17 Aralık 2017 00:59

Hayaller ve gerçekler

Hayaller ve gerçekler

Fotoğraf: Envato

Paylaş

Gerçeklikle bağını koparmadığın sürece hayal kurmanın zararı yoktur. ‘Hayallerle yaşanmaz’ sözü, hayal kurmamak gerektiğini anlatmaz herhalde. Kurulur da gerçeğin yerine ikâme edilirse, gerçeğin karşısındaki ‘cürmü’ hesap edilmeden bağlanılırsa, o hayalin sonuçları pek de hayırlı olmaz. Gerçekten saptığınız ölçüde gerçeğin tokadını da yersiniz! 

“İnşallah en kısa zamanda Şam’a gideceğiz, Emevi Camisi’nde namazımızı kılacağız...”  diyerek Suriye serüvenine dalanların bugün geldikleri nokta tam da budur. Boşuna denmemiştir; “büyük hayallerin kırıklıkları da büyük olur.”  Amerika’nın Ortadoğu stratejisinde talip olduğu rolden hareketle “Büyük Osmanlı” hayalleri  kurup ‘güç dengelerini’ değiştirmeye kalkmanın sonucu ortada işte. Müdahil olunmaya çalışılan ‘sahalardaki’ sorunlar ‘içeriye’ taşınmış, ‘çözeriz’ denilen sorunların parçası olunmuştur. Suriye denkleminin açmazları, çelişkileri, girdapları, iştahla Türkiye’yi bu kriz alanına sokanları da içine almıştır. 

Şimdi elde kala kala “Kürtler ev sahibi olmasın” mealindeki o ‘kadim’ hayal kaldı. Bu ‘hayal’, ABD’den yana yaşanan büyük hayal kırıklığı ile birlikte, Rusya’ya angaje olunarak ayakta tutulmaya çalışılmakta. ABD’yle yaşanan gerilim ve oradan itilmenin yansımalarını, Zarrab davası dahil, her gün alenen izlemekteyiz zaten. Katlanarak ve derinleşerek süren ve patlamaya açık bir birikim bu. Ama sadece bu da değil. ABD’den uzaklaşmanın bedelleri olduğu gibi Rusya’ya yanaşmak da öyle bedelsiz değildir. Malûm, “Katil Esed” politikası çoktan mazi oldu. Meteoroloji verileri gibi; Putin öncesi ve Putin sonrası açıklamalar, söylemler değişmekte. “Kapora verildi, eli kulağında” denilen S-400’ler konusunun da farklı boyutlar içerdiğine dair işaretler var. Rusya savunma şirketi Rostech’in başkanı Sergey Çemezov’un, “S-400’lerin verilmesi karşılığında Türkiye’den askeri üs isteneceğini” söylediğine dair haberler okuyoruz mesela. 

Yani? Aynı koltukta iki karpuz; Amerikan üslerinin karşısına Rus üsleri!

Suriye’deki gibi...

Nasıl savaş Suriye’yi esasında Amerika ile Rusya’nın mücadele arenası haline dönüştürdüyse, hesapsız kitapsız o savaşa dalan Türkiye’yi de böyle bir sonuca doğru itmekte, zorlamaktadır. 

Evet, büyük hayallerle girişilen Suriye macerası, giderek Suriye’ye dönüşmenin kıyısına getirip bırakmıştır Türkiye’yi. 

ABD ile Rusya arasında salınan sarkaç siyaseti, bizzat bu büyük güçlerin rekabet ve mücadele alanı haline getirmektedir ülkeyi. 

Ve giderek derinleşen bu sürecin sonuçları tahmin edilenden de daha ağır ve tehlikeli olacaktır. 

Ama freni patlamış bir iktidarın kendi geleceğini böylesi sonu belirsiz mecralarda aramasında da garipsenecek bir durum yoktur.

Giderek dozu arttırılan “Afrin’e de gireriz” tehditleri, ‘içerdeki’ sıkışmışlığı aşmak için ihtiyaç duyulan ‘milli beka’ kılıklı hizalanma için nasıl gerekli görülüyorsa; sonuçları itibariyle de bahsettiğimiz o ‘rekabet alanı olma’ durumunu çok daha alenileştirip hızlandıracaktır. 

“Kuzey Suriye’de terör devleti kurdurmayacağız” diye Rusya’yla üs pazarlığı yapmak çözüm müdür?

Sonuç alıcı bir yol mudur?

Rusya büyük güçtür, konjonktürü değerlendirecek kadar rasyoneldir elbette; alacağını alır ama “Afrin’e de dalarız, yıkar geçeriz” gibi bir irasyonel saplantının hamiliğini yapar mı? 

Göreceğiz ama pek muhtemeldir ki hayat Suriye hayallerini nasıl berhava ettiyse, “Kuzey Suriye” hayallerini de aynı akıbet beklemektedir.

Tıpkı, Meclis kürsüsünde “Kürdistan mebusuyum” dediği için vekile ceza kesmekle halledilmeye çalışılan büyük sorundan kaçılamayacağı gibi...

Evet, gerçeklikten kaçamazsınız, kaçtığınızı zannedersiniz sadece. Eninde sonunda yakalar sizi ve tarihin akışını geciktirmenin bedelini fitil fitil getirir burnunuzdan...
 

YAZARIN DİĞER YAZILARI
Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa
Evrensel Ege Sayfaları
EVRENSEL EGE

Ege'den daha fazla haber, röportaj, mektup, analiz ve köşe yazısı...