26 Kasım 2017 00:55

Çürüme ve bütünleşmiş din

Çürüme ve bütünleşmiş din

Fotoğraf: Envato

Paylaş

Türkiye’de çürüme ve akıl dışı siyaset kol kola ilerliyor. Öyle ki, Bülent Arınç çıkıp, Türkiye’de 80 milyon insanın Fethullah Gülen’e sempati duyduğunu söyleyebiliyor. Daha doğrusu, 80 kişi dışındaki herkesin...

Arınç, sayı saymayı elbette biliyor. Gülen ve Gülencilerin oynadığı oyunları, yediği haltları da çok yakından biliyor. Bu oyunları anlatmaya çalışan, Gülen ve Gülencilerin Türkiye’deki çürüme ve akıl tutulmasının önemli özneleri olduğunu yıllardır söyleyenlere yapılan haksızlıkları da iyi biliyor. Ama doğruları söylemek hiç işine gelmiyor. Biliyor ki, doğruları söylemek ve aklı ölçüt almak kendisi ve içinde bulunduğu siyasi oyunun sonu olacak. 

Arınç, vb. siyasetçilerin ana dayanağı dini bütünlük. Ülkede geride bırakılmak istenen tek ölçüt dini bütün olmak. Dini bütünlük öyle hafife alınacak bir şey değil, müthiş bir araç. Zırh gibi, kalkan gibi. Çocukları taciz edenler mi var? Dini bütün olmaları yeterli. Çocukların yanarak öldüğü yurtları kuran, açan ve işletenler de hiç sorun yaşamıyorlar. Nasılsa mahkeme, gerçekler, akıl süzgeci artık devre dışı. Peki kadınların nasıl dövülmesi gerektiğini anlatan, videoları internette paylaşılan o korkunç sakallı? Hiç çekinmesine gerek yok, çünkü o dini bütün bir kişi. Çekinecekleri hiçbir şey yok çünkü ne yaparlarsa yapsınlar, ne söylerse söylesinler, dini bütün olmaları onları kurtarıyor.

Utanma sıkılma da devre dışı. Hiç utanmadan, müthiş bir pişkinlikle, “80 milyon ve 80 kişi” gibi laflar üreten kafalar, Malatya’dan gelen haberleri duyunca da utanmıyorlar. Alevilerin evlerinin kapısına çarpı atılması onları rahatsız etmiyor. Evinin kapısına çarpı atılan bir kadının fotoğrafı; kapısının önündeki o sinmiş, korkmuş hali de. Bu fotoğrafı gören milyonlarca insan utanırken, Arınç ve benzerleri hiç utanmıyor.

Gerçek böyle. Siyasal İslamcılık böyle bir varoluş. Evlerin kapılarına her çarpı atılışında hiç utanmayan, hiç içleri sızlamayan insanlar üretmeyi başaran bir zihniyet; her zaman pişkin bir tutum. Madımak Katliamı’nı bünyesinde barındıran ve bundan hiç utanmayan, Kanlı Pazar’ın sorumlularından birini Meclis başkanı yapacak denli utanmaz bir siyaset.

Yerdeki bir madenciye tekme atan, hem de bunu yüzlerce insanın ölüme gönderildiği Soma’da, kameralar önünde yapan bir kişiden utanmayan bir anlayış. Uykusunda bir panzer tarafından ezilerek öldürülen çocukların olduğu bir ülkede yaşamaktan da utanmayan bir anlayış. Dini bütün olmak her zaman, her şeyi örtüyor.

Madımak Katliamı’ndan hiç utanmayanların, Maraş ve Çorum’da dini bütün insanların yaptıklarından utanmaları da elbette söz konusu değil. Dini bütün olmak başka şeyleri örttüğü gibi katliamları da örtüyor. Bahçelievler’de yedi genci katledenlerin dini bütün olması da sorun değil. Sendikacıları, öğretmenleri, sanatçıları, öğrencileri öldüren ve hâlâ, “Bir gece ansızın gelebiliriz” nakaratlarını yineleyenlerin hepsi dini bütün kişiler. Bu da sorun değil...

Dini bütünlük işte böyle bir şey. Diğer türlü söylemekte yarar var: Bütünleşmiş din. Hani, maddenin halleri gibi. Bütünleşmiş, yani katılaşmış bir inanç. Acıyı görmeyen, utanma sıkılma bilmeyen bir zihniyet. Bunları sağlayan, yani katılaşmayı sağlayan da içinin dogma dolu olması. Aklın ve vicdanın devre dışı bırakılması için dogmalar gerekiyor.

Türkiye’de çürüme ve akıl dışı siyaset işte böyle ilerliyor. Arınç, Gülen ve diğerleri hepsi aynı bütünleşmiş ve katılaşmış zihniyetten besleniyorlar. Tam da bu nedenle, çocuklara ve gençlere bu zihniyetin dayatılmasını istiyorlar. Öğretmenlere, öğrencilere ve okullara yönelik saldırı da bundan kaynaklanıyor. Oysa acıyı görmeyen, utanma sıkılma bilmeyen, dogmacı bir zihniyetin gidebileceği hiçbir yer yok. Çocuklar, gençler ve aslında tüm toplum için tek çıkış bugün bu zihniyete karşı çıkmaktan geçiyor.

YAZARIN DİĞER YAZILARI
Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa
Evrensel Ege Sayfaları
EVRENSEL EGE

Ege'den daha fazla haber, röportaj, mektup, analiz ve köşe yazısı...