17 Eylül 2017 00:15

Umudun okulu

Umudun okulu

Fotoğraf: Envato

Paylaş

Türkiye’nin içinde bulunduğu tarifi zor durumun içinde insanların kendilerini çıkmazda hissetmeleri hiç şaşırtıcı değil. Zaten var olan durum toplumun kendini çıkmazlar ve açmazlar içerisinde hissetmesi, hissettirilmesi ile inşa edildi.

12 Eylül darbesi sonrasında topluma umudun ANAP arısında olduğu söylendi. Turgut Özal ve ANAP zaten 24 Ocak darbesinin uygulayıcısı olmak için kurulmuştu. ANAP arısının bal arısı olmadığı, tam tersine toplumu zehirleyen korkunç bir eşek arısı olduğu kısa sürede belli oldu. O dönemde topluma aşılanan tüketim düşkünlüğü milyonlarca insanı tüketime doymayan bireylere çevirdi. Toplumun birçok kesiminin arayışı tüketime yönlendirildi. Var olan umut damarlarının çoğu 12 Eylül ile kesilen bir toplumda bireyler umudu tüketimde aramaya başladılar.
Umut peşinde koşanlar nerelere sürüklenmedi ki? Umudu büyük evlerde, büyük arabalarda arayanlar olmadı mı? Umudu en ünlü markalarda arayanlar olmadı mı? Bir akıllı telefondan diğerine, bir markadan diğerine koşanlar olmadı mı? Her sorunun yanıtını internetten bulabileceğini sananlar, umudu bile internette aramadılar mı?

Bal arısı gibi görünen eşek arısının yok olması kaçınılmazdı; ANAP yok oldu gitti. Toplumun içine sürüklendiği çıkmazda eşek arısının yerine korkunç bir ampul geldi. Ampul geldikten sonra okulların ticarileşmesi ve gericileşmesi için müthiş bir çaba harcandı. Ana babaların çocukları için umudu özel okullarda araması yarışmacı sınavlar ile zaten yaygınlaşmıştı. Bu eğilimin güçlendikçe güçlenmesi sağlandı. 


Özel okulların bir bölümü eğitimin gericilere teslim edilmesi için kullanılmaktaydı. Eğitimin bir açmaz olarak görülmesinden yararlanmak isteyen girişimciler iyi okul arayan ana babaları okullarına çekmeyi ve büyük paralar kazanmayı başardılar. Her olanakta daha geriye götürülmek istenen kamu okullarına alternatif olarak pazarlanan özel okullarda kaba milliyetçilik, süslü mezuniyet törenleri, renkli üniformalar gibi eğitimin özüyle hiçbir ilişkisi olmayan şeyler değer gördü.

Özel okul açan ve pazarlayan “sosyal demokrat” girişimciler çoğaldıkça çoğaldı. Onların açtıkları okulların içinde “sosyal demokrasi” var sanan nice ana baba bu okullara çocuklarına gönderdi. Sonuç ne mi oldu? Kızını özel okula gönderen bir köşe yazarı geçenlerde yazdı. Onu dinleyelim:
“On yaşında bir kız çocuğu babasıyım ve sosyalistim. Kızıma kıyamadığım için yıllardır özel bir okula haraç ödüyorum. Beklentim ne? Temiz bir tuvalet, makul sayıda öğrencilerden oluşan bir sınıf, can güvenliği ve eğer denk gelirse uygar öğretmen ve yöneticiler bulmak karşımda. Amacım ne? AKP’nin cahil, kindar nesil yetiştirme sürecinden kızımı korumak. Başarılı mıyım diye sorarsanız; ancak ‘eh’ diyebilirim. Para ödediğimiz ve semtimiz ağırlıklı laik kesimden oluştuğu için vaziyeti idare ediyoruz. Peki, çocuğumun/çocukların hakiki bir eğitim aldığına inanıyor muyum, derseniz; yanıtım net: Hayır!

Özel okullar nihayetinde ticari kurumlar ve hepsinin canı RTE’nin iki dudağı arasında. Üstelik veliler sanki bu memlekette yaşamaz gibi, hâlâ bilmem ne sınavında çocuğum nereyi kazanır türü gerzek bir sevdanın peşinden koşmakta. Tüm milli eğitim müdürleri, bakanlık çalışanları, bakan, devlet siyasal İslamcı kadrolarla dolmuşken, sadece bayramlarda İzmir Marşı söyleyerek kendini cumhuriyetçi/laik sayan tipleri de anlamıyorum. Sanıyorlar ki İngilizce öğrenince, renkli koridorlar olunca, yalandan bir çalgı tımbırdatılınca dünya ölçüsünde eğitim alıyorlar. Veli, öğretmen, yönetim, bakanlık ortak çalışmasıyla çocuklarımızın ruhu tecavüze uğruyor!”

Ötesini okumaya gerek yok. Umut ne özel okullarda, ne de paralı eğitimde olabilir. Eğer umudun okulu olsa, bu düzende ilk önce o okulun kapatılması sağlanmaz mı? 

Umudun nerede olduğunu bilmeyenler, umudu arayanlar henüz uyanmadılarsa artık uyanmalılar. Umudu arayanlar, umudu bugün (17 Eylül Pazar) Kartal Meydanı’nda düzenlenen mitingde bulabilirler.

YAZARIN DİĞER YAZILARI
Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa
Evrensel Ege Sayfaları
EVRENSEL EGE

Ege'den daha fazla haber, röportaj, mektup, analiz ve köşe yazısı...