07 Temmuz 2018 23:05

Marie Curie’ye saygıyla

Marie Curie’ye saygıyla

Fotoğraf: Envato

Paylaş

Sanırım ilkokulun bir ya da ikinci sınıfındaydım. Net hatırlayamasam da okumayı söktükten sonraki bir dönem olmalı. Evde bulduğumuz eski dergi, kitap ve ansiklopedileri karıştırmanın hoşumuza gittiği; içeriklerini çok anlamasak da renkli resimlerine bakmaktan hoşlandığımız, renkli kitap sayısının bugünkü kadar bol olmadığı dönemler. Hayal meyal hatırlıyorum evde bulduğumuz Keşifler ve İcatlar Ansiklopedisi’ni. 

Günaydın gazetesinin muhtemelen yetmişli yıllarda gazetenin yanında ek olarak verdiği, hatırladığım kadarıyla beş ciltlik serinin bir parçası olan, saman kağıda baskılı, resimli bir ansiklopedi idi. Ansiklopedide uçak, balon, araba vb. keşifler ile tarihte iz bırakmış bilim insanları ve kaşiflerin kısa biyografileri ile resimleri de bulunmaktaydı. Hafızam beni yanıltmıyorsa bu ansiklopedinin sayfalarını çevirirken rastladım Marie Curie’ye ilk olarak.

Okuduğum kısa yaşam öyküsünün satırlarından bugüne aklımda kalan fazlaca bir şey yok. Ancak o küçüçük dünyamda Marie Curie’nin ansiklopedideki tek kadın bilimci olması dikkatimi çekmişti. Garipsemekle hayranlık arasında gidip gelen duygular yaşadığımı anımsıyorum. Garipsiyordum çünkü o küçük yaşta (7-8 yaşları) ansiklopedide neden tek kadın bilimci yer aldığını aklım çok da almamıştı. Büyük bir hayranlık duygusu da vardı; çünkü ansiklopedide yer alan tek kadındı. Benim bilim alanına yönelmeme neden olan ilk olayın bu olduğunu düşünüyorum. Irene Curie, Rosalind Franklin, Lynn Margulis, Hypatia, Jane Goodall ve burada isimlerini sayamadığım, gölgede bırakılan daha nice kadın bilimciyi öğrenmem ise lise ve üniversite yıllarında oldu.

Geçtiğimiz 4 Temmuz, Marie Curie’nin 85. ölüm yıldönümü idi. Bu vesile ile Marie Curie’yi tekrar analım. Marie Curie, radyoaktivite alanındaki öncü çalışmaları ile radyokimya alanını kuran kişidir. Yaşadığı dönemin erkek egemen bilim anlayışına rağmen buluşlarıyla, hem fizik hem de kimya alanında iki Nobel Ödülü kazanmıştır. Elbette bu süreç kolay olmamıştır. Çünkü Marie egemen bilim anlayışına göre kocasının yalnızca asistanı, yardımcısı olarak görülmektedir. Marie ve Pierre Curie’nin torunu, Irene ve Frederic Juliot Curie’nin kızları fizikçi Helene Langevin- Juliot’nin anlattığına göre Marie, doktora çalışmalarına Pierre Curie’nin kurduğu bir ölçüm aleti ile başlar, ancak çalışmanın tümü ona aittir. 

1898 yılında Polonyum ve Radyum’u keşfeder. Nisan 1898’de Fransız Bilimler Akademisi’ne yalnızca kendi imzasını taşıyan bir notla bu durumu bildirir. İşte bu not, onun 1911 yılında alacağı Nobel Ödülü’nün önünü açar ve çalışmaların kendisi tarafından yapıldığının da güçlü bir göstergesidir. Dönemin egemen bilim anlayışına göre yalnızca doktora öğrencisi olan birinin, bir kadının, danışmanının, babasının ya da kocasının imzası olmaksızın böyle bir notu yollaması normal karşılanmamaktadır.

1903 yılında alandaki katkıları nedeniyle Nobel Fizik Ödülünün Henry Becquerel ve Pierre Curie’ye verilmesi tartışılır. Pierre’in İsveçli bir meslektaşı bunu Pierre’e bildirir. Nobel Arşivlerine göre, Pierre bu durumu şiddetle protesto eder ve Marie’nin de ödülü alması gerektiğini vurgular. Nobel komitesi bu durumu Kabul eder ve ödülü Marie, Pierre ve Henry birlikte alır. Ancak bu ödülde radyumun keşfi yer almadığı için ironik bir şekilde Marie 1911 yılında verilen Nobel Kimya Ödülünü Radyum ve Polonyum’un keşfi ve Radyumu saflaştırması nedeniyle kazanır

Tarihte Nobel Ödülü’nü alan ilk kadın bilimcidir. Aynı zamanda Nobel Ödülü’nü iki kez kazanmayı başaran tek kadındır. Kendisinden sonra gelen kadın bilimcilerin yolunu açmıştır. Bilimin dikenli yollarında önümüzü açan tavrı, çalışmaları ve çalışkanlığıyla, bir kez daha Marie Curie’yi saygıyla anıyoruz.

YAZARIN DİĞER YAZILARI
Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa
Evrensel Ege Sayfaları
EVRENSEL EGE

Ege'den daha fazla haber, röportaj, mektup, analiz ve köşe yazısı...