22 Eylül 2018 23:40

Her şey satılık mı?

Her şey satılık mı?

Fotoğraf: Envato

Paylaş

Okullar açıldı. Okula yeni başlayan çocuklar meraklı gözlerle sıralarına oturdular,öğretmenleri ile tanıştılar. Öğretmenleri onlara kendini tanıttı ve sonra kendilerini tanıtmalarını istedi. Bu tanışmalardan birinde çocuklar adlarını şöyle saymış olabilirdi:Benim adım Humnoks. Benim adım İkeat. Ben Gezigen. Benim adım GZ. Benim adım Hansung.

Öğretmenin gözleri büyüdükçe büyür ve dayanamayıp tanışmaya ara verir. “Merak ettim,” der. “Sizin adlarınızı daha önce hiç duymadım. Adlarınız nereden geliyor, biliyor musunuz?”

Çocuklar okula başlamanın heyecanı ile hemen yanıt vermeye başlarlar. Öğretmen araya girer; sırayla konuşmalarını ister. Çocuklar anlatmaya başlarlar.

Benim adım bir araç markasıymış. Ben iki hafta erken gelmişim. Bizi hastaneye götürmek için ambulans çağırmışlar. Gelen sarı ambulans bizi kurtarmış; ambulansın markasını bana ad olarak vermişler.

Benim adım bir mobilya markasıymış. Annemle babam benim için bebek odası hazırlarken bu mobilya mağazasına o kadar çok gitmişler, o kadar çok şey almışlar ki, benim adımı böyle koymak istemişler.

Benim adım babamın en çok sevdiği terliğin markasıymış. Bu marka artık yok çünkü şirket ben doğmadan iflas etmiş. Babam çok duygusal biri olduğu için buna çok üzülmüş. Adımı böyle bulmuş.

Benim adım çok değişik, biliyorum. Hep soruyorlar. Ama tam bilmiyorum. Bir kere kuzenim Yeni Zelanda’da böyle bir içecek markası olduğunu söyledi. Annemle babam bir kere Yeni Zelanda’ya gitmişler, biliyorum, ama kuzenime inanmadım.

Benim adım eskiden bir telefon markasıymış. Çocuklarına bu telefonun adını verenlere ödül veriliyormuş. Annemle babam benim adımı böyle koymuşlar. Çekilişte bize büyük ödül çıkmamış. Ama kulaklık göndermişler.

Bu tanışmada söylenenler size çok saçma gelebilir. Ama pazarlama dünyasında bu gibi fikirler hiç de garip görülmüyor. Geçen ay ABD’de bir şirketin çocuklarına, “Harland” adını verenlere üniversite bursu verecek olması tartışma konusu oldu. Dünyanın 115 ülkesinde tavuk kızartması satan bu büyük şirket, bebeklerine bu adı verenler arasından bir çifte çocukları büyüyüp üniversiteye başlarsa11 bin dolarlık burs vereceğini duyurmuştu.

Kapitalizmde, “Her şey satılıktır!” ve “Satılık olmayanlar da satın alınabilir!” ilkeleri geçerli olduğu için bir bebeğin adının satılığa çıkarılması garip değil. “Parayı veren düdüğü çalar!” ilkesi uyarınca, şirket koşulları istediği gibi belirlemiş. Bebeğe şirketin istediği adın verilmesi yeterli değil. Bebeğin şirketin kurucusu ile aynı gün, 9 Eylül günü doğması gerekiyor. Ama bu da yeterli değil. Bebeğin 9 Eylül günü doğan ilk bebek olması gerekiyor. Peki burs tutarı nasıl belirlenmiş? Meğer bu da bir reklam aracıymış: Sayı, şirketin ünlü “11 baharatı” düşünülsün diye 11 olarak belirlenmiş.

Şirkete sorulabilecek birçok soru var. Neden ilk bebek? Neden tek bir burs? Neden 11 bebeğe, 11 burs olmasın? Şirketin parası bol. Neden üniversite bursu yerine çocuğun tüm okul yaşamını kapsayacak türde bir burs verilmiyor? Ya doğum tarihi ille 9 Eylül olsun diye uğraşmak isteyen ana babalar olursa? Şirket bunun sorumlusu olmayacak mı?

Bütün bunları düşünmek, sormak boşuna çünkü düdük şirkette. Kapitalizmde kural bu: “Para benim. Soru soramazsın.”Dünyanın 115 ülkesinde, yaklaşık 20 bin işyeri olan bu dev şirket bir bebeğin adını belirlemek istediğinde onu kim durdurabilir ki?

Neyse ki, kimi ülkelerde bir çocuğun, bir bebeğin reklam aracı yapılmasını engelleyen düzenlemeler var. Şirket olsun olmasın, bebeklere küçük düşürücü adlar verilmesini engelleyen düzenlemelerin olduğu Yeni Zelanda’da çocuklara imparator, kraliçe, prenses, prens, ekselans gibi adların verilmesi de engelleniyor.

Tavuk kızartmacı şirket 1989’dan beri Türkiye’de. AKP ise 2002’den beri iktidarda. Bu tavuk kızartmacı şirket, yıllardır vahşi kapitalizmin iktidarda olduğu Türkiye’de bebekleri kötüye kullanan bir reklam kampanyası başlatacak olsa, durduran olur muydu dersiniz?

YAZARIN DİĞER YAZILARI
Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa
Evrensel Ege Sayfaları
EVRENSEL EGE

Ege'den daha fazla haber, röportaj, mektup, analiz ve köşe yazısı...