12 Mayıs 2018 00:27

Sosyalistler katalizör olur, HDP ile CHP tabanının ittifakı kurulur…

Sosyalistler katalizör olur, HDP ile CHP tabanının ittifakı kurulur…

Fotoğraf: Envato

Paylaş

Sadece temenni ve naçizane öneri değil…
Tabii ki bir imkandan söz ediyorum…    
Durun. Hemen dudak büküp geçmeyin…
Zira öyle kolay yabana atılacak bir ihtimalden bahsetmiyorum…
“Hayal” mi?
Pekii… Gerçekleşebilir bir hayal ama… dersem…
Nasıl mı?
Uzun boylu tartışmaların kapısını aralayacak mülahazalara girmeden...
Çok yakın bir tarihe yaslanıp bir adım daha atayım:
Aslında böyle bir ittifak vaktiyle fiilen sağlanmıştı…

2015 SEÇİMİ’NDEN FEYZALALIM

Evet evet hatırladınız; 7 Haziran 2015 seçiminden (ve sonucundan) bahsediyorum…
Ne olmuştu?
HDP, Saray’ın oyununu(*) bozarak, ilk kez parti olarak seçime katılmış…
(Evet o zaman da) Baraj altı kalması durumunda HDP’nin kaybedeceği (evet o zaman da 60 ila 80) milletvekillerinin, seçim sisteminin gereği olarak, AKP’den Meclise girme tehlikesi belirmiş ve görülmüştü… de…
Ne olmuştu?
Kürt hareketine mesafeli, laik demokrat Türk seçmen, sol duyulu CHP’liler, milliyetçi şoven ablukayı yarmış ve HDP’ye elini uzatmıştı…
Anadolu’nun pek çok yerinden ilk kez HDP geleneğine dikkate değer oylar çıkmıştı…
Yine hatırlayın; sonradan CHP’nin epeyce başına kakılan “Ben CHP’ye, eşim HDP’ye oy verecek” diyen CHP yöneticileri dahi çıkmıştı…
Sorsam, sizin de benim gibi tanıklığınız vardır: Sahiden de sol duyulu CHP’liler, aile içi oy taksimatı yapmış, meşrebine göre, misal, “2 HDP’ye 3 CHP’ye” diye aile oylarını taksim etmişti…
Şimdi neden olmasın?
Ya da neden olsun?

7 HAZİRAN DERSLERİNE ÇALIŞMALI

Cevap basit:
O gün neden ihtiyaç duyulduysa ve yapıldıysa, bugün de aynı sebepten…
HDP’li olmayan hatta mesafeli duran seçmenin, HDP’ye verilen destekte (Kürt halkı ile dayanışma gibi) siyasi-ahlaki motivasyonların (ne kadar) payı var mıydı, bilmiyoruz…
En azından benim haberdar olduğum böyle bir veri yok…
Fakat çıplak gözle görülen, her mecrada işitilen şu idi:
AKP’yi/Erdoğan’ı durdurmak için HDP’nin mutlaka barajı aşıp Meclise girmesi lazım…
Bunun için (En azından oyları bölüştürerek) HDP’ye destek şart!..
Fakat öyle sanıyorum ki, sadece bu değildi…
Fırat’ın Batısı’ndan, laik demokrat seçmenden, ilerici CHP’lilerden HDP’ye uzatılan el,  “AKP’yi durdurma” zaruretinin yarattığı pragmatizmin ötesinde de anlamı vardı…
Evet, belki sembolikti… Ancak şovenizmden beslenen o tarihi bariyeri aşmış ya da aşma potansiyeli taşıyordu…
Ve (Gelecek için umut veren siyasi sonuçları itibariyle de) fevkalade kıymetliydi..
Bu sütunu -varsa düzenli- takip edenler belki anımsar:
7 Haziran seçiminin en önemli sonuçlarından birinin Batı’nın laik demokrat seçmeni, Kemalistleri ile Kürtlerin, HDP’nin yan yana gelebilmesi olduğuna işaret etmiştik…
Ve AKP başta, eski-yeni müesses nizamın sahiplerini en çok ürküten de (Kürt muhalefeti ile Fırat’ın batısındaki laik demokrat muhalefetin yan yana gelebilme(si) ihtimali) bu olmuştu…
7 Haziran’ın açığa çıkardığı, HDP’ye oy vermede simgeleşen bu dayanışma/kardeşleşme potansiyelinin önlenmesi, AKP rejiminin stratejik öncelikleri olacaktır notunu düşmüştük…
Rejimin 1 numarasının bildik sözleri ile söylersek, AKP  her haliyle, “Öyle yanınıza bırakmam bunu” demeye başlamıştı…
Ve nitekim o ahdedilenin gereği yapıldı… yapılıyor…

