25 Mayıs 2018 23:36

‘AKP’nin seçim bildirgesi’, gerçekler ve dönemin özelliği

‘AKP’nin seçim bildirgesi’, gerçekler ve dönemin özelliği

Fotoğraf: Envato

Paylaş

AKP Genel Başkanı Erdoğan’ın “manifestosu”ndan sonra önceki gün de AKP’nin “seçim bildirgesi” yayımlandı.

Bütün haber kanalları saatlerce “bildirge seramonisini” ve ayrıntılarını naklen yayımladı.

İyi ki de öyle yaptılar!

Böylece, “O bildirgede neler neler vardı da medya duyurmadı” bahanesi kalmadığı gibi; vatandaş da günlerdir “Bildirgede her konuda vatandaşın taleplerine yanıt verilecek” sözleriyle vuku bulan propagandanın ne kadar kof ve yalan olduğunu görmüş oldu. Böylece, “her derde deva” olarak gösterilen “seçim bildirgesi”nin aslında Erdoğan ve AKP propagandasının çiğneye çiğneye çürüttüğü; yol, köprü, kanal, tünelllerden başka bir şey olmadığı görüldü. İnşaatlar üstünden yandaş şirketlere para akıtılarak sağlanan bu çarpık “büyüme”nin ucuz bir kalkınma edebiyatından ibaret olduğu da böylece ortaya çıkmış oldu. 

Bu yüzendir ki; Erdoğan’ın “inandırıcılığı olmayan” ve “heyecan uyandırmayan” son manifestosu; AKP Seçim Bildirgesi”yle de tescillenmiş oldu. Dolayısıyla AKP Seçim Bildirgesinin “salonda bile heyecan uyandırmayan” bir bildirge olması boşa değildi. 

BASKI KAN VE GÖZYAŞI VAAT ETMEK NASIL BİR ŞEY?

Ne tuhaftır ki; AKP, sunulan “bildirge”de, herhangi normal bir partinin kendi “seçim bildirgesi”ne koyamayacağı ya da “Bunları bir an önce kaldıracağım” diyeceği iki konuya yer verdi! Üstelik bunları hem “geçmişin bir başarısı” hem de gelecekte sürdürmekte kararlı olunan bir vaat olarak açıkladı.  

Peki neydi bunlar?

Bunlardan birincisi; “teröre karşı mücadele” adı altında “içeride ve dışarıda yapılan operasyonların sürdürülmesi”ydi. Diğeri de OHAL’in 24 Haziran’dan sonra da (eğer AKP kazanırsa) kaldırılmayacağıydı!

Böylece (AKP ve Erdoğan’ın el altından propaganda ettiği) 24 Haziran’dan sonra “Kürt sorununda yeni bir çözüm süreci başlatılacağı” vaadinin ne kadar yalan olduğu bildirgeyle belgelenmiş oldu. Bu durum, hem bildirge hem de Erdoğan “manifestosu”nda ifade olunan “demokrasi ve özgürlüklerin sınırlarının genişletileceği” ve “yargı bağımsızlığının güçlendirileceği”  laflarının da ne kadar boş olduğu gösterdi. 

YAPTIKLARI  YAPACAKLARININ GARANTİSİDİR

“Bildirge” dediğin şey sonuçta laftan ibaret. Bugün yazar yarın unutursun, unutturursun! Ama yapılanlar, yapılacak olanlar her zaman bildirgelerden daha inandırıcıdır. 

Seçime beş kala, Cumhurbaşkanının imzasıyla, Petrol-İş üyesi Soda Kromsan işçilerinin grevinin yasaklamasının bunun tipik bir örneğidir. Nitekim bu yasak, “Biz OHAL’i grevleri kolayca yasaklamak için sürdürüyoruz” denmesinden hemen sonra, AKP’nin işçi düşmanlığındaki kararlığınını gösteren yeni bir aşama olmuştur.

Yine Genelkurmay Başkanı ve Cumhurbaşkanı Sözcüsünün, helikopterle, cumhurbaşkanı adaylığı tartışılan Abdullah Gül’e “baskın ziyaretler” yaptıkları ve bu “ziyaret”in kamuoyu tarafından “yeni 28 Şubat girişimi” olarak algılandığı bir dönemde; CHP’nin Cumhurbaşkanı adayı Muharrem İnce’nin ziyaretini kabul eden Cerrahpaşa Tıp Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Alaattin Duran, YÖK’ün talimatıyla görevden alındı. 

Tıpkı grev yasakları gibi Dekan Duran’ın görevden alınması da AKP’nin 24 Haziran sonrasında nasıl bir “özgürlükler düzeni” tasarladığının göstergesidir. 

EKONOMİ, SEÇİM HARARETİ VE GERÇEKLER

Kuşkusuz ki AKP bu seçim bildirgesini yazmaya başladığında, vatandaşa daytılan; ülkenin en önemli sorununun “beka-terör sorunu” olduğu biçimindeydi. Ekonomi, işsizlik, yoksulluk, geçim sıkıntısının üstü milliyetçi hezeyanlar ve ırkçı-şoven propaganda ile örtülebilmişti. 

Ama MAK’ın son anketine göre, “Size göre ülkemizin en önemli sorunu nedir?” sorusuna, ankete katılanların yüzde 45’i “ekonomik sorunlar, dövizdeki artış ve işsizlik” yanıtını vermiş. Ankette, “dış politik olaylar” yüzde 18’le ikinci sorun olarak görülürken, “adalet”i en önemli sorun olarak görenlerin oranı ise yüzde 7’de klamış. “Terör ve güvenliği en önemli sorun” olarak görenler de sadece yüzde 5’te kalmış!

Bu verilere göre, AKP’nin istediği sıralama tamamen tersine dönmüş görüyor. 
Erdoğan-AKP Seçim Bildirgesi’ne MAK’ın anket sonuçları üstünden baktığımızda;
1-) Erdoğan ve AKP’sinin daha önce en önemli sorun olarak görüp öne çıkardığı, “beka-güvenlik-terör” sorunu, vatandaşın gözünde şimdi en geriye (sadece yüzde 5’e) düşmüştür. 
2-) AKP’nin özellikle Suriye üstünden yürüttüğü “yayılmacı” politikaları, vatandaşın gözünde artık “çözülmesi gereken bir dış politika sorunu” haline gelmiştir. ,
3-) Vatandaş için en önemli sorunlar, açık biçimde işsizlik, yoksulluk, dövizdeki artış ve geçim sıkıntısı olarak yansımaya başlamıştır. 

GERÇEKLERİ AÇIKLAMAK KOLAYLAŞMIŞ VE ÖNEMİ ARTMIŞTIR

Peki, bu üç maddede özetlenen değişimin demokrasi güçleri bakımından anlamı nedir? Maddeler halinde sıralarsak;

  1. AKP iktidarının bugüne kadarki propagandasının merkezinde olan “yol, köprü, tünel, kanal” gibi inşaat merkezli kalkınma iddialarının kofluğu açığa çıkmıştır. Üstelik AKP’nin bu yolla ülkeyi büyük bir döviz borcu batağına itttiği ortadadır. Ve bu türden projeler sadece yandaş inşaat ve enerji firmalarının cebini doldurmakta, ülkenin yeraltı ve yerüstü servetleri yağmalanmaktadır. 
  2. Erdoğan ve Hükümetinin dış politikası açık biçimde halkın gözünde sorun haline gelmiştir. Sahte anti emperyalizm sloganları artık “yayılmacı” politikaların üstünü örtmeye yetmemektedir. 
  3. “Beka-terörle mücadele-güvenlik” denerek içeride ve dışarıda sürdürülen askeri operasyonlar ve Kürt sorununda ezerek çözme stratejisine dönülmüş olması vatandaş nezdinde tartışılmaya başlamıştır. 
  4. Ekonomi “büyürken” işçilerin emekçilerin nasıl yoksullaştırıldığı, “yerlilik ve millilik” kisvesi altında dolar ve faiz lobisinin nasıl palazlandığı daha görünür hale gelmiştir.    
  5. AKP’nin artık işçilerle, emeği ile geçinenlerle, işsizlerle, yoksullarla, onların nasıl geçindikleri, ne hissettikleri ve nasıl yaşadıklarıyla bir bağının kalmadığı ortaya çıkmıştır. AKP’nin artık bir zengin partisi olduğunu ve yöneticilerinin de zenginler gibi yaşayıp düşündükleri aşikar hale gelmiştir.

Bütün bunlara dolar ve avronun son hafta içinde beklenenden çok daha hızlı yükselmesi eklendiğinde; seçime kadar geçecek sürede Erdoğan-AKP iktidarının ülkeyi nereye sürükleyeceği de daha anlaşılır hale gelmiş bulunmaktadır.

Fakat olup biteni sadece seyretmek, gelişmelerin kendiliğinden AKP’ye fatura olarak yansıyacağını beklemek de doğru değildir. Hele de önümüzde bir seçim varsa; gerçekleri açıklamak ve halkın tavrını belirlemesini sağlayacak girişimler yapmak çok daha önemlidir. Ve süreç ilerledikçe; gerçekleri açıklama ve bu konudaki girişimler daha da etkili olacaktır. 

YAZARIN DİĞER YAZILARI
Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa
Evrensel Ege Sayfaları
EVRENSEL EGE

Ege'den daha fazla haber, röportaj, mektup, analiz ve köşe yazısı...