30 Ağustos 2018 23:00

Hak arama mücadelesinde kuşaklar

Hak arama mücadelesinde kuşaklar

Fotoğraf: Envato

Paylaş

(Cumartesi Anneleri’nin 700. Haftası Nedeniyle...)

Adaletsizliğin sonucudur hak arayışları. Belki yüzlerce kez yazdık, çizdik, çektik. Cumartesi Anneleri’nin 700. Haftası’nda bir kez daha demokrasi denen şeyin ne kadar göreceli ya da konjonktüre  göre değişken bir kavram olduğunu. Sanki yıllar içinde taşların yerinin değiştirilip yap-boz oyunlarına çevrildiği bir ülkede yaşıyoruz. Anlayacağınız demokrasi bazen yumuşuyormuş gibi yapıyor “‘özgürlük’’: bazen sertleşiyor “‘diktatörlük’’ yaşanıyor diyoruz. Ama değişmeyen bu gelgitlerde kaydediciler (Fotoğrafçılar, foto muhabirleri, tarih yazıcıları) oluyor.

Fazla gerilere gitmeye gerek yok. 1980 darbe yılları bu günlerin aynası gibi. O dönemler faşizme karşı mücadele edenler yerlerini torunlarına bıraktı. Tanık olduklarımızı, yaşadıklarımızı yazıyoruz, çekiyoruz ve nokta koyuyoruz. Bir zaman geliyor meğer nokta değil virgül koyduğumuzu anlıyoruz. 

Örneğin 2017’de Evrensel’de 'Foto Yorum' dizisi bu virgüllerden biri. ‘Bir Hakikat, Beş Fotoğraf’ bölümünde o zaman tutuklu Gazeteci Ahmet Şık'ı merkeze aldığım yazıyı hatırlayalım.

Gördüğümüz yalnızca 5 fotoğraf mı? Bu fotoğraflar ne anlatır?

Hasan Ocak: 21 Mart 1995 günü Emine Ocak, kızı Aysel'in doğum günü için o akşam evde balık yapıyordu, oğlu Hasan telefon etmiş, eve her zamankinden erken geleceğini annesine söylemişti. Hasan evine hiç gidemedi, doğum günü balığı ailecek hiç yenemedi. Ocak ailesi Hasan'ın işkenceyle öldürülmüş bedenini İstanbul Beykoz ormanlarında bulunup kimsesizler mezarlığına gömüldüğünü 15 Mayıs 1995 günü öğrendi. Yani 58 gün sonra...

Emine Ocak; Hasan’ın annesi, yıllarını meydanlarda direnerek geçirdi. Ahmet onun en direngen halini fotoğraflamıştı.

Metin Göktepe: Evrensel Gazetesi Muhabiri. Bir çok toplumsal olayı takip ettiği gibi Cumartesi Anneleri’nin eylemlerini de takip etmişti. Ahmet Şık’ın meslekten arkadaşı. 8 Ocak 1996’da polisler tarafından dövülerek öldürüldü. Metin’in davası başta meslektaşları olmak üzere halk tarafından sahiplenildi.

Fadime Göktepe: Metin’in annesi. Metin’le özdeşleşmiş bir isim oldu. Davanın her aşamasında en öndeydi. Dayak yedi, yerlerde sürüklendi. Nerede bir hak ihlali varsa orada yerini aldı. Ahmet Şık için “benim 2. Metin’im diyor.”

Ahmet Şık: Gazeteci, foto muhabir. Metin Göktepe davasından bu yana “Hak haberciliği” alanında mücadele veriyor. Halen hapiste. Ahmet yalnızca bir foto muhabir olarak kalmadı. Ahmet yalnızca bir gazeteci/yazar olarak kalmadı. Bu sıfatlarına aktivist kimliğini kattı. Ahmet, insan hakları mücadelesinde ve özgür basın için bir kimlik oldu. Halen basın özgürlüğü ve adalet için  mücadele etmeye devam ediyor.

Evet buraya kadar 2017 mayıs ayında yazdıklarımdı. Bu hafta Cumartesi Anneleri dolayısıyla kuşak değişimine yer vereceğim.

Devamla... Ahmet Şık tahliye oldu. HDP’den milletvekili seçildi. Meclis’te Metin Göktepe rozetiyle yemin etti. Cumartesi Anneleri’nin 700. oturumuna katıldı. Direnenlerin arasında yer aldı. Yıllar önce foto muhabiri olarak o anları çekiyordu. Şimdi ise bayrağı devrettiği foto muhabirler tanıklığa devam ediyor.

Cumhuriyet gazetesinden Vedat Arık, Fotoğrafçı Hayri Tunç ve bir çok fotoğrafçı 700. Haftanın karelerini geleceğe taşıdı. Kuşaklar değişiyor ama yaşananları hafızaya kazıyanlar var olmaya devam ediyor.

O halde soru şu: Ne değişiyor?

Bu fotoğrafların çekilmelerine meydan veren olgular mı? Haftalardır Cumartesi Anneleri’nin eylemlerinden fotoğraflar çekiliyor. Öne çıkan, gündem olan kaç fotoğraf hatırlıyorsunuz? 700. Hafta’da fotoğrafçılar mı çok başarılıydı? Değil tabii ki. Bence bu ortamı hazırlayan zihniyet, bu sahneyi yaratanlar bu fotoğrafların çıkmasını sağladı. Usta foto muhabirlerinden Erdoğan Köseoğlu’nun 1 Mayıs ve toplumsal olay fotoğraflarını hatırlayın. (Bilmeyenler lütfen internetten Erdoğan Köseoğlu diye aratın) Sonrasında Ali Öz, Ahmet Şık, Hayri Tunç ve Vedat Arık. Ustalarından aldıkları birikimle bugünleri tarihe not ediyorlar.

Sahi ne değişti? Fotoğrafı çekenler mi? Fotoğraftakiler mi? Ülkede yolunda gitmeyen şeyler değişimin kendisini gerekli kıldırıyor. Antidemokratik uygulamalar toplumsal muhalefette karşılığını bulurken, bu uygulamalara tepkileri kaydedecek başarılı fotoğrafçıların ve foto muhabirlerinin çıkmasını da sağlar. Alaz Erdost’un sosyal medyada yaptığı ironik paylaşımla virgül koymaya devam...

“‘Babam İlhan Erdost’un kalp krizi geçirdiğini, Uğur Mumcu’nun aşk cinayetine kurban gittiğini, Sivas Katliamı’nda canlarımızın çatışma sonucu öldürüldüklerini, Metin Göktepe’nin duvardan düştüğünü, Ali İsmail Korkmaz’ı da arkadaşlarının dövdüğünü söylemişlerdi. Hatırlatayım istedim.’’

YAZARIN DİĞER YAZILARI
Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa
Evrensel Ege Sayfaları
EVRENSEL EGE

Ege'den daha fazla haber, röportaj, mektup, analiz ve köşe yazısı...