04 Ekim 2018 00:49

6.30’luk enflasyon, emekçilere mücadele çağrısıdır

6.30’luk enflasyon, emekçilere mücadele çağrısıdır

Fotoğraf: Envato

Paylaş

Türkiye İstatistik Kurumu (TÜİK), eylül ayı enflasyon rakamlarını dün açıkladı. Verilere göre enflasyon aylık bazda yüzde 6,3 oranında artarak, yıllık yüzde 24,52’yi buldu. Bu enflasyon son 15 yılın en yüksek enflasyonu oldu.

Yurt içi üretici fiyatları (ÜFE) eylülde yüzde 10.88 arttı. Yıllık ÜFE ise yüzde 46 oldu.

Yıllık enflasyon yüzde 17,9’dan yüzde 24,52’ye yükseldi. Bu oranla enflasyon eylülde 15 yıl sonra ilk kez yüzde 20’yi aşmış oldu.

Eylül ayı enflasyonunun TÜİK tarafından bile 6.3 olarak tespit edilmesi, hükümetin ve sermaye sözcülerinin iddiaları dikkate alındığında “sözün bittiği yer”dir.

İŞTE SÖZÜN BİTTİĞİ YER

“Hangi sözün bittiği yerdir” denirse; “Kriz mriz yoktur. Sakın ha kriz var diyenlere aldanmayın, ekonomiyi toparlıyoruz. Ekonomimizin temelleri çok sağlamdır. Dışarıdan yapılan kumpasların yarattığı bir dalgalanma vardır ve bunu da büyümemizi sürdürerek aşacağız...” gibi, “üfürme” iddialarla ilgili sözlerin bittiği yerdir.

Ama yüzde 6.3’lük eylül enflasyonu, ekonomideki gelişmeleri iktidara yaranma kaygısıyla değil nesnel bir gözle izleyen iktisatçılar için, sürpriz olmadı. Dahası gerçekte emekçiler için enflasyon daha da yüksektir.

Yine TÜİK verilerine göre, eylül ayı üretici enflasyonunun yüzde 10.88’i bularak, yıllık bazda yüzde 46 olması da, enflasyonun hiç de gelip geçici olmadığını, tersine önümüzdeki aylarda, TÜFE ile ÜFE arasındaki makasın daralarak TÜFE’nin ÜFE’ye yaklaşmasıyla, yükselmeye devam edeceğini göstermektedir.

Nitekim dün ntv’ye çıkan Bakan Albayrak, “Beklentilerin üzerinde bir rakamla karşı karşıya kaldık. Haftaya fiyatlama, indirim, sorumluluk alma anlamında taşın altına elini koyma noktasında süreç başlatacağız” sözleriyle 6.30’luk aylık enflasyonun üstüne tüy dikerek, söylenecek ciddiye alınır bir şey kalmadığını kanıtladı.

YEP’İN “GERÇEKÇİLİĞİ’ İKİ HAFTA BİLE SÜRMEDİ

Daha 20 Eylül günü, herhalde McKinsey’in de katkısıyla, büyük iddialarla hazırlanıp ilan edilen Yeni Ekonomik Program’da (YEP) 2018 enflasyon hedefi yüzde 7’den yüzde 20.8’e çıkarılmıştı. Her iktidar için utanç vesilesi olacak enflasyon hedefindeki yüzde 300’lük sapma, sermaye iktisatçıları ve her türden sözcüleri tarafından, “YEP’in gerçekçiliğinin göstergesi” olarak alkışlanmıştı. Ama şimdi aradan daha iki hafta geçmeden, eylül ayı enflasyonunun yüzde 6.4’ü bulmasıyla yıllık enflasyon 24.52’ye dayanmış oldu. Üstelik yılın sonuna daha üç ay varken... Ki, bu YEP’in “gerçekçi hedefi”nin gerçek olması için, bundan sonraki üç ayda toplam enflasyonun en az yüzde –3.52 (eksi 3.52) olması gerekiyor. Bu üç ayın, normalde enflasyonun yüksek seyrettiği aylar olduğu dikkate alındığında, yıl sonunda enflasyonun yüzde 30’u hatta yüzde 40’ı aşması bile artık sürpriz olmayacaktır.

Bunun anlamı ise; 13 Eylül’de MB’nin faizi 6.25 puan artırmasının ve 20 Eylül’de YEP’in açıklanmasının ardından, ”Bundan sonra enflasyonu düşürmek asıl dikkat noktamızdır” diyen Merkez Bankası, Maliye Bakanı ve Cumhurbaşkanı üçlüsünün enflasyonun kontrolünü elden kaçırdıklarıdır!

GENEL-İŞ VE ÜYESİ İŞÇİLER MÜCADELEYE ÇAĞIRIYOR

Şimdi sermaye iktisatçıları ve yandaş medyanın köşe taşları, daha önce söylediklerini unutup, enflasyonun şahlanışının “nedenleri” için seferber oldular. Hata bu çevrenin, enflasyonun böyle yüksek çıkmasını da bir “zafer”, gelecek aylarda enflasyonun belinin kırılacağının bir işareti gibi göstermeleri de şaşırtıcı olmaz. Ancak yaşanan gerçeklerin artık emekçilerin canını acıtan bir düzeye gelmesi karşısında, söylenenler ne kadar etkili olacaktır, bunu önümüzdeki günlerde açıkça göreceğiz.

Sermaye çevrelerinin ve AKP medyasının kara propagandası, bizleri yalanların teşhiri düzeyinde ilgilendirir. Ama emek cephesinin asıl dikkati, işçi-emekçi cephesinin krizin yükünü reddetme mücadelesinde tuttuğu mevzi ve bu mücadele içinde en geniş emekçi yığınların örgütlenmesidir.

Örneğin dün İzmir’de Genel-İş üyesi işçilerinin, yarım gün iş bırakarak yaptıkları mitingte, “Krizin yükünü kabul etmiyoruz. Faturayı krizi çıkaranlar ödesin” içerikli çağrısı çok önemlidir. Bu çağrıya yanıt vermek için, her sektörden emekçiler içindeki ileri işçi-emekçiler ve mücadeleci sendikacılar harekete geçmelidir.

KONFEDERASYON VE SENDİKALAR ARTIK BÖYLE DURAMAZ

Genel-İş ve üyelerinin iş bırakarak belirledikleri taleplerle miting yapmaları, krizin ezdiği, daha da ezeceği anlaşılan 80 milyon halk için bir ”çoban ateşi”dir. Bu “ateşin” yayılması, en başta işçi-emekçi mücadelesinin ön cephesinde yer alanlar ve mücadeleci sendikacılar başta olmak üzere, krizin yükünü sırtlamak istemeyen herkes için bir görevdir.

Elbette bu kriz sadece Genel-İş üyelerini ilgilendirmiyor. Bu yüzden de her şeyden ve herkesten önce konfederasyonlar, bağlı sendikalar ve emek örgütleri için artık sadece iki yol kalmıştır. Ya krizin yükünü işçilere, emekçilere yıkmak isteyenlerin safında; ya da krizin yükünü reddetmek için hareketlenen işçilerin, emekçilerin yanında (hata başında) yer alacaklar.

(*) Faizlerdeki yüzde 6.25 artışla eylül ayı enflasyonunun yüzde 6.30 gibi birbirine neredeyse eşit olması, Erdoğan’ın “Bakın ben demedim mi faiz ne kadar yükselirse enflasyon da o kadar artar” diyerek, damadı da bir yana iterek ya da başka günah keçileri bularak, ekonominin iplerini eline alması etrafında bir kavga başlatır mı, bunu da göreceğiz. 

Düzeltme ve özür: Dün bu köşede, Demirel’e atfen “Yazın Bulgaristan bize elektrik veriyoruz. Kışın da biz Bulgaristan’dan elektrik alıyoruz” biçiminde çıkan ifadenin doğrusu, “Yazın Bulgaristan bize elektrik veriyor. Kışın da biz Bulgaristan’dan elektrik alıyoruz” biçimindedir.

YAZARIN DİĞER YAZILARI
Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa
Evrensel Ege Sayfaları
EVRENSEL EGE

Ege'den daha fazla haber, röportaj, mektup, analiz ve köşe yazısı...