası yapıp yapmadığı merak edilen Tarım Bakanı gibi, hız göstergelerini zorlamıyor olabilir ve asıl sorun bu olabilir. Bir de yaklaşan seçim var tabii; her durumda bildiğini okuyacak olsa da, olmayacak şeyleri allayıp pullama becerisine şiddetle ihtiyaç var. 

 

Mesela şimdilerde Meclis Başkanlığı yapan Binali Yıldırım gibi. Karısı ölen ‘yaşlı bir amcanın’ “kadınlara para veriyorsunuz, o yüzden biz evlenemiyoruz” dediğini söyleyerek alelacele sosyal devlete bağladı: ‘sosyal devletin de ölçüsünü ayarını yerinde tutmakta yarar var.’

 

Kadınlara verilen o üç kuruşun göze battığını, zaten sosyal politikalar tasfiye edilirken sus payı olarak ikram edilen bu paraların, kriz de varken, artık bir yük haline gelmeye başladığını ve iyi niyetli ‘yaşlı amca’ların bu yüzden bekar kaldığını nasıl da güzel izah etmiş! Çünkü o pozisyonunu, vatandaşın cebine elini atarken veya bir köşeye sıkıştırırken bile onu bunu kendi iyiliği için yaptığına ikna ederek seçilmesine borçlu. Yaşlı amcalarla, o üç kuruş parası kesilince hamisiz kalacağını düşünen yoksul kadınlar arasında çöp çatacağı vaadiyle cepteki parayı acıtmadan çekmek politik maharet ister.

 

Teknokratın bu kıvraklığa ihtiyacı yok. Soru mu sordunuz. İşte cevabı: “Ya yüz bin liralık ihale. Devlette milyar dolarlık alım yapılıyor. Yaptığınız ıvır zıvır şeylerle devletin saygınlığını yitirmeye çalışıyorsunuz. Bu sizin yaptığınız gazetecilik değil maskaralıktır.”

Bu bakanlara kaldık!

YAZARIN DİĞER YAZILARI
Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa
Evrensel Ege Sayfaları
EVRENSEL EGE

Ege'den daha fazla haber, röportaj, mektup, analiz ve köşe yazısı...