24 HAZİRAN’A 7 HAZİRAN MODELİ

Öyleyse izlenecek yol belli:
7 Haziran modeli…
Tabii ki, tecrübelerden ders çıkararak…
Kendiliğinden yönelişin doğallığına halel getirmeden…
Hassasiyetleri özenle dikkate alan dil, üslup ve yordamla daha organize bir şekilde…
7 Haziran’da uç veren dayanışma eğilimlerini güncelleyerek uyarlamak, yeniden üretmek…

İŞTE DİKTATÖRLÜĞÜ ASIL BU ÇILDIRTIR!

HDP’ye desteğin siyasi/ahlaki sorumluğuna esastan vurgu yaparak ve bunu saklı tutarak, toparlarsak:
Galiba tüm araştırmaların gösterdiği üzere…
Tayyip Erdoğan’dan kurtulmak isteyenler…
HDP’ye gidecek (60 ila 80 arasında olduğu hesaplanan) milletvekillerinin, HDP’nin baraj altı kalması halinde AKP hanesine yazılmasına, Saray’ın istibdat rejiminin kuvvetlenmesine itirazı olanlar…
HDP’yi omuzlayıp Meclise taşımak zorunda…

TAMAM… ANCAK HDP İLE TAMAM OLUR!

Yetmez…
Bilhassa muhtemel 24 Haziran seçiminin 2. tura kalması neticesinde …
“Anahtar” Kürt oylarının/muhalefetinin AKP paraleline kaymasından endişe edenler…
Kürt halkının barış talebini istismar etmeye yeltenecek Saray’ın (yine… yeniden) tuzağına düşmesinden kaygılananlar, Kürt halkı ve siyasi hareketiyle bir araya gelmeyi becermeli…
HDP’yi ve Kürtleri AKP’nin sahasına itmemeli…
AKP’nin maniple edeceği Kürt gericiliğinin Kürt oylarının Saray’a yem olmasına mani olacak yegane kuvvetin HDP olduğu unutulmamalı…
Sağcı “cumhur ittifakı”nın sağcı muhalifi “millet ittifakı”nın HDP’yi yok sayarak yarattığı yarılmayı, sosyalistler ve ilerici CHP’liler kapatmak için hamle yapmalı…
Unutulmamalı…
TAMAM… ANCAK (Mecliste temsil edilen) HDP ile TAMAM OLUR!
Tamamlamak için el ele vermeli… de… nasıl?
‘Mesela’ için aşağıdaki sütuna buyurun…
-------------
(*) Sonradan, yakın zamanda öğrendiğimize göre, “çözüm süreci”nin ekmeğini yemeye doymayan AKP, Öcalan üstünden, HDP’ye tazyikte bulunmaya yeltenmiş; parti olarak değil yine bağımsız adaylarla girilmesini istemiş… Ancak HDP çevresi kabul etmemiş…

 

... HDP’LİSİ CHP’LİSİ SANDIĞA VE SONRASINA SAHİP ÇIKMAK İÇİN SEÇİM ÖRGÜTÜ KURMALI!
Öncesi ve sonrası ile…
Seçimin selameti için el ele vermenin tezahürü olarak, mesela, diyorum:
Seçim örgütü...
Nasılına geçmeden, ilkin neden?
Namüsait şartlarda can havliyle panik butonuna basılarak gündeme getirilip dayatılan baskın seçimin selameti için, etraflı bir dayanışma ve iş birliğine ve bunun örgütlü yürütülmesine ihtiyaç olduğu aşikar değil mi?
Bence (de) öyle…
Satır başlarıyla izah edeyim:
Hem hafıza hem realite işaret ediyor:
Bugünün seçim (güvenliği) çalışması sadece 24 Haziran’da kurulacak sandıkların korunmasıyla sınırlandırılamaz…
Şüphe yok. Öncelik sandıkta diktatörlüğü alt etmek…
Keza hiç kuşkusuz, son alengirli düzenlemelerle hepten hile hurdaya açık hale getirilen sandıktaki oyların akıbetine sahip çıkmak hayati öneme sahip…
Fakat yetmiyor…
7 Haziran deneyimi bize şunu gösterdi:
Sandığa atılan oylara sandıkta sahip çıkmak da kafi gelmiyor…
Sandık sonucunun meşruiyetini çaldırtmamak/kabul ettirmek de sandığa attığımız oylara sahip çıkmanın önemli parçasını… Mütemmim cüzini oluşturuyor…
Yani?
-    Özgürce seçim/propaganda çalışması yapma hakkını kullanmak,
-    Sandıkta oyları çaldırmamak,
-    Oyların hile hurda ile heba edilmesini önlemek,
-    Sandıktan çıkan sonuca İktidarı uyma mecburiyetinde bırakacak çalışmayı yapmak…

İşte seçim çalışmasının güvenliğini teşkil eden bütünün parçaları…
İşte bu süreçlerin ihtiyaçlarına göre şekillenecek, çözüm odaklı merkezi müdahale aracı olarak 24 Haziran seçim örgütü…
Esasen yeni bir şey söylemiyoruz…
Zira böyle bir seçim örgütünün ayakları önceki seçimlerde zaten kuruldu:
Oy ve Ötesi; ilk akla gelen misal…
Tabii başkaları da var…
Tahayyül etmeye çalıştığım seçim örgütünün farkı şu:
Yukarıda belirtildiği üzere; sadece sandık güvenliği değil, (seçim) öncesi ve (seçim) sonrası (iktidarın demokratik devri) süreçlere de müdahale edebilecek pozisyonlar almayı önüne koyması…
Oysa, Oy ve Ötesi gibi inisiyatifler ise sadece sandık güvenliğine odaklı çalışıyor…
(isterse) Merkezi bir ağa katılarak veya bağımsız olarak çalışmasını tabii ki sürdürecek, sürdürmeli…
Fakat işaret ettiğimiz üzere, seçim çalışması bile başlı başına problem ve olmadık engellerle karşılaşıyor…
7 Haziran sürecinde yakılan, darbedilen HDP’liler geçmişin misalleri…
Avcılar’da ‘Tamam’ etkinliği yapanların (10 Mayıs 2018) polis şiddeti ve gözaltılara maruz kalması ise son misal…
İyi Particilerin Bağcılar’da uğradığı silahlı saldırı ise önümüzdeki günler için kaygılanmamıza yol açmalı…
Hasılı:
Seçim örgütü katılımcıları farklılıklarını muhafaza ederek, bir ve aynı olmayı dayatmayı zinhar aklına getirmeden…
Her parti, grup/oluşum/inisiyatif…kendi seçim çalışmasını istediği gibi yapmalı/yapabilmeli; bildiğini okumalı/okuyabilmeli…
Seçim imecesinden ibaret sayılabilecek seçim örgütü, kimin ne söylediğine değil, seçim sürecinin öznelerinin sözünü söyleyebilme, cümlesini kurabilme, halka ulaşma ve temas etme…
Kısacası seçim propaganda faaliyetinin güvencesinin takipçisi olmalı…
Farklı bileşenleriyle 24  Haziran seçim örgütünün/inisiyatifinin kalıcılaşması gözetilebilir…
İleride oluşacak halktan yana siyaset üretme ve denetleme fonksiyonu da üstlenecek halk meclislerinin nüveleri olarak da tasarlanabilir tabii..
Fakat ilk elden seçim örgütünün seçim sürecindeki görevini şöyle özetlemek mümkün:
Dayanışmada birlik, propaganda ve ajitasyonda özgürlük (iktidar ve bileşenler birbirine karşı)…
Toparlarken hatırlatayım:
Gölcük Depremi sırasında deprem bölgeleri ile koordineli çalışan bürolar vardı…
O tecrübe de katkı sunabilir…
Zira farz edelim ki, merkez üssü Beştepe’deki Ak Saray olan büyük bir siyasal/sosyal/kültürel… insani yıkımlara yol açan/açacak olan zelzeleyle karşı karşıyayız…
Ve buna karşı dikta depreminin mağdurları olarak seçim örgütümüzü/imecemizi kuruyoruz…
Olmaz mı?
İcabında devam edeceğim…

 

YAZARIN DİĞER YAZILARI
Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa