22 Nisan 2018 00:15

Kısırlaştıran çocuklar

Kısırlaştıran çocuklar

Fotoğraf: Envato

Paylaş

Saf. Arı. Bozulmamış. Kusursuz! Bunlar insan haklarını hiçe sayan, özellikle ırkçı ve faşist rejimlerin çok sevdiği sıfatlar. Bu sıfatlara uygun insanlar yok. Ama bu önemli değil. Irkçılık gibi ideolojilerin üretilmesinde gerçeklerin pek önemi yoktur. Oldukça basit bir senaryo yeterli olur: Toplumdaki çoğunluğu oluşturan kitlelere saf-kusursuz-bozulmamış oldukları söylenir. Örneğin, saf bir ırktan geldikleri veya eşsiz bir milletten oldukları yazılır, çizilir; bu boş inançlar sürekli olarak yinelenir.

Gerçekte hiç de kusursuz olmayan kitlelere, kusursuzluk içeren sıfatların uygun olduğu ballandıra ballandıra anlatılır; kusursuz bir bütüne ait olduklarına inanmaları sağlanır. Ama bunu yapabilmek için bir de karşıt gerekir; yani saf olmayan, bozulmuş olan, kusurlu insanlar. Kusursuz insanlardan oluşan çoğunluğun, kusurlu insanlardan oluşan bir azınlığa karşı olumsuz tutum takınmaları sağlanır. 

Bu şekilde olumsuz sıfatların yakıştırıldığı insanlara yapılan haksızlıklar insanlığın yüzkarasıdır. Güney Afrika’daki ayrı tutma (Apartheid) rejiminde ambulansların bile ayrı olması gibi. Beyaz azınlığın beyaz olmayan çoğunluğu kusurlu ve aşağı görmesini sağlayan ırkçı Apartheid rejiminde hemen her şey deri rengine göre sınıflandığı için tıp da ayrı yaşamaya uygun olarak düzenlenmişti. Hastaneler vb. bir yana, beyazlara özel ambulans bile düşünülmüştü. Beyazlara özel ambulansa hiçbir zaman beyaz olmayan bir birey konulmuyordu.

Rejim tarafından eksik ve kusurlu olarak görülen bireylere yapılan saymakla bitmeyecek haksızlıklar arasında kısırlaştırma da var. Geçen yüzyıl boyunca ırkçı ve faşist rejimlerin modern devlet aygıtını kullanarak kısırlaştırma çalışmaları yürüttükleri biliniyor. Yeterince bilinmeyen ise bu uygulamaların ve ideolojik dayanaklarının ortadan kalkmasının pek de kolay olmadığı.

Ocak ayında Japonya’dan gelen bir tazminat davası haberi bunun bir göstergesi. Devlete karşı tazminat davasını açan 60 yaşındaki bir kadın. Dava açmasının nedeni ise zorla kısırlaştırılmış olması. 15 yaşında geldiğinde zihinsel engelli olarak sınıflanmış ve bunun ardından, yürürlükteki bir yasa uyarınca zorla kısırlaştırılmış. Dava dilekçesinde kadının hiç evlenemediği, çocuk sahibi olamayacağı neden gösterilerek kimse tarafından eş olarak istenmediği belirtiliyormuş.

Bu dava, Japonya’da devlet tarafından zorla kısırlaştırılmış bir birey tarafından açılan ilk dava. Başka davaların da açılması bekleniyor çünkü zihinsel veya genetik kusurlar neden gösterilerek kısırlaştırılan bireylerin sayısının 25 bin olduğu tahmin ediliyor. Bu bireylerin çoğunun, yaklaşık 16.500 kişinin, zorla kısırlaştırıldığı sanılıyor.

Bu uygulamaya dayanak sağlayan yasa, 1948’den 1996’ya dek yürürlükte kalmış. Yasanın özellikle geçen yüzyıl başında baskın olan üstün genleri koruma ve çoğaltma akımının etkisi ile hazırlandığı anlaşılıyor. Ana fikir şöyle özetlenebilir: “Madem bazı bireyler kusurlular, o zaman üremelerinin engellenmesi gerekmez mi? Kusurlu bireyler çocuk yaparlarsa, çocukları da kusurlu olmayacaklar mı?” Bu tür bir anlayışın yol açacağı uygulamaların çok kötü olabileceğini tahmin etmek zor olmasa gerek. Japonya’daki yasa tam olarak bunu gösteriyor. Yasa, kısırlaştırma dışında zorla kürtaja ve üreme organlarının alınmasına da olanak sağlamış.

Bu yasanın yol açtığı uygulamalar ile hedef alınanların çoğunluğunun henüz 18 yaşına gelmemiş bireyler olduğu sanılıyor. Aralarında henüz 9 yaşında olan çocuklar bile var. İnsanları kusurlu-kusursuz, bozulmuş-bozulmamış, şu ırk-bu ırk olarak sınıflayan herhangi bir rejimin, kusurlu çocuklara, yanlış ırktan olan çocuklara büyük zarar vermekten hiç kaçınmayacağı açık olsa gerektir.

Devlete karşı tazminat davasını açan 60 yaşındaki kadının kız kardeşine kulak verelim. Şöyle demiş: “Bu yasa yüzünden kız kardeşim insanlardan gizlenerek yaşamak zorunda kaldı; çok acı çekti. Biz işte buna karşı çıkmak ve engelli insanların da mutlu olabileceği bir toplum kurmak istiyoruz.”

YAZARIN DİĞER YAZILARI
Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa
Evrensel Ege Sayfaları
EVRENSEL EGE

Ege'den daha fazla haber, röportaj, mektup, analiz ve köşe yazısı...