08 Eylül 2018 00:25

İki şehrin hikayesi

İki şehrin hikayesi

Fotoğraf: Envato

Paylaş

“Zamanların en iyisiydi, zamanların en kötüsüydü, hem akıl çağıydı, hem aptallık, hem inanç devriydi, hem de kuşku, aydınlık mevsimiydi, karanlık mevsimiydi, hem umut baharı, hem de umutsuzluk kışıydı, hem her şeyimiz vardı, hem hiçbir şeyimiz yoktu, hepimiz ya doğruca cennete gidecektik ya da tam öteki yana” der Charles Dickens, ‘İki Şehrin Hikâyesi’ kitabının girişinde. Belki iki ayrı şehrin hikayesi olmayacak bu hafta yazacağım yazı ancak bir şehirden, iki zıt kutup nasıl çıkar; birlikte göreceğiz. Belki de yazılan, hiç öyle gözükmese de, iki şehrin hikayesidir, kim bilir?

2. ve 3. Lig başladı, Türkiye Kupası’nda tur maçları oynanıyor, Bölgesel Amatör Lig ve Süper Amatör Lig de başladı… Ancak, misal Nihat Doğan Büyükderespor’a teknik direktör olana dek Süper Amatör’ün ve mahalli liglerin varlığından bihabermiş gibi duran ana akım medya gene kör-sağır. Oysa ki büyük bir aksiyonla başladı ligler daha ilk haftadan…

Körfez FK, kendi sahasında oynaması gereken Artvin Hopaspor maçına çıkmadı. Deplasman olsa, yol bahane olabilirdi pek tabii ki. Kendi sahasında olunca, işin rengi değişiyor. Zira Körfez FK, sadece yedi futbolcuya sahipti. Haliyle, maça çıkacak kadroyu toparlayamadı.

Oysa yola böyle çıkılmamıştı…

Bir bakan, bir vali, iki belediye başkanı, sanayi ve ticaret odası başkanları ile Gençlik Spor il müdürünün yer aldığı bir yönetim düşünün. Üstüne üstlük, Kocaelispor’un Süper Lig tecrübeli futbolcularının hülleden hallice bir yolla transfer edildiği taptaze, borçsuz, harçsız bir takım hayal edin.

Kurucusunun, dönemin Bilim, Sanayi ve Teknoloji Bakanı Fikri Işık olduğu, Kocaeli Valisinden Kocaeli ve İzmit belediye başkanlarına dek şehrin önde gelen bürokrasi takımının maddi manevi desteğini bir an bile esirgemediği bu takım Körfez FK idi.

Onlar, büyük hayallerle yola çıkıp ‘Yeni Kocaelispor’ rüyaları kurarken gerçek Kocaelispor Bölgesel Amatör Lig’e kadar düşmüş, transfer yasakları ve borçlarla verdiği mücadeleyi sahadaki mücadelesiyle birleştirmişti. En sonunda düşüş durdu, BAL’daki ikinci sezonunda tekrar 3. Lig’e yükseldi.

Aradan geçen yıllar, siyasilerin heveslerini kursaklarında bırakmış ve dolayısıyla kulübe sırt çevirmelerine neden olmuştu. Öyle ki, KEV Tesislerini koparırcasına Kocaelispor’dan alan yerel yönetim bir de idman sahası tahsis etmişti Kocaelispor’a, tekrardan.

Peki sonra ne oldu?

Bir iş adamı çıktı, satışa çıkarılan Körfez FK’yi satın aldı. Tabii ki para karşılığı. Hatta bildiğimiz kadarıyla 3 milyon TL’ye. Hani, öyle ki, TFF nezdinde suç olan bir şeyi gerçekleştirdi. Fakat sonrasında defterleri bir açtı ki, borçlar fazla. (En azından bizim bildiğimiz hikaye bu şekilde) Lisanslar çıkmadı. Futbolcular isyana başladı. Zaten bildiğimiz üzere, genelde futbolcu milletinin huyu bu. Kendi başlarına bir şey geldiği anda, çare isyan. Oysa ki örgütlü mücadelenin farkına varsalar, belki bahis şirketinin TFF üzerindeki gücünü bile kırabilirler. (Eski bir şarkıdan apartma: “Belki değil, mutlak”)

Neyse, sözü uzatmayalım.

İddiaya göre, kulübü TFF’nin yasaklamasına rağmen para karşılığı satın alan iş adamı, elinde kalan futbolcuları sponsorluğunu üstlendiği Sinopspor’a götürmeye karar verdi. Çapı küçük bir mercekten baktığında “Ne kadar geniş yürekli bir insan, emekçinin hakkını yedirmiyor.” diyenler nicedir.

Oysa burada, şöyle bir sıkıntı da mevcut: Vaktizamanında Ankaraspor ile Ankaragücü yönetimi arasında organik bağ tespit edildiği için Ankaraspor’u (Şimdiki ismiyle Osmanlıspor) Süper Lig’den ihraç eden de gene bu TFF’ydi. Üstelik Ankaraspor ve Ankaragücü arasındaki transferlere inceleme getirmiş, Ankaraspor forması giyen futbolcuların pek çoğu mağdur edilmişti. Öyle ya, Bölgesel Amatör Lig’de yer alan Sinopspor ola ki şampiyon olarak ligi tamamlasa, Körfez FK’nin de U-19 ile lige devam ettiğini ve ligde kaldığını varsayarsak…

Sinopspor’a ne olacak?

Dickens’a kulak verelim son bir kez: “Hepimiz ya doğruca cennete gidecektik ya da tam öteki yana” Demek ki, gerçekten de iki şehrin hikayesiymiş yazılıp sahnelenen. Değil mi?

YAZARIN DİĞER YAZILARI
Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa