07 Nisan 2018 23:40

İrade

İrade

Fotoğraf: Envato

Paylaş

Kutsal Dava ifadesi, neyi anlatıyor bilmem, iktidar partisi sözcüleri açıklamalarının aktarmacısıyım, kurumsallaştırılan ‘siyasetin’ programıymış; bu program için, yani Kutsal Dava uğruna yürekler seferber edilmiş, gönüller açılmış, parti yönetimi ve devletin yönetimi kendi ikballeri için çalışanlara değil, Kutsal Dava için mücadele edeceklere bırakılıyormuş, bırakılacakmış.

Yolumun düştüğü hemen her yerde, bazen bir apartman boyu, bazen uzunlamasına ya da diklemesine dikdörtgen bez afişler, bazen onlarcası yan yana dizilmiş kağıt baskı resimli afişler ‘Kutsal Dava’yı vurguluyor, vurgulamak ne söz, neredeyse gözüme sokuyor; Kutsal Dava mesajını taşıyan türlü çeşitli görseller, mekanda kapladıkları yerlerden, önce 2023, sonra 2054, daha sonra 2071 yıllarına önem atfederek zamanın geleceğine uzanıyorlar. Geçmişimizde bize yaşatılmamış kültürümüzü, geleneklerimizi, inançlarımızı, değerlerimizi bugün, geleceğin teknolojisiyle sağlanmış bir refah ve huzur dünyasında yaşayacağımız vaadi Kutsal Dava siyasetinin özeti oluyor; herkes Kutsal Dava fikriyatı üzerine kurulmakta olan toplumsal yapıda sorgulamadan, sual sormadan, hatta düşünmeden, yüreğinden fışkıran imanının gücüyle, inancının cesaretiyle, kutsala olan tereddütsüz itaatin vakarıyla yer almaya çağrılıyor.

Kutsal Dava fikriyat olarak kalsa, beni ilgilendirmeyecek, düşünce özgürlüğü deyip geçeceğim; hatta bir siyasi parti Kutsal Dava fikriyatını programında öngördüğü bir toplumsal yapılanmanın siyasi düşünsel temeline oturtsa ve bu yönde faaliyet gösterse yine ilgilenmeyeceğim, örgütlenme ve siyaset yapma özgürlüğü deyip geçeceğim. Ama güçlü iktidar partisi Kutsal Dava fikriyatını öngördüğü toplumsal yapılanmanın siyasi düşünsel temeline koymaktan öte, herkesin bu toplumsal yapılanmada ses çıkartmadan, mütevekkil ve itaatkar yer almasını sağlayabilmek amacıyla  öngördüğü siyasi örgütlenmeyi, yani kurmaya çalıştığı devlet yapısını meşrulaştıracak son aşamaya çok yaklaşmışsa, bu beni ilgilendirir.

Kutsal Dava bir inanç sistemi söylemidir; büyüleyici de olan gizinin (Belki de bilinmezliğinin) kışkırtıcılığından yararlanmak istenildiğinde, inanca dayalı soyutluğundan gelen menkıbevi çekiciliği inananların kendileri gibi inanmayanları, inansalar da kendileri gibi davranmayanları toplum arenasında yok eden gücün cesaret timsali duruşu önünde secdeye kapanmalarına itekleyebilir.

Kutsal Dava fikriyatının toplumsal yapılanmasını meşrulaştırmaya yönelik anlayış, ‘milli irade’ söylemiyle bizlere sunuluyor.

İrade bir şeyi yapıp yapmamaya karar verme gücü olarak tanımlanır; yani bireyseldir, çünkü bir konuda karar verme süreci bireyin beyninin,  henüz tüm gizemi bilimsel olarak açıklanamamış oldukça karmaşık etkileşimler sonunda ulaştığı tercihi, bir anlamda (Davranışı haklı varsaydırdığı gibi denilebilir) gerçekleştirilecek eylemin zihinsel meşruiyet temeli olarak belirlemesidir. Bireyin, örneğin bir seçimde ya da referandumda oy kullanması, bireysel tercihini dışa vurmasıdır, iradesidir; toplam sayısı diğer tercihlerden fazla olan bir tercihin öznesi o seçimde başarılı olan seçenektir. Bu tercihler yarışı, tercihlerden birinin doğru diğerinin yanlış olduğunu ya da tercihler arasından üstünlük dizilimi olabileceğini göstermez; bir başka deyişle, tercihlere farklılıklarına göre toplumsal bir anlam yüklemez. Oylama sonucu, örneğin seçimi kazanan siyaseti parti ya da referandumda kabul edilen öneri, o anda ve o anki koşullarda bireysel tercihlerin sayıca en yüksek olanını elde etmiş olur, o kadar. Bireysel tercih ya da tercihin dışa vurulması anlamında irade bireyi aşan ve onu dışlayan, bireyin kendi tercihine/iradesine yabancılaştığı  toplumsal bir anlam kazanmaz. Bu düşünce, çeşitliliğin ifadesidir, toplumsal yaşamda herkesin kendi özgünlüğünü kaybetmeden, kendi kaderini bizzat tayin edebileceği bir birlikte yaşamanın siyasi örgütlenmesine meşruiyet zemini oluşturabilir.

Millet iradesi, örneğin bir seçim ya da referandumda açıklanan tercihlerden çoğunlukta olanının, bireysel tercih oluşum sürecinin suretinde toplumsallaştırılmasıdır. Yani tercihler yarışında sayıca en çok olan tercihin, oy kullansın kullanmasın ‘millet’ kurgusuyla  toplumsallaştırılmış bireyler toplumunun kurgusal ‘iradesi’ olarak tanımlanmasıdır.

Milli irade ise, bireyin ya da milletin tercihini ifade etmez. Bireyin kişiselliğinden, milletin toplumsallığından arındırılmış, saf ve aşkın, olması gereken ve olmazsa hiçbir şeyin kusursuz olmayacağı varsayılan bir iradeyi varsayar; öyle bir irade ki, olabilecek ve olması gereken tercihleri en gerekli ve doğru zamanda belirleyebilir, herkes için en iyi ve etkin biçimde, en uygun araçlarla uygulayabilir. Bu aşkın irade, o iradenin egemen olacağı toplumsal yapılanmada herkesi huzurlu ve mutlu kılacaktır. Milli denilen aşkın irade ülkede o iradeyi temsil yetkisine sahip olan kişi tarafından belirlenir, açıklanır, kullanılır. Bu iradeyi hiç kimse, hiç bir kurum, hiçbir topluluk tartışamaz. Herkes bu iradenin tezahürü gereklere uymak, uygun davranmak zorundadır. Milli iradeyi toplumsal yaşamın temeline yerleştirdiniz mi, toplumun siyasi örgütlenmesini, yani devlet yapısını da bu anlayışa uygun inşa etmeniz gerekir.

Önümüzdeki süreçte milli irade toplum yaşamını ve milli irade devletinin anayasal işleyişini bütünüyle meşrulaştıracak, milli iradeyi temsil edecek olanı belirleyecek son bireysel tercihlerimizi kullanacağız.

YAZARIN DİĞER YAZILARI
Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa