17 Haziran 2018 00:32

‘Açtırmayın bayramlık ağzımızı’!

‘Açtırmayın bayramlık ağzımızı’!

Fotoğraf: Envato

Paylaş

Malum, bayram yazılarının çok ‘sert’, ‘ağır’ ‘incitici’ olmaması gerektiğine dair bir ‘rivâyet’ vardır. Bizim gazetenin semtine de bu köşeye de uğradığı pek söylenemez ama!

Hadi kabul edelim ki, “bayramlar hoşgörü, anlayış ve tahammül günleri” olsun...

Ozan Emekçi’nin bir zamanlar söylediği “bayramlar çoğaldı ekmek azaldı” türküsünü de hiç dinlememiş olalım...

“Bak iki dakika adam ol da ağzımı bozdurma” manasında genel kabul görmüş, ‘açtırma bayramlık ağzımı’ sözünü de kıymet biçip ciddiye alalım... 

Şunun şurasında seçime bir hafta kala ve böylesine bir hukuksuzluk ve adaletsizlik girdabında yol alınmaya çalışılırken, evet, ‘bayramlık ağzımızı’ açmayalım!

Söz; ‘ağır’ da yazmayacağız, kötü laf da etmeyeceğiz, incitmeyeceğiz de!

Bir şartla ama...

Şurada burada gözümüze ilişen ve sayısız örneğinden sadece birkaçını sıralayacağımız vakaları hatırlattıktan sonra ‘bayramlık ağzımıza’ nasıl ayar vereceğimize birlikte karar verelim.

Buyrun, ‘Cumhur’un seçim kampanyasından ‘bir bukle güzellik’ size...

***

Tatar börekli kekleme salonlarını, Büyük Reis’in prompter imtihanını, “hiç unutmam, Haliç’e gemileri karadan indirirken çağırdım bizim Bekir’i...” demesine ramak kalmış potları, “Selo’ya  idam” ajitasyonunu, daha savcılık ağzını açmadan verilmiş “Suruç’ta HDP-PKK AKP’lilere saldırdı” hükümlerini, bir kalemde geçelim hemen...

“Sandık kurulundaki hakimiyeti sağlama alırsak başlamadan işi bitirmiş oluruz” tespitindeki  “başlamadan işi bitirmiş oluruz” kısmının ‘tercümesi’ nasıl yapılmalı sorusunu da sormayalım...

Prompter yokken edilmiş şu cümlenin ‘seçim güvenliğimizin’ emanet edildiği YSK’nin bağımsızlığı tartışmasını hiç ilgilendirmediğini de kabul edelim:

“Ben arkadaşlara onu söyledim. YSK’yle görüşün. Gitsinler orada cezaevinde çekimi yapsınlar...” 

Kürt sorunu konuşulurken, “biz çözdük o meseleyi” dedikten sonra gösterilen şu müthiş ‘kanıtı’ da duymazlıktan gelelim:

“Geçen Diyarbakır’a uğradım. Aman Allahım, ne güzel olmuş; dört gidiş dört geliş yollar...”

Rize’de atanamayan öğretmene ağzının payını vermeyi mi dersiniz... Şehir hastanelerine nasıl “müşteri” taahhüdünde bulunduğunu gayet doğalmış gibi anlatmayı mı... 

Bir öğrencinin uzay araştırmalarıyla ilgili sorusuna verilen şu ‘derin’ yanıt (okurken alıcılarınızla oynamayın lütfen!) peki:

“Uzaya belki biz de astronot vesaire gönderme noktasına geleceğiz. Biz artık hamdolsun kendi şu anda uzaya araçlarımızı gönderdik ve bazı ülkeler bize şu anda üye olmaya başladı. Ki bize üye olmak suretiyle oradan tabii ki ilk üye olanlar daha ucuz bedellerle bizim bu imkânlarımızdan istifade eder hale geldiler...”

***

‘Cumhur’un seçim kampanyasından bahsederken (‘son Başbakan’ı rahat bırakalım, en son Bayburt, Erzincan, Erzurum plakalı araçlarla geldiği Dersim’de mitingte görülmüştü!) Bahçeli’yi ihmâl etmek olmaz tabii ki...

O da ‘camdan’ okuyanlardan.

Ama şöyle bir farkla; Reis prompterden ayrılınca “eyy...” demeye başlıyorken, Bahçeli küfürlerini bile ‘yazılı’ okuyor!

Hoş, konuşmaları paso küfürden ibaret zaten diyeceğiz ama son bayramlaşma töreninde MHP’lilere verdiği  (küfürsüz hem de) ‘sihirli’ taktiği anmamak mümkün mü:

Arkadaşlarımız kimi görürlerse, ‘selamünaleyküm, aleykümselam, 24 Haziran’da seçime gideceğiz, 24 oyla gelmeye söz veriyor musunuz?’ diyerek oylarımızı ençoklaştıracak bir çalışmaya gireceklerdir.”

***

Arada kaynamasın, ‘organize suç örgütü yöneticisi’ rumuzlu A. Çakıcı- S. Peker ruh ikizleri de ‘Cumhur ittifakı’nın oylarını ‘ençoklaştırma’ uğraşındalar...

Çakıcı’nın Bahçeli’yle başlattığı ‘kader mahkumlarına af’ talebine ‘oluk oluk kan sevici’ Peker de şu ‘açılım’la katılmış:

“Oluşturacağımız kamuoyu neticesinde, kalitesizce suç işlememiş olan tüm kader mahkumlarının da bir an önce ailelerine kavuşmalarını YÜCE ALLAH’tan diliyorum."

Suç literatürüne Peker’in cehaletinden çıkan bir katkı sanılmasın. ‘Cumhur’ aleminde ‘suç’ normları, işleyenin kim olduğuna göre nitelik değişiyor:

Kaliteli ve kalitesiz suçlar!

Örneğin bir başka ‘Cumhur’cu BBP Genel Başkanı Mustafa Destici...

HDP seçmenini şöyle tehdit etmekte:

“HDP'ye oy verenler terör örgütünün yaptıklarından mesul olurlar, buna dikkat etmeleri lazım..."

Şimdi BBP’nin Baş Alpereni bu ‘suça teşvik eden’ tehditiyle ‘kaliteli suç’ işlemiş oluyor herhalde, ki ‘kaliteli suç’ suç değildir!

Bir diğer ‘kaliteli’ de Ordu’dan ses veriyor; MHP’nin cengâverlerinden Cemal Enginyurt:

“Ben Meclis’te olsaydım Cumhurbaşkanını eleştiren o Özgür Özel şimdi yoğun bakımda olurdu!”   

Maşallah, yiğitler geçidi bitmez ki...

***

‘Tek tek’çi iktidarın siyaset normları böylesi bir ‘kalite’ ile bütünleşiyor işte.

O ‘kalite’dir ki, Diyarbakır Bağlar’da HDP seçim bürosu açılışında, etkinliğin davulcusu göz altına alınırken, ‘suç aletine’ yani davulun tokmağına da el konulmuş!

Allah muhafaza, tokmak önemli elbette!

Bayramlık ağzımızı açmayalım ama o tokmağın kimin kafasına ineceğini görmek için çok beklemeyeceğimizi söylemekten de imtina etmeyelim yine de...

Hadi tamamen ‘ilgisiz’ bir haberle bitirelim:

“Van'ın Gürpınar İlçesi’nin Topyıldız Köyü’ne bağlı Yapraklı Mezrası yaylasında, kayalık bölgede otlayan bir koyun uçurumdan atlayınca, sürüdeki 500’e yakın koyun peş peşe 20 metre yükseklikteki kayalıktan atladı. Koyunların tümü öldü.”

Biz sürüdeki koyun değiliz demek için son hafta...

YAZARIN DİĞER YAZILARI
Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa
Evrensel Ege Sayfaları
EVRENSEL EGE

Ege'den daha fazla haber, röportaj, mektup, analiz ve köşe yazısı...