Hayaller ve gerçekler
Fotoğraf: Envato
Gerçeklikle bağını koparmadığın sürece hayal kurmanın zararı yoktur. ‘Hayallerle yaşanmaz’ sözü, hayal kurmamak gerektiğini anlatmaz herhalde. Kurulur da gerçeğin yerine ikâme edilirse, gerçeğin karşısındaki ‘cürmü’ hesap edilmeden bağlanılırsa, o hayalin sonuçları pek de hayırlı olmaz. Gerçekten saptığınız ölçüde gerçeğin tokadını da yersiniz!
“İnşallah en kısa zamanda Şam’a gideceğiz, Emevi Camisi’nde namazımızı kılacağız...” diyerek Suriye serüvenine dalanların bugün geldikleri nokta tam da budur. Boşuna denmemiştir; “büyük hayallerin kırıklıkları da büyük olur.” Amerika’nın Ortadoğu stratejisinde talip olduğu rolden hareketle “Büyük Osmanlı” hayalleri kurup ‘güç dengelerini’ değiştirmeye kalkmanın sonucu ortada işte. Müdahil olunmaya çalışılan ‘sahalardaki’ sorunlar ‘içeriye’ taşınmış, ‘çözeriz’ denilen sorunların parçası olunmuştur. Suriye denkleminin açmazları, çelişkileri, girdapları, iştahla Türkiye’yi bu kriz alanına sokanları da içine almıştır.
Şimdi elde kala kala “Kürtler ev sahibi olmasın” mealindeki o ‘kadim’ hayal kaldı. Bu ‘hayal’, ABD’den yana yaşanan büyük hayal kırıklığı ile birlikte, Rusya’ya angaje olunarak ayakta tutulmaya çalışılmakta. ABD’yle yaşanan gerilim ve oradan itilmenin yansımalarını, Zarrab davası dahil, her gün alenen izlemekteyiz zaten. Katlanarak ve derinleşerek süren ve patlamaya açık bir birikim bu. Ama sadece bu da değil. ABD’den uzaklaşmanın bedelleri olduğu gibi Rusya’ya yanaşmak da öyle bedelsiz değildir. Malûm, “Katil Esed” politikası çoktan mazi oldu. Meteoroloji verileri gibi; Putin öncesi ve Putin sonrası açıklamalar, söylemler değişmekte. “Kapora verildi, eli kulağında” denilen S-400’ler konusunun da farklı boyutlar içerdiğine dair işaretler var. Rusya savunma şirketi Rostech’in başkanı Sergey Çemezov’un, “S-400’lerin verilmesi karşılığında Türkiye’den askeri üs isteneceğini” söylediğine dair haberler okuyoruz mesela.
Yani? Aynı koltukta iki karpuz; Amerikan üslerinin karşısına Rus üsleri!
Suriye’deki gibi...
Nasıl savaş Suriye’yi esasında Amerika ile Rusya’nın mücadele arenası haline dönüştürdüyse, hesapsız kitapsız o savaşa dalan Türkiye’yi de böyle bir sonuca doğru itmekte, zorlamaktadır.
Evet, büyük hayallerle girişilen Suriye macerası, giderek Suriye’ye dönüşmenin kıyısına getirip bırakmıştır Türkiye’yi.
ABD ile Rusya arasında salınan sarkaç siyaseti, bizzat bu büyük güçlerin rekabet ve mücadele alanı haline getirmektedir ülkeyi.
Ve giderek derinleşen bu sürecin sonuçları tahmin edilenden de daha ağır ve tehlikeli olacaktır.
Ama freni patlamış bir iktidarın kendi geleceğini böylesi sonu belirsiz mecralarda aramasında da garipsenecek bir durum yoktur.
Giderek dozu arttırılan “Afrin’e de gireriz” tehditleri, ‘içerdeki’ sıkışmışlığı aşmak için ihtiyaç duyulan ‘milli beka’ kılıklı hizalanma için nasıl gerekli görülüyorsa; sonuçları itibariyle de bahsettiğimiz o ‘rekabet alanı olma’ durumunu çok daha alenileştirip hızlandıracaktır.
“Kuzey Suriye’de terör devleti kurdurmayacağız” diye Rusya’yla üs pazarlığı yapmak çözüm müdür?
Sonuç alıcı bir yol mudur?
Rusya büyük güçtür, konjonktürü değerlendirecek kadar rasyoneldir elbette; alacağını alır ama “Afrin’e de dalarız, yıkar geçeriz” gibi bir irasyonel saplantının hamiliğini yapar mı?
Göreceğiz ama pek muhtemeldir ki hayat Suriye hayallerini nasıl berhava ettiyse, “Kuzey Suriye” hayallerini de aynı akıbet beklemektedir.
Tıpkı, Meclis kürsüsünde “Kürdistan mebusuyum” dediği için vekile ceza kesmekle halledilmeye çalışılan büyük sorundan kaçılamayacağı gibi...
Evet, gerçeklikten kaçamazsınız, kaçtığınızı zannedersiniz sadece. Eninde sonunda yakalar sizi ve tarihin akışını geciktirmenin bedelini fitil fitil getirir burnunuzdan...
- Solun ayarını seçimler mi bozuyor, yoksa ayarlar bozuk mu zaten? 09 Temmuz 2023 04:40
- Sosyalistlerin muaf olma hali ya da kaybeden sadece "Burjuva muhalefeti" mi?! 25 Haziran 2023 01:55
- Yenilmek de direnerek olsun, teslim olarak değil! 21 Mayıs 2023 04:40
- 1 Mayıs notları ve 14 Mayıs imkânı 07 Mayıs 2023 02:19
- Tarihi seçimler ve solda sekterlik halleri 30 Nisan 2023 04:17
- ‘Ayşe Teyze’ler, Mahirler varken, seccade konsolidasyonu yeter mi? 09 Nisan 2023 04:56
- Ayhan Bilgen’in ‘yapıcı muhalifliği’ ve bir tür ‘itirafçılık’ hali! 02 Nisan 2023 04:48
- Şapkadan çıkan Erbakan ile ‘bize pusu kurdular’ diyen pusucu nereye koşuyor? 26 Mart 2023 04:40
- 20 Mart’a denk düşen ‘tesadüfler’ ve bir zorunluluk 22 Mart 2023 04:49
- Değişim enerjisi, kuyudaki Akşener ve ‘kazanacak aday’a ilişmek! 12 Mart 2023 10:16
- Yarattığı enkazın altında kalan Akşener’in tarih bile olamama hali! 05 Mart 2023 04:53
- Ferit Demir’e sallanan çekiç ve çekiçci! 26 Şubat 2023 04:40