25 Ağustos 2018 23:40

Dersim; yangın yerinde ‘aşk’!

Dersim; yangın yerinde ‘aşk’!

Fotoğraf: Envato

Paylaş

Gözelerinden fışkıran kar beyazı sularıyla yola çıkan; bazen rahvan koşan at gibi usulca ovadan, yazıdan geçen ve ama keskin bir bıçak gibi kestiği iki yakanın arasında muhteşem vadisinde koşan, duran, çağlayan Munzur... 

Ve elbette Dersim... 

Dağ keçileri, ur keklikleri, vaşaklar, kızıl şahinler, boz ayılar, tilkiler, kardelenler, ters laleler, doruklarda saklanmış krater göller, çiçekten çiçeğe arılar, kelebekler, Xalbori’nin kayasından buz soğuğu sulara çivileme yapan gençler, yaylalarda sürüler, pür dikkat çoban köpekleri, pusudaki kurtlar, kent merkezine komşu domuzlar, toz toprak yollar, yüksek koyakların ıssız köşelerinde artık kurtlanmış kardan buz kayalıklar, uçurumlar, dağlar, meşelikler, derin ormanlar... 

Yüzlerce, binlerce yılın ötesinden, kimbilir hangi tufanlardan geçip, yerin ve göğün şahitliğinde bugüne varan, insana, insanlığa ve cümle canlıya emanet bir ‘eko sistem’in Dersim’e armağan ettiği fotoğraftan kesitler...

Yine, böylesi bir doğayla haşır neşir insanının kendine has var oluş biçimleri, inançları, hümanizması... 

Taşın da ağacın da suyun da bir canı vardır deyip, ziyaret bellediği taşları, ağaçları (görmezden geldi sanmasın, bozulup darılmasın diye) eğilip öpmeden yanından geçmeyen; Munzur’a dua eden, (canı acır diye) ateşe su dökmeyi günah sayan bir hümanizma...   

İşte böylesi bir güzelliğe reva görülene bakın şimdi!
***
Her yıl (nedense!) bu vakitler Dersim’in ormanları ateşle buluşturulup (!) ateşle sınanmakta...

Adına ‘yangın’ denmiyor ama resmi kayıtlarda... 

Bu yıl da yaklaşık 20 gün sürdü bu ateşten sınav!

“Güvenlik bölgesi” ve sonra “Milli Park”, farklı alanlarda başlayıp, tırmıkları, kürekleriyle fedekâr Dersimlilerin çabası sonucu ‘şimdilik’ etkisiz hale getirilebilen yangınlar boyunca, yöre insanının inancına saygıdan olsa gerek (!) bir avuç su bile dökmekten imtina etti, ‘Tunceli’yi yönetenler. Üstelik, müdahale etmek isteyenler tam on gün engellendi! Onları yangın değil, “etkisiz hale getirilen teröristler” ilgilendiriyordu daha çok. 

Dolar karşısında (şimdilik) 6 lira bandında tutunabildiği için övünen ve bunu, “Yeni sistemin Türkiye’ye kazandırdığı hız, koordinasyon ve esneklik sayesinde başardık” şeklinde ifade edebilen iktidar sözcüsünün işaret ettiği “hız”, Dersim yangınına ulaşamadı bir türlü! Köze dönmüş toprağın üstünde kavrulmuş kabuğuyla ‘ah bir yol, bir mucize’ iç güdüsüyle sağa sola kıvranan kaplumbağa bile daha hızlıydı devletimizden!

Gerçi, resmi kayıtlara göre ortada bir ‘yangın’ falan yoktu, iddialar yalandı! Geçen iki hafta içinde farklı bölgelerden 100’ün üzerinde yangını tespit eden Orman Genel Müdürlüğü, sitesinde yayınladığı Türkiye’nin yangın haritasında Dersim’deki yangını görmüyordu! Mudanya’da 15 gün önce küçük bir alanı kapsayan bir orman yangını oldu örneğin. Doğal olan, yapılması gereken yapıldı ve 58 itfaiye aracı, 5 helikopter  ve yüzlerce kişilik ekipman ile hızla müdahale edilen yangın kısa sürede söndürüldü. 

Aynı devlet, aynı olanaklar ama ‘devlet hızı’ böyle bir şey işte, ‘taktik ve strateji’ meselesi, bazen kaplumbağa bile değil, bazen çita maşallah!
***

‘Yok’ hükmündeki Dersim yangını, ‘güvenlikli bölge’nin güvenliğinin nasıl ‘komplike’ bir iş olduğunu, nasıl bir ‘feraset’, nasıl bir ‘vicdan’ gerektirdiğini bir kez daha göstermiş oldu! 

İnsanı, ormanı, ağacı, dağı, böceği, bütün bir yaban hayatıyla ‘şüpheli’ bir coğrafyanın ‘güvenliği’, sayılanların cayır cayır yanmasını seyretmeyi de gerektirebiliyor işte... 

Yangın yerinde ‘güvenlik’ devşirmek, nasıl bir güvensizlik illetidir, nasıl ‘kökü derinlerde’ bir tarihsel hastalıktır, yeniden yeniden anlıyoruz ve kapsama alanını her gün biraz daha genişleten bu hastalık karşısında şaşırma duygumuzu kaybettiğimiz yerdeyiz artık.
***

Neyse, sonuçta, tam da ‘devletin vicdanı olmaz’ deyip kapatmak üzereyken bu bahsi, “yok yok, yakanızı bırakmayız, ille de şaşırtacağız sizi” kıvamında bir ‘sevgi gösterisi’yle sarsılıyoruz! 

“Tunceli’nin ilk tanıtım filmi beğeni topladı” başlıklı haberden: 

“Tunceli Valisi ve Belediye Başkan Vekili Tuncay Sonel’in isteği üzerine hazırlanan Tunceli’nin ilk tanıtım filmi çekildi... Tunceli’nin tarihinden, kültüründen, inanç yerlerinden, doğal güzelliklerinden ve binlerce yıllık geçmişinden bahsedilerek, kentin değişen, gelişen, üreten modern yüzünün anlatıldığı tanıtım filmi beğeni topladı...” 

“Beğeni toplayan” filmin bir yerinde, “Munzur Vadisi Milli Parkındaki yaban hayatı neler anlatacaktır sana neler...” deniyor. “Tanımakla başlar herşey” çağrısıyla da son buluyor. 

Ne diyelim; ölesiye aşk mı desek, yangın yerinde aşk mı desek, böyle bir şey olsa gerek! Günlerce yanarken seyredilen ‘Munzur Vadisi Milli Parktaki yaban hayatı’ neler anlatabilir acaba? “Tanımakla başlar” diyenler, bu güzel söz kalıbının içini nasıl dolduruyorlar acaba? Kendileri tanıyor mu? Havadan bakıp film çekmekle tanınır mı bir coğrafya? Tanıyor musunuz Dersim’i?... 

Sadece insanının değil, o yakılan ormanlarının içinde kavrulmuş, ormanı yurt, ağacı ‘yurttaş’ bellemiş börtü böceği, sincabı, kaplumbağası, geyiği, ayısı, kelebeği ve envayi çeşit canlısının sizi nasıl tanıdığıdır aslolan?

Yüzü suyu hürmetine soluklandığınız o hava için en azından, bir sorun bakalım, haklarını helal ediyor mu yeşili yakılmış ormanlar, ağaçlar?.. 

Duymuyorsunuz değil mi?

Duyamazsınız, aynı dili konuşmuyorsunuz onlarla, aynı ‘kavimden’ değilsiniz ki!

YAZARIN DİĞER YAZILARI
Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa
Evrensel Ege Sayfaları
EVRENSEL EGE

Ege'den daha fazla haber, röportaj, mektup, analiz ve köşe yazısı...