01 Eylül 2017 01:00

Bugün de günlerden hüzün...*

Bugün de günlerden hüzün...*

Fotoğraf: Envato

Paylaş

Bayram dolayısıyla neşeli bir yazı yazmak üzere oturdum bilgisayarın başına. Olmadı.  Mersin’de  yaşayan yazar, fotoğrafçı dostum Adil Okay’ın sosyal medyadaki paylaşımı tüm keyfimi bozdu, insanlığımdan utandım. O zaman ben de sizlerin keyfini kaçıracak ve benim gibi insanlığınızdan utanmanıza yol açacak bir 401. yazı olsun dedim. 

Bir zamanlar barınma ve açlık ihtiyacını giderme derdinden yola çıkan büyük insanlık neleri gerçekleştirdi bir bakalım? Paranın icat edilmesiyle emeği değersizleştiren, insanları ulus devletlere dönüştürerek ırkçılığı ve milliyetçiliği savaş kışkırtıcılığının merkezine yerleştiren; dinleri maddi ve manevi sömürü çarkı olarak kullanmayı marifet bilen bir büyük insanlık...

Biliyoruz ki canlı türünün en vahşisi insan dediğimiz yaratıklar. Yaşadığımız olaylar ve doğaya verdiğimiz zararlar artık dünyayı yok edecek boyutlara ulaştı.

Dostum Adil Okay sosyal medyada aşağıdaki açıklamayla bu görüntüleri paylaşmıştı. Üzerine söyleyecek söz bulamadım ve yazının başlığını da ondan alarak aynen paylaşmayı uygun buldum. 

Bu gün de günlerden hüzün... * Adil Okay 

“İnsan Hakları - kimlik hakları derken... Çevreyi unutuyoruz... Çevre derken sınıfı - emeği, iş cinayetlerini unutuyoruz. Oysa hepsi birbirine bağlı.

Ya hayvan hakları...  Bu yaz Caretta caretta üreme bölgesinde eyleştim. 

Sözüm ona koruma altında olan sahil pislikten geçilmiyor... 

Kapitalist firmaların devasa yük gemilerinin (Çöp parası ödememek için) denize boca ettikleri pislikler kıyıya vuruyor. Açık denizden bir köpük ve kir yığınının kıyıya yanaştığını görüyor ve kaçar gibi çıkıyoruz denizden....

Bunun yanı sıra insanların attıkları çöpler. Denizi kapitalistler, kıyıyı da “bizim insanlarımız” kirletiyor... Ve çok yakında da Mersin’e nükleer santral yapılacak. Soğutma esnasında kaynar sular denize boca edilecek. Zaten azalan balıklar da tükenecek. Caretta caretalar ne olur bilinmez. Hayvan hakları dedim ya. Bugün beni çok üzen bir manzarayla karşılaştım. İnsan türünden bir yaratık, bir köpeğin kafasına su bidonu geçirmiş. Hayvancağız kafasından bidonu çıkarmak için uğraşıyor ama başaramıyor. Diğer köpekler çaresizce bakıyor. Kurtarmak için yaklaştım. Nafile. Kaçtı hayvancağız. En şefkatli sesimle seslendim. Gelmedi. Ancak fotoğrafını çekebildim.

Belli ki insan türünden çok çekmişti. Umarım “insanlığından istifa etmemiş” birilerine yaklaşır da kurtulur, kafasına geçirilen su bidonundan.

Velhasıl... Yeni bir Orta Çağ’ın eşiğindeyiz. Hapishanelerde işkence... Yasal gösteri yapanlara işkence... Hayvanlara işkence... Sokak müzisyenlerine saldırı... Şort giydi diye kadınlara saldırı...

İşkenceciler sardı her yanımızı... Ama direneceğiz. Başka çaremiz yok...

Not: Daha önce Caretta caretta koruma alanında Davultepe sahillerinde çektiğim fotoğraflardan duyarlılık yaratmak amacıyla- bir pankart hazırlamıştık. Açtığımız bir sergide de yer aldı. Yerel yönetimler görmediler. Ya da görmezden geldiler. Bu tür pankartların çoğalması umudunu taşımıştım. Safmışım. İlgilenen olmadı. Ben de sergiden sonra evimin balkonuna astım.

08.8.2017, Adil Okay” 

YAZARIN DİĞER YAZILARI
Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa