24 Temmuz 2018 00:10

Yitik kentler

Yitik kentler

Fotoğraf: Envato

Paylaş

İç savaş ve soykırımların en çarpıcı görüntülerinden biri de ürkütücü kent yıkıntılarıdır.

İç savaş ve soykırımları tetikleyen en önemli etmenlerden biri de toplumlardaki kutupsallaşmanın tırmanmasıdır.

Nefret söyleminin tavan yapmasıdır.

Maalesef sosyal ya da basılı ve görsel medyanın da bütün bunların tırmanması ve sonunda bir bütünsel kırılmanın patlak vermesinde önemli bir katkısı vardır.

Ve daha sonra çatışan taraflar seçmeci bir yönelimle kendi tarihlerini yazarlar.

Ancak buna karşı nesnel bir tarih yaklaşımı da pek ala mümkündür.

Basın ve yayıncılık hayatım boyunca aslında bunu yapmaya çalıştım.

Şu sıralar elimde, Prof. Dr. Richard G. Hovannisian’ın “Tarihi Kentler ve Ermeniler” konferanslar dizisinin “İzmir” kitabı var (Aras Yayıncılık 2018).

Ulus devlet kurmanın aslında araştırılması gereken merhalelerinden biri de kent yangınlarıdır.

Aynı zamanda bu, yenilgi ve kaçış dönemlerinde “intikam” duygusunun da bir dışa vuruşu olmuştur.

Yunan ordusunun çekilirken, Ege’de kent yakma örnekleri, Carnegie Uluslararası Barış Vakfı tarafından raporlaştırılmıştır. Balkan savaşlarında sivil halkın maruz kaldığı felaket, “kaç kaç”ın Carnegie Vakfı tarafından raporlaştırılması gibi. Halide Edip başkanlığında bir yazar/gazeteci grubu da bunu raporlaştırmıştır. Ama örneğin İzmir yangını ve sivil halkın maruz kaldığı vahşeti es geçmeyi tercih etmişlerdir. Ancak Falih Rıfkı’nın yıllar sonra, “İzmir’i niye yaktık” diye hayıflanması dışında.

İstos Yayınları, Foti Benlisoy’un “Trakya ve Anadolu’daki Yunan Ordusunda Propaganda, Grev ve İsyan 1919-1922 adlı kitabı ile, Türk-Yunan Savaşının es geçilen önemli bir sayfasını aralamıştır.

Balkan savaşı sırasında, Osmanlı ordusu, Selanik kentinin anahtarlarını çatışmasız Yunan ordusuna teslim etmeyi tercih etmiştir. Yaklaşmakta olan ve son derece sert savaşan Bulgar ordusuna teslim etmektense…

Benzer biçimde 1916 yılında Rus ordusu yaklaşırken, Trabzon valisi kenti terk etmeden önce kentin anahtarlarını Rum Metropolitine vermiştir, “Kenti sizden aldık size teslim ediyoruz” diyerek.

1915 soykırımını önceleyen ve sonrasındaki  kent yangınları, başlı başına akademik olarak incelenmesi gereken konulardan biridir.

Ulus devlet projesinde, kozmopolit kent tasfiye edilmesi gereken bir unsur olarak görülmüştür.

Aslında Selanik, İzmir, hatta Konstantiniye, 20. yy sonunda dünyaya egemen olan globalizm anlayışının rüya kentleri olarak da tanımlanabilir.

Özellikle Balkanların denize açılan kapısı olan Selanik ve Küçük Asya’nın denize açılan kapısı olan İzmir.

İster kasıtlı ister kasıtsız çıkmış olan 1917 Selanik yangını aslında kozmopolit bir kentin sonlanmasını  simgeliyordu.

Sabetayistleri de katarsak, nüfusunun yarısını Yahudilerin oluşturduğu kozmopolit bir kente, ulus devlet projesinin tahammülü mümkün değildi. Nasıl “Makedonya” adına, “Kürdistan” adına ulus devletler tahammül edemiyor ise.

1922 Eylül İzmir yangını ise, kozmopolit bir kentin sonlanmasını  simgeliyordu. Hovhannisian’ın “İzmir” derlemesinde de, sadece İzmir’in Ermeni toplumunun ve onların Latin Amerika’ya uzanışının, kültür mirasının değil, kozmopolit bir kentin öyküsünü okuyorsunuz.

Mare Nostrum edebiyat dizisini başlattığımda en severek baskıya hazırladığım kitaplardan biri, kentin bu halini anlatan Kozmas Politis’in “Yitik Kentin 40 Yılı” (Sevgili Osman Bleda’nın tercümesi ile) idi. Yazar takma adını bile İzmir’in bu kozmopolit hali ile uyumlu olarak seçmişti.

İzmir sadece Elen edebiyatının değil, Ermeni edebiyatı ve basınının da önemli kültür merkezlerinden biri idi.

Öncelikle İzmirliler bu kitabı okumalı.

YAZARIN DİĞER YAZILARI
Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa
Evrensel Ege Sayfaları
EVRENSEL EGE

Ege'den daha fazla haber, röportaj, mektup, analiz ve köşe yazısı